Böyle bilirdik...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Merhumu nasıl bilirsiniz sözü, İslam toplumlarında çok kullanılan beyanlardan biridir. İnsanlara düşen, böyle bir soru karşısında mümkün olduğunca ilgilinin kusurlarını unutmak, -varsa- iyi taraflarından söz etmektir.

İyi de Anayasa Mahkemesi'nin verdiği karar sonucu, dün hukukun rahmetine kavuşan Refah Partisi için böyle bir beyanda bulunmak mümkün müdür:

Biz maalesef ‘‘mümkündür’’ deme olanağını göremiyoruz.

Şu nedenle:

Refah Partisi'nin kapatılmasına ilişkin olarak dünkü Resmi Gazete'de yayınlanan ve hukuken hemen, ama fiilen ancak 38 gün sonra yürürlüğe giren kararda da görüleceği üzere, Refah Partisi -kendilerinin pek sevdiği bir deyimle- ‘‘Nush ile uslanmayan’’ın başına geleni yaşamıştır. Yani, hukukun köteğini yemek zorunda kalmıştır.

Neden böyle dediğimizi açıklamak için örnek verelim:

Refah Partililer'in, Anayasa Mahkemesi'ne sundukları Esas Hakkında Savunma'da ileri sürdüklerine göre, Türk Ceza Kanunu'nun ‘‘dini duygu ve değerleri istismar etmeyi’’ yasaklayan ve Turgut Özal'ın gayretleri sonucu 1991 yılında lağvedilen 163'üncü maddesi artık yürürlükte olmadığına göre, bu maddeye aykırı nitelikteki eylemler yüzünden Refah Partisi hakkında ceza tertibi hukuka uygun olamazmış.

Esas Hakkındaki Savunma'da aynen, ‘‘Çünkü hukukun temel kuralına göre yapan için suç olmayan bir fiil, başkası için de suç olamaz’’mış.

Şimdi bakalım:

Herhangi bir kişinin yurtdışından Türkiye'ye, örneğin 10 bin dolar para getirmesi veya bir derneğin uluslararası bir kuruluştan yardım alması, bizim mevzuatımıza göre suç mudur?

Hayır!

Ama Siyasi Partiler Yasası'na ve Anayasa'nın 69'uncu maddesinin son fıkrasına göre, ‘‘Yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan ve Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden maddi yardım alan siyasi partilerin temelli olarak kapatılması’’ zorunludur.

Hani yapan için suç olmayan bir fiil başkası için suç olmayacaktı?

Demek ki bunların ‘‘Savunma’’ diye yaptığı düpedüz demagojidir.

Aslını ararsanız Refah Partisi'nin şimdi kapatılmasına yol açan eylem ve beyanların hiçbiri yeni değildir. Bir başka ifadeyle, açar da Milli Nizam Partisi'nin kapatılması hakkındaki 15 Mayıs 1971 tarihli Anayasa Mahkemesi kararını okursanız, hem o parti hem de o partinin Genel Başkanı Necmettin Erbakan, o tarihte ne ile suçlanmışlarsa, -tarih ve mekân farkları hariç- bu davada da hemen hemen aynı türden eylemlerle suçlanmışlardır.

Yer kalmadığı için ayrıntıya giremiyoruz ama, zaten o nedenle söyledik, ‘‘Nush ile uslanmayanın hakkı kötektir!’’ diye.

Kötek tamam da... Akıllarını başlarına getirse, yani laik bir ülkede din satarak siyaset yapamayacaklarını artık öğrenseler bari!













Yazarın Tüm Yazıları