Belediyeler yangına hazır mı?

İZMİR Elektrik, Makine ve Mimar Odaları, yangına karşı alınacak önlemleri içeren ve 26.7.2002’de Resmi Gazete’de yayınlanan ‘Binaların Yangından Korunması Hakkındaki Yönetmeliğin’ geçici 1. maddesinde zorunlulukların yerine getirilmesi amacıyla verilmiş olan 3 yıllık sürenin 26.7.2005’te dolduğunu hatırlatarak uyarıda bulunuyorlar.

Ancak yönetmenliğin uygulanması konusundaki çalışmaların eksik kaldığını, alınmayan önlemler nedeniyle önemli can ve mal kayıplarına yol açan yangınların hálá yaşandığını bildiriyorlar.

Özetle şöyle diyorlar:

‘Halen denetim adına yürütülen çalışmalar ise ne yazık ki yeterlilik ve yaygınlık zemininden ve yönetmelik bütünselliğinden uzak yasak savma mantığı ile sürdürülüyor.

Yönetmeliğin amacına ancak, bu denetimlerin yangın güvenliği konusunda uzman mimar, elektrik ve makine mühendislerini de içinde barındıran heyetler tarafından etkin ve yaygın olarak yapılması ile ulaşılabilecektir.

Zorunlulukların yerine getirilmesi süresinin belirtildiği yönetmeliğin geçici 1. maddesinde;

‘Yüksekliği 30.50 metreyi geçen, konut harici bütün binalar ve yatak sayısı 200’ü geçen oteller ile kullanım alanı 3000 m²’nin üzerinde olan alışveriş, eğlence, ticaret ve toplanma amaçlı yerler bu yönetmelikte istenen tedbirleri 3 yıl içinde yerine getirmek zorundadır’ denmektedir.

Diğer mevcut yapılarda ise belediye itfaiye teşkilatı ile Sivil Savunma Müdürlüğü’nün görüşü alınarak bu yönetmelik esaslarına göre belirlenen uygulanabilir iyileştirici tedbirlerin 5 yıl içinde yerine getirilmesi gerekliliği belirtilmiştir.’

Yönetmelik, özellikle can güvenliği açısından yüksek risk grubunda bulunan kamuya açık binalarda, (kafeterya, restoran, bar, sinema, tiyatro, çarşı, otel, okul, hastane, işyerleri vb.) önemli ve radikal önlemlerin alınmasını zorunlu kılıyor. Ancak yangın güvenliğine ilişkin uluslararası nitelikte standartları içeren bu yönetmeliğin yayınlandığı tarihten bugüne kadar, ne yazık ki merkezi ve yerel yönetimler tarafından tamamı ile uygulamaya geçirilemediğini hatırlatan Oda’lar, sürenin dolmasına karşın, teknik kadroların itfaiye birimlerinde sayısının ve niteliğinin artırılması gerektiğini ve belediyelerin yoğun denetimlere başlaması gerektiğini’ duyuruyorlar ve her türlü desteğe hazır olduklarını bildiriyorlar.

Köpekleri say

1990-92 yılları arasında Vergi Denetmenleri Grup Başkanı olarak İstanbul’da çalışmış. Son 11 yıldır da Bakırköy Belediyesi’nde müfettiş olarak görev yapmış. Bundan önceki dönemde Ahmet Bahadır kendisini Başkan Yardımcılığı’na getirmiş. Ancak, yasadışı taleplere imza atmamış ve baskılara boyun eğmediği için bir süre sonra görevden alınmış.

Sözünü ettiğimiz Tayfur Güngör...

Şimdi onun başına neler geldiğini CHP Bakırköy örgütünden bir delegeden dinliyoruz:

‘Güngör, Bakırköylülerin yakından tanıdığı dürüst bir müfettiştir. Ancak Ateş Ünal Erzen döneminde başına gelmedik iş kalmadı. Sağlık Müdürlüğü’nde sözleşmeli olarak görev yapan dört doktorun görevden alınması isteniyor, ancak yasadışı olduğu gerekçesiyle karşı çıkıyor ve bunu teftiş raporunda ‘evrakta sahtecilik’ olarak belirtiyor. Ve ‘kötü adam’ oluyor. Raporunda israr ederken, odasından yaka paça dışarı atılıyor. Ancak Güngör raporunu, Kaymakamlığa ve Belediyeye gönderiyor.

Fakat rapor belediyede ‘sümenaltı’ edilirken, Kaymakamlık ‘sahtecilik’ yaptıklarını belirttiği ‘başkan yardımcısı, personel müdürü, müfettiş ve teftiş kurulu başkanı’nın isimlerinden ‘başkan yardımcısı’nı çıkartıp Valiliğe gönderiyor. Bu arada belediye görevlileri Güngör’ün raporuna itiraz ediyorlar. Yeni görevlendirilen müfettiş ise, meslekdaşı Güngör’ü raporundan ötürü ‘haksız’ buluyor. Buna Güngör, Bölge İdare Mahkemesi nezdinde itiraz ediyor ve haklı bulunuyor.

Valilik de, Büyükşehir’den bir müfettişi olayı soruşturmak üzere görevlendiriyor ve müfettiş Güngör’ün işlemini doğrular şekilde rapor yazıyor. Belediye üst yönetimi, Güngör’e kınama, uyarma ve aylıktan kesme olmak üzere tam 15 disiplin cezası veriyor ve memuriyet sicili bozuluyor. Rapor doğrultusunda belediyenin 5 görevlisi yargı önüne çıkarılacak.’

Sonuçta ne mi oluyor?

Tayfun Güngör, müfettişlikten alınıp yargılanacak olan Başkan Yardımcısı Akif Mahmutyazıcıoğlu emrine veriliyor ve o da kendisini Veteriner İşleri’nin ‘hayvan barınağı’nda görevlendiriyor.

Güngör rapor almadan yeni görevine başlıyor ve ilk iş olarak köpekleri saymaya başlıyor.

Olayı bize aktaran partili ‘Bakın Ateş Bey iyi bir insan ancak etrafına hakim olamıyor. Kendisini sürekli yanlış yapmaya zorluyorlar. Bu işe en iyisi İçişleri Bakanlığı elkoymalı, Mülkiye müfettişlerince olayı inceletmelidir’ diyor.

Dürüst insanlara sahip çıkılması gerekmiyor mu?

TMSF’nin cinliğini ÖİB de yapamaz mı

TELSİM’in İstanbul Esentepe’deki 15 dönümlük arsasının yeni sahibi Torunlar Gıda oldu. İkinci kez ihaleye çıkan arsanın ilk sahibi Finansbank’ın sahibi Hüsnü Özyeğin idi. Fakat devreye Torunlar Gıda girdi ve fiyat yükselteceğini bildirdi. Yenilenen ihalede arsaya %10 fazla vererek 45.9 trilyona yeni arsanın sahibi oldu.

TMSF büyük bir başarı gösterdi.

Özelleştirme İdaresi de, Türk Telekom’un satışında aynı yöntemi uygulayamaz mıydı?

Türk Telekom’un %55’i 6.5 milyar dolara Oger Telecom’da kalmıştı.

TMSF’nin ‘cinliğini’ Özelleştirme İdaresi yapıp, Hazine’ye 650 milyon dolar kazandıramaz mıydı?

AKP’nin DSP’ye liman ‘hıncı’

DSP’nin belediye başkanlığını kazandığı üç ilden biri Bartın; diğerleri Eskişehir ve Ordu.

Belediye Başkanı Rıza Yalçınkaya bugünlerde dertli. Kentin 40 yıldır belediye tarafından işletilen küçük limanının, AKP’li üyelerinin çoğunlukta olduğu İl Genel Meclisi üyeleri tarafından Özel İdare’ye devri isteniyor.

DSP’li Başkan Yalçınkaya diyor ki:

Bartın hepimizin. Nedir bu kin? Nedir bu öfke? Hepimiz kardeşiz. Ben belediye başkanı olarak bugün varsam, yarın yokum. Yarın seçim olduğunda bakarsın kendi partilerinin adayı kazanır ve belediye başkanı olur. O zaman limanı tekrar belediyeye mi devredecekler? AKP İl Genel Meclisi üyelerinin almış olduğu bu karar Bartın’a ve Bartın halkına ihanettir.

Bakanlarımızın ve Başbakanımızın buna onay vereceğini zannetmiyorum. Bartın Limanı 1966 yılında zamanın Başbakanı Süleyman Demirel ve zamanın Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın onayı ile Bartın Belediyesi’ne devredilmiştir.

Eğer bu karar Ankara tarafından onaylanırsa, belediyemiz bir gelirden mahrum olacak ve halkımız da cezalandırılmış olacaktır.

Liman ancak Bakanlar Kurulu onayı ile belediyeden alınır.’

Konu şimdi Ulaştırma Bakanlığı’na intikal etmiş durumdadır. Sayın Başbakanımızın olayı Bartın halkının arzuları doğrultusunda değerlendireceğine inanıyorum. Hizmetlerimiz nasıl engellenir düşüncesiyle alınan bu kararın onay bulmayacağı inancındayım. Çünkü ben parti ayırımı yapmadan hizmet yapıyorum.’

AKP kimden ne için hınç almak istiyor?

‘Sosyal tesis’i eksik kalmış

LÜLEBURGAZ Belediye Başkanlığı, Defterdarlık ve Tapu Müdürlüğü’ne soruyorum.

Lüleburgaz Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Naci Çarıkcı’nın, şirketinde çalışan sigortalı adamı üzerine 1997’de 150 milyon TL’ye alındığı gözüken 18.100 m2’lik tarlanın 4.7.2002 tarihinde (hem de kriz sırasında) başkanı olduğu Oda’ya 56 milyar 250 milyon TL bedelle tapulandırılması, geçen 5 yıllık sürede enflasyon rayicine uygun mudur? Bir oda, kentin 19 km dışında köy sınırlarında ‘sosyal tesis’ adı altında bir yer alıp kendi üyelerinin keyfini düşünürken, aksine üyesi olduğu tüccar ve esnafın sorunlarının çözümüne uzak kalmıyor mu?

Ş.A.- LÜLEBURGAZ

Hoyratça sarf

PARASIZLIKTAN
yakınan belediyeler milyarlarca hatta trilyonlarca parayı, sanatçılara hoyratça harcayıveriyor. Artık ülkemizde belediye denilince özellikle yaz aylarında eğlence ve konserler akla gelir oldu.

Eskiden hizmetleri ile tartışılan belediyeler şimdilerde hangi sanatçıyı hangi fedakárlıkla getirdikleriyle konuşuluyor.

Mehmet Ali MALKOÇ-KONYA

Biliyor musunuz

DSP Bartın Belediye Başkanı Rıza Yalçınkaya, 40 yıldır belediye tarafından işletilen limanın Özel İdare’ye devri için öneri getiren AKP’li İl Genel Meclisi üyelerine ‘Bu öfkeniz nedir, bu Bartın halkına bir ihanettir?’ diye tepki gösterdiğini...

HAKKINDA birçok iddia soruşturma konusu olan Bodrum’un Göltürkbükü Belde Belediye Başkanı Halil İbrahim Kaynar’ın, elektrik tesisatçılığı yapan kardeşi Cihan Kaynar’ın, Star’da önceki akşamki ‘Paparazzi’ programında ‘50 trilyon servetim var’ demesinin Göltürkbükü’nde çeşitli söylentilere yol açtığını...

MESAJ PANOSU

ÇENGELKÖY’
de oturuyorum. Kuruçeşme sahilindeki eğlence yerleri müziğin sesini öyle bir açıyorlar ki, uyuyamaz hale geliyoruz. İnanın müzik evimizin salonunda çalıyor. Valilik, Savcılık, Kültür ve Turim Bakanlığı’na, Anayasa’nın 56. maddesine göre bu yerlerin ciddi bir denetimden geçmesi gerekmiyor mu? Şehsuvar MATBAN ÇENGELKÖY

MERTER
Keresteciler’de kaldırım yenilenmesi adı altında (tekstil sektörünün can çekiştiği bir dönemde) sadece kendilerine maddi kaynak yaratıcı faaliyetler yapılmaktadır. Yollar daraltılarak ulaşım zora sokulmakta daha 6 ay önce yenilenen tüm kaldırımlar yok edilip yeniden yapılmaktadır. Reha AKINAL
Yazarın Tüm Yazıları