Bir kadını öldürmek

Üstat Selim İleri’yle beraber, TV8’deki “Kitap Kulübü” programına katıldık. Neslihan Acu ve Buket Aşçı’yla imkânsız aşklardan yola çıkıp derinlere gittik.

Haberin Devamı

Konu dolaştı, edebiyatın bahtsız kadınlarına geldi: Anna Karenina, Emma Bovary ve Bihter Ziyagil.
Üçü de her şeyi göze alarak tutkularının peşinden giden kadınlar.
Üçü de kaleme alındıkları (ve yaşadıkları) dönemlerin muhafazakârları tarafından taşlanmaya yazgılı.
Ve daha kötüsü, üçü de romanların sonunda yazarları tarafından öldürülmüş.
Başlarının ağrımasını onları intihara sürükleyerek önlemeye çalışmış yazarlar. Herhalde hesap soran olursa “İşte öldürdüm, daha ne yapayım?” diyebilmek için.
Bu yüzden romanların sonunda üzüldüğümüz aslında onların değil, kendi tutkularımızın ölümü.


* * *

İstanbul Feminist Kolektif üyeleriyse, sayısı her geçen gün artan kadın cinayetlerini protesto ediyor.
Kampanyalarının adı: “Kadın Cinayetlerinde İsyanlardayız.” Daha çok kadın ölmesin diye savcılıkları konunun önemine uygun davranmaya çağırıyor, davranmayanlar hakkında suç duyurusunda bulunuyorlar.
Sormuşlar: “Ümraniye’de sevgilisi tarafından öldürülen Arzu Yıldırım’ın çantasından savcılığa verdiği ‘öldürüleceğim’ dilekçesi çıktı. Suçlu sadece Arzu’yu savcılığa dilekçe vermesini bahane edip de öldüren Metin Çilingir mi sizce?”
Tabii ki hayır: Suçlu aynı zamanda kadınları koruyamayan, onlara güvenli bir sığınak veremeyen toplum yapımız.
Birini öldürmek korkunçtur. Ama bunu sırf kadın olduğu için yapmak çok daha korkunç.
Böyle bir şeyin varlığı, insanlık onurumuza tehdit.
Emma, Anna ve Bihter’i kurtarmak elimizden gelmezdi. Ama Fatma, Zeynep ve Özlem’i kurtarabiliriz. Ne de olsa hayat bir roman değil.

Haberin Devamı

Onarmayalım daha iyi

Haydarpaşa Garı yandı. Sebep: Onarım çalışmaları sırasında meydana gelen kaza.
Kılıç Ali Paşa Camii yandı. Sebep: Onarım çalışmaları sırasında meydana gelen kaza.
Beyazıt Camii yandı. Sebep: Onarım çalışmaları sırasında meydana gelen kaza.
O zaman onarmayalım kardeşim şu eserleri.
Onlar onca yıldır biz dokunmadan da iyi-kötü ayaktalar. Onca yıl daha da ayakta kalacaklar. Tabii müsaade edersek.

Bu da Yıldırım testisi

Yıldırım Türker, dün Soner Yalçın’ın tutuklanması hakkında “ağır” bir yazı yazmış.
Özetle, Hıncal Uluç’un dediğini demeye getiriyor: “Su testisi su yolunda kırılır.”
Kendisine “demokrat” diyen birinin nasıl böyle düşünebildiğini anlamak mümkün değil. Bir atasözünü hatırladım sadece: “Testi kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur.”

 

Yazarın Tüm Yazıları