Brüksel’den çekilen Türkiye-AB fotoğrafı

Brüksel’de Avrupa Parlamentosu’nun düzenlediği, iki günlük “Yeni Sivil Anayasa ve Türkiye’nin Kürt sorunu” konferansı..

Haberin Devamı

Toplantıyı düzenleyenler, Avrupa Birliği, bir başka deyişle Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye’nin AB katılımını destekleyen üç siyasi grup: Sosyalistler, Liberaller ve Yeşiller. Bir grup Türk ve ülkemizin çeşitli eğilimlerinden Kürt siyasi şahsiyetleriyle birlikteyiz.

DTP’liler, başta iki eski “eş genel başkan”ları Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk, bu arada KADEP Genel Başkanı Şerafettin Elçi ile Hak-Par Genel Başkanı Sertaç Bucak ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden Brüksel’e akın etmiş Türkiyeli Kürt eliti.

Avrupa Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Komisyon Üyesi Olli Rehn, toplantının baş konuşmacısı. Açılış konuşmalarını ise Avrupa Parlamentosu’nun sosyalist grubunun başkan yardımcısı Hannes Swoboda ile tanıdık bir isim Joost Lagendijk yapıyor. Bizim de “yeni anayasa taslağı”nı hazırlayan komisyon üyelerinden Doç. Dr. Serap Yazıcı ile birlikte sunuş konuşması yaptığımız panelin yöneticisi liberal gruptan İngiliz parlamenter Andrew Duff. Türkiyeli Kürt siyasi liderlerin yanı sıra Hasan Cemal de panel konuşmacılarından biri.

Haberin Devamı

Davetli olduğu halde kim yoktu?

AK Parti’den hiç kimse yoktu. MHP katılmadı. CHP ile Genel Başkan Deniz Baykal’ın katılması söz konusuydu. Baykal, son ana dek, kendisi katılmasa bile, birini göndereceğini söylemiş. AK Parti ise “pusuda”, CHP’den kim katılacak ise ona göre birini göndermek için beklemiş.

Birkaç gün önce, CHP, anayasa değişiklikleri için Anayasa Mahkemesi’ne başvurduğunu, şu günlerde “önemli gelişmeler” olabileceği için hiçbir milletvekilinin Ankara’yı terk etmemesini istediği için kimseyi göndermeyeceğini bildirmiş.

CHP gelse bile katılacağı yönünde sinyal veren AK Parti, “Kuzey Irak kara harekâtının cereyan ettiği şu günler”in “duyarlılığı” nedeniyle gelmekten vazgeçmiş.

İsmi ikinci gün oturumunda “konuşmacı” olarak yer alan TÜSİAD Genel Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın da “Büyükelçilik tarafından caydırıldığı” için gelmekten vazgeçtiğini Brüksel’de öğrendik.

 

Haberin Devamı

***                     ***                    ***

 

Tam anlamıyla “tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış” durumunu Brüksel’de yaşıyoruz. Avrupa Parlamentosu’nun “Türkiye yanlısı” üç siyasi grubu, Türkiye’de yeni anayasa yapımını ve bu yeni anayasa çerçevesi içinde Kürt sorununa bir “silahsız çözüm” arayışına ön ayak oluyor ve Türkiye’nin iktidar partisi, ana muhalefet partisi ve de en önemli “baskı grubu” TÜSİAD, bu çalışmada yer almıyorlar.

Peki, söz konusu konferans, bu nedenle iptal mi ediliyor?

Hayır. Onlar olmadan, Türkiyeli Kürtlerin ağırlığı altında yine yapılıyor. Ve Türkiye’nin başta iktidar partisi, başlıca siyasi unsurları, Avrupa’daki müttefiklerini yalnız bırakmış oluyorlar. Türkiye’nin AB iddiasının zayıflamasına katkıda bulunmuş sayılıyorlar.

Haberin Devamı

Sonuç olarak, Türkiye’nin TBMM’deki başlıca partileri ile TÜSİAD, ülkenin bu en önemli konularından biri ve “yeni anayasa çalışması”na Avrupa Parlamentosu’ndan (bunu AB diye de okuyabilirsiniz) katılmamış ve önemli bir “AB forumu”ndan kaçmış oluyorlar.

 

***               ***             ***

 

Asıl sorun, Türkiye’nin “müttefiki” sayılabilecek Avrupalı büyük siyasi blokları terk eden, onunla birlikte çalışma arzusu göstermeyen siyasi partilerde. En başta da Avrupa Birliği hedefini belirgin biçimde savsaklayan hükümette.

Brüksel’e, Türkiye’nin AB tam üyeliği müzakerelerinin başlaması “startı”nın verildiği 17 Haziran 2004 Zirvesi’nde ve sonrasında defalarca geldik. Hiçbir vakit, Brüksel’deki Türk basın mensupları ve doğrudan AB ile ilgilenen kişilerin, kendilerini bu seferki kadar “anlamsız” ve “işsiz” hissettiklerini görmemiştik.

Haberin Devamı

Türkiye’nin ilgisizliğinin buradaki yansıması komisyon çevrelerinde de görülüyor. AB’de “Türkiye dosyası”na el sürmek, başa bela almak ve “kariyerini tehlikeye düşürmek” gibi algılanmaya başlanmış. AB bürokratları, bir başka deyişle “Eurokratlar”, Türkiye konusundan kaçar olmuşlar.

Bu, bir “siyasi irade” meselesi. Hükümette, böyle bir “irade” yoksa, her şey, yani Türkiye’nin AB yolu “tıkanıklığa” giriyor. Müthiş bir heyecan kaybı söz konusu. İş Olli Rehn’in üzerine yıkılmış gibi. Bir de Joost Lagendijk’in olağanüstü gayretlerine kalmış görüntüsünü veriyor.

AB’ye ilişkin “100 aydın bildirisi”ni okuyun. Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, Dışişleri Bakanı’nın AB konusunda hiçbir şeyin değişmediğine ilişkin açıklamalarına da kulak asmayın.

Haberin Devamı

Ankara’da bu konunun nasıl göründüğü değil, Brüksel’den bakıldığında, manzaranın, yani “Türkiye-AB ilişkileri”nde ne göründüğü önemli.

Türkiye’nin “siyasi enerjisi”nin gereksiz tüketiminin önüne geçebilirsek, önümüzdeki dönemde, asıl yüklenilmesi gereken konu, Türkiye-AB ilişkileri olacak.

Çünkü, “Garp Cephesi’nde yeni hiçbir şey yok” ....

Yazarın Tüm Yazıları