Böyle giderse denizde balık kalmayacak

Bir seferde yüzlerce ton balığı avlayan büyük teknelerin sayısı azaltılıp yasa dışı avcılığa denetim sıkılaşmazsa bir daha balık göremeyeceğiz.

Haberin Devamı

Eğer bu hızla gidersek...
2050’ye kadar dünya denizlerindeki balıklar tükenecek.
Şimdiden büyük balıkların yüzde 90’ı, toplam balıkların ise yüzde 60’ı yok oldu gitti.
Nedenler malum...
Kirlilik, iklim değişikliği, deniz trafiği vs...
Ama en önemlisi, kontrolsüz şekilde artan aşırı ve yasa dışı avlanma.
Türkiye’de de durum vahim.
Balıklar azaldıkça balıkçı yavru balık avlamaya, biz de bunları yemeye başladık. Eskiden balıkçı yavru balık avlamaktan gocunurdu, avlasa satamazdı. Şimdi ne bulursa avlıyor, biz de “afiyetle” yiyoruz.
Bu yavru balıklar üremeden avlandıkları için de sayıları her geçen gün hızla azalıyor.
Hadi trol avcılığı Marmara’da yasak. Ama yasal olan yerlerde bile balıkçı uyanıklık yapıp çift ağ kullanıyor. Ağın gözü aslında balığın kaçabileceği boydayken, çift ağ olunca yavru balık kaçamıyor, balıkçı onu kafesliyor. Uygulama yasa dışı. Ama kim takar?
Baktığınızda denetleyen çok.
Denizlerde sahil güvenlik, deniz polisi, Tarım Bakanlığı’nın tekneleri...
Balık halinde Tarım Bakanlığı yetkilileri, zabıta... Bu kadar çok adamın olduğu yerde kontrolsüz hiçbir şey olmamasını beklersiniz.
Fakat sistem yıllardır o kadar bozuk şekilde yürüyor ki...
Bir kere, balıkçılık hâlâ yasada meslek grubu olarak geçmiyor. Sen bunu bir meslek, sektör olarak kabul etmezsen zaten yönetim mekanizman bozuk olur.
Balıkçıların aslında kooperatifler üzerinden çalışıp satış yapıyor olması gerekir. Ama bizde kooperatifler zayıf. İş, komisyoncular üzerinden yürüyor. Yasa dışı avlanmayı da en fazla ittiren onlar. Neredeyse bakanlıktan bile güçlü hale gelmişler.
Türkiye’de giderek zayıflayan kıyı balıkçılığının yeniden ayağa kaldırılması gerek.
Dev teknelerle denize açılıp tek seferde yüzlerce ton balığı silip süpüren endüstriyel balıkçılığa sekte vurulmalı.
Kıyı balıkçısının döngüsünün yürüyebileceği sistemler kurulmalı.
Yarın Tarım Bakanlığı sektörün tüm paydaşlarını bir araya toplayıp nabız yoklayacak. Toplantıda balıkçı birlikleri, dernekleri, sahil güvenlik, balıkçıya kredi veren bankalar ve sivil toplum örgütleri olacak.
Ve buradan aldığı geri bildirimlerle Bakanlık, 2016’ya kadar geçerli olacak su ürünleri tebliğini hazırlayacak.
Greenpeace kötü gidişatı durdurmanın tek yolunun balıkçılık yönetiminde acil reform yapmak olduğunu savunuyor.
Bu reformdan kasıt:
- Kalkanın yasal avlanma boyu 45, palamutun 38, lüferin ise 25 santimetreye çıkarılmalı. Ve mutlaka bağımsız bir bilim komitesi oluşturulup bilimsel çalışmalar gözetilerek yeniden boy ve yasak türler listesi düzenlenmeli.
- Av filosunda küçülmeye gidilmeli. Birden fazla ceza almış teknelerin av ruhsatı alınmalı.
- Boğazlar, iç denizler, körfezler ve koylar, balıkların sürdürülebilir olmayan avcılık yöntemleriyle avlanmasına kapatılmalı.
- Derinliğe göre oluşturulan av yasakları yeniden düzenlenerek büyük ölçekli balıkçılık yapan tekneler kıyıdan uzaklaştırılmalı.
- Yasa dışı avcılık cezaları daha caydırıcı olmalı.
Bunları yapmayan bir hükümet, toplumun çıkarlarını korumak yerine, endüstriyel sermaye sahibi birkaç kişiye paye vermiş olur.

Yazarın Tüm Yazıları