Bebek ticareti

BİR tanıdık epeydir geleneksel yönetmelerle çocuk yapmaya uğraşıyor. Baktı, geleneksel yöntemlerden hayır yok tüp bebek denemeye karar verdi.

Birçok ÜYTM’den (Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri) fiyat aldı. Sonunda Alman Hastanesi’nde karar kıldı. Fiyatı 2350 Euro. 1500-2000 YTL de ilaç masrafı tutacakmış.

Tandığımın hastaneye geliş gidişlerinde gördüğü manzara da çok ilginç.

Dünyanın her ülkesinden, İsrail’den, Romanya’dan, Kosova’dan, Almanya’dan, İran’dan çok sayıda kadın, Alman Hastanesi’nin koridorlarında tüp bebek umuduyla koşuşturuyor..

Neden? Çünkü tüm dünyada kısırlık tedavisine ve bebek üretim yöntemlerine olan talep artıyor. Ancak her ülkede fiyatlar düşmüyor.

Harvard’lı işletme yönetimi profesörü Debora L Spar’ın piyasaya yeni çıkan Bebek İşi (The Baby Business) isimli kitabından öğrendiğime göre ABD’de tüp bebek için ortalama fiyat 12.400 dolar (*)

Spar kitapta para, bilim ve siyasetin global olarak hamilelik ticaretini nasıl etkilediğini ayrıntılarıyla enfes bir şekilde ortaya koyuyor.

Hemen hemen her konuda olduğu gibi bebek ticaretini "bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" mantığıyla düzenleyen Amerika.

Taşıyıcı annelik de yasal (yaklaşık 59.000 dolar), sperm bankasından sperm bozdurup bebek yapmak da (yaklaşık 300 dolar), diğer genetik yöntemleri denemek de (3500 dolardan başlıyor).

Amerika’da gevşek yasalar 63 yaşındaki bir kadının tüp bebek yöntemiyle çocuk sahibi olmasına da yol açıyor. Kızı olan bir ailenin ikinci çocuğunu erkek olacak diye diretmesine de..

İngiltere, Fransa, İsrail, Avustralya ve Türkiye ise üremeye yardımcı klinik açmak ve kısırlık tedavileri uygulanması konusunda daha sıkı kurallar uyguluyorlar.

Ancak yine de bu ülkelerde de bebek ticareti pazarının gelişmesinin seyri kişisel bilgisayar ve DVD gibi lüks tüketim pazarlarındaki gelişmeye benzetiliyor.

Teknoloji yatırımları, yenilikler üreticilere para kazandırıyor ama gün geçtikçe pazar kitle pazarına dönüşüyor.

Debora L. Spar çok yakında bebeği olan kadınların da, geç evliliklerde çocuk sahibi olabilmek ya da kanser riskine karşı yumurtalarını dondurabilecekleri öngürüyor.

Savaşa giden askerler ABD’de şimdiden spermlerini bankalara yatırmaya başlamışlar bile. Eşcinseller de üremeye yardımcı hizmetlerin en büyük potansiyel tüketicileri.

Pazar çok büyük anlayacağınız.

Debora L.Spar’a göre en büyük sorun yasal haklar sorunu...

Embriyoyu yaratma, saklama, ekme ve alıp-satma haklarının bir an önce açıklığa kavuşturulması gerekiyor.

Aynı şekilde yumurta, sperm ve rahim sahiplerinin haklarının düzenlenmesi de.

Zorlama da olsa bizden bir örnek verelim.

Sağlık Bakanlığı ÜYTE yönetmeliğinin 17’nci maddesine göre "Üreme hücreleri ve gonad dokularının saklanması yasaktır. Saklanan üreme hücreleri ve gonad dokuları evlilik dışında ve başka şahıslar için kullanılamaz. Dondurulan üreme hücreleri ve gonad dokuları alınan kişinin isteğine göre imha edilebilir."

Diyelim ki saklandı ve bu hücreler, gonadlar kullanılarak evlilik dışı bebek üretildi. Çocuk beş yaşına geldiğinde de hücresi alınan kadın durumu öğrendi ve "analık" davası açtı. Diğer suç unsurlarını bir yana bırakırsak sizce mahkeme çocuğu kime verir!

Spar’a katılıyorum. Bebek ticareti yasalarla daha iyi düzenlenmezse gelecekte kaotik bir bebek pazarıyla karşı karşıya kalabiliriz. Ya da merdivenaltı bebek piyasasıyla..

Yeri gelmişken... Türkiye’de şu anda Emekli Sandığı tüp bebek harcamalarını karşılıyor, SSK ise karşılamıyor.

Bu önce büyük adaletsizlik, sonra terbiyesizlik!

Devlet eliyle insan üreme organlarına dayalı bir sınıf farklılığı yaratmak nasıl bir şeydir söyler misiniz? Emekli sandıklılar üreyebilir, SSK’lılar üreyemez. Olacak iş mi bu... Yuh Türkiye’yi yönetenlere...

(*) Debora Star, The Baby Business, Harvard Business School Press, 2006.

Faizsiz banka oldu katılım bankası

Ömür’ün entegre tavukçular "salma tavuk" yemeyin diye bas bas bağırırken "Doğa çiftliği" ürünüyle reklama girmesi ne kadar doğru tam kestiremedim. Tamam reklamda tavuklarımız "doğal şartlarda, kapalı alanlarda üretiliyor" deniyor, ama ya görüntüler? Şu sırada biraz daha "markaya güven" mesajları gönderip Doğa Çiftliği reklamları sonraya bırakılsa daha iyi olmaz mıydı?

Anadolu Finans ve Family Finans’ın birleşmesini duyuran Türkiye Finans reklamlarındaki demodelik, hamasilik ilk günden beri komik geliyor. İki su tanesi birleşecek, şelale olacak akacak, üzerine de "en iyisi birleşmek" sözü söylenecek...Sonra da reklamın sonunda iki kişi çıkıp bizi "katılım bankasına" davet edecek. Komik... Bu tür reklamcılık ömrünü tamamlayalı çok oldu. Faizsiz bankacılık başarılı iletişim yapmak istiyorsa en azından reklamın yayınladığı ortamların diline uygun reklam dili kullanmalı.

Çekirgelik

Yorgunluk en iyi yastıktır (Franklin)
Yazarın Tüm Yazıları