Bizim açımızdan İtalya seçimleri

SON aylarda Avrupa siyasi sahnesinin en renkli seçim kampanyasını yaşayan İtalya, bu akşam seçim sonuçlarını öğrenecek.

Berlusconi ile mi yola devam edilecek yoksa, sol ittifak ve Profesör Prodi ile yeni bir döneme mi yelken açılacak?

Seçim sonuçları bizim açımızdan ne ifade edecek?

Son zamanlarda, Berlusconi’nin Türkiye açısından daha iyi bir seçim olacağı değerlendirmelerine rastladım.

İtalya, hem Avrupa Birliği sürecinde önemli müttefikimiz, hem de soğuk savaş döneminde Batı kulübünün Akdeniz güvenliğini koruyan iki önemli ortağı.

İki ülke ilişkilerini sadece şövalyeye, yani Berlusconi’ye bağlamak doğru olmaz.

Evet, Abdullah Öcalan Roma’ya sığındığında Başbakan D’Alema, siyasi kavrayışısızlığı yüzünden fevkalade beceriksiz davranarak ilişkileri perişan etti. Bayrak yakmalar, boykotlara kadar vardı iş.

Berlusconi’nin, Türkiye’de sevilmesinin geçmişi o döneme dayanıyor. Çünkü, hem muhalefet olarak hükümeti sert biçimde eleştirmek rahatlığına sahipti, hem de iş adamı pragmatizmi sayesinde Ankara ile ilişkilerinin geliştirmek için D’Alema hükümetinin karşısında Türk-İtalyan ilişkilerini yüksek sesle savunan o kalmıştı.

* * *

DÖRT
yıl önce, Kopenhag Zirvesi’nde Türkiye’ye tarih verilmesi için her şeyi yapacağını söyleyerek sabah toplantılara giren Berlusconi, akşama kadar fikrini defalarca değiştirmiş olmasına ve zigzaglarına rağmen, yeni iktidara gelen AKP hükümeti ile sıcak ilişkiler kurmayı ve sürdürmeyi başardı.

Bu dönemde Prodi Avrupa Birliği Komisyonu’nun başındaydı ve Türkiye konusunda fazla cesaretlendirici olmayan açıklamaları da oluyordu.

Prodi, sol ittifakın lideri olarak bugünkü seçimlerden başbakan olarak çıkabilir.

Türkiye’de bazı çevreler, Prodi’nin başbakanlığında Türkiye’nin Avrupa sürecinin desteklenmeyeceği endişesine kapılıyorlar.

Doğru değil. Birincisi, Romano Prodi Türkiye’nin yabancısı değil. Özal Hükümeti’ne ekonomik danışmanlık yapma teklifi alacak kadar Türkiye’yi tanıyor ve burada biliniyor.

Belki de Prodi’ye şüpheli yaklaşımın temelinde, merkez sol partilerin kurduğu ittifakın lideri olarak seçimlere giriyor olması var.

Ama Demokratik, laik değerlerin ve Avrupa Birliği’nin savunucusu olan bu partilerin liderlerinin hepsinin Avrupa vizyonunda Türkiye var.

Margherita’nın Lideri Francesco Rutelli, Demokratik Sol’un lideri Piero Fassino, Radikal Parti Lideri Emma Bonino, ittifakın önde gelen partilerinin liderleri, Türkiye’siz bir Avrupa olamayacağını defalarca dile getirmiş olan politikacılar.

Prodi’nin iktidarı, İtalya-Türkiye ilişkilerinin çok daha fazla gelişmesine yol açabilir.

İtalya’nın bölgesel bir güç haline gelebilmesi için Akdeniz’e yönelmesi gerektiğini ve özellikle Doğu Akdeniz’de en güçlü müttefikin Türkiye olduğunu görecek bir kadro var Prodi’nin yanında.

* * *

SEÇİMLERİN
sonuçları henüz belli değil. Ama Berlusconi deneyimine bakınca ve iktidar süresinin sonuna yaklaşırken büyüme hedefini tutturamamış, ekonomik adımlarını atamamış bir İtalya ile karşılaştığımızda, iş adamlarının, iyi siyasetçi olacağı inancının yanlışlığı da ortaya çıkıyor.

Berlusconi, büyük medya patronu, iddialı iş adamı olabilir fakat paranın gücü onu iyi bir siyasetçi yapmaya yetmedi. Siyasi meşruiyet kazanamadı.

Ama hakkını yemeyelim. Berlusconi’nin, İtalyan merkez solundaki dağınıklığın giderilmesine katkısı büyük. Sol partiler, Berlusconi olmasaydı, belki de hiçbir zaman bir araya gelemeyeceklerdi.

İtalyan seçimlerini bizim açımızdan değerlendirirken işin bu tarafını da ihmal etmeyelim. Belki ilham verir.
Yazarın Tüm Yazıları