Aykut da Fenerli’ydi

Aykut da F.Bahçeli’ydi Tuncay.. Hem de 3 kez gol kralı olmuş kulübün efsane isimlerinden biriydi.. G.Saraylı’sı, Beşiktaşlı’sı, Trabzonlu’su F.Bahçe’deyken de severdi onu, şimdi de seviyor..

"Fenerbahçeli bir futbolcu olarak galip geldiğimiz için tabii ki sevinçliyim. Ama aynı zamanda Trabzonsporlu futbolcu arkadaşlarım adına da bu maçı kaybettikleri için üzülüyorum. Çünkü onların nasıl eleştiriye uğrayacaklarını tahmin ediyorum."

Bu sözleri 10 yıl önce F.Bahçe’yi Trabzon’da şampiyonluğa taşıyan Aykut Kocaman söylemişti. Ve bu sözler nedeniyle başkan Ali Şen tarafından Fenerbahçe’den uzaklaştırılmıştı..

Aradan 10 yıl geçti. Yine bir Trabzonspor-Fenerbahçe maçı var Trabzon’da.. Trabzonspor UEFA Kupası’na gitmenin hesaplarını yapıyor. Fenerbahçe ise kalan 3 maçını kazanıp şampiyon olmanın..

Peki bu kadar mı önemli şampiyon olmak ya da olmamak? Bu kadar mı etkili halkımız üzerinde? Lafı hiç uzatmadan doğruyu söyleyelim.. Evet..

Profesöründen, en üst düzey bürokratına, bankacısından hakimine, sokaktaki ayakkabı boyacısından sanayicisine kadar herkes, sıra takım tutmaya gelince çocuklaşıveriyor.. İçindeki fanatik duygulara hakim oluyor.. "Takımım kazansın.. Ne olursa olsun" diye hareket ediyor.. Sonuçta koltuklar atılıyor, bıçaklar konuşuyor, silahlar patlıyor..

* * *

Anelka’nın elle attığı gol sonrası çıkıp da özür dileseydi Fenerbahçeli bir yönetici.. Ya da Galatasaray’ın haksız kazandığı bir gol sonrası aynı yürekliliği bir Galatasaraylı yapabilseydi.. Bugün bu noktada olur muydu toplumun nefret duygusu..

Oysa işin çok değişik boyutları var.. Halkın gözünden kaçan.. Örneğin Fenerbahçeli bir yönetici otoyol ihalesi alıyor.. Ortakları arasında Galatasaraylı, Beşiktaşlı, Trabzonsporlu olabiliyor. Yani işe gelince, paraya gelince, kendi çıkarlarına gelince tuttuğu takımın rengi hiç önemli olmuyor onlar için.. Aynı şekilde Galatasaraylı yönetici gidip Fenerbahçelilerle aynı masada yemek yiyip konuşuyorlar.. Ama basına demeç verirken ortalığı geren cümleler sarfediyorlar.. Beşiktaşlı’sı, Trabzonlu’su,. Rizeli’si.. Hep aynı..

Bu oyun nereye kadar sürer bilinmez.. Ama gidiş iyi değil..

"Tribünlere kadınlar gelsin, küfür olmasın" deniyor.. Kadınlar, erkekler kadar küfür ediyor.. Hem de yüzleri kızarmadan.. İçlerindeki öfkeyi, nefreti tribünde boşaltıyorlar..

* * *

Tuncay
’ın futbolunu beğenen biriyim.. Hırsını, mücadelesini, yürekli oyununu, saha içindeki efendiliğini de öyle.. Ama maç bitimi yaptıklarını değil.. Tuncay, iki Galatasaray derbisi sonrası futbolcu kimliğini bırakıp taraftar kimliğini takındı.. Bunu öylesine abarttı ki, tribünlere gidip tezahürat yaptırttı..

Aykut da Fenerbahçeli’ydi Tuncay.. Hem de 3 kez gol kralı olmuş kulübün efsane isimlerinden biriydi.. Galatasaraylı’sı, Beşiktaşlı’sı, Trabzonlu’su Fenerbahçe’deyken de severdi onu, şimdi de seviyor..

Türk toplumu bu kadar gerginken, fanatizm bulutları futbolumuzun üzerine çökmüşken, tribünlerde atılmamış koltuk kalmazken bırak hindilerle, horozlarla uğraşmayı..

Ve sizler.. Hangi takımı tutarsanız tutun "Tribünler yarı yarıyayken ne güzeldi.. Karıncaezmez’ler vardı. Bir baba hindiden ne çıkar" diyenler..

Bunlar 30 yıl önceydi.. Gerçekleri görelim artık.. Biz, Avrupalı’nın 20 yıl önce yaşadığı Heysel faciasına doğru hızla sürüklenen bir ülkeyiz.. Bunu Manisa’da görmedik mi? Hala neyin inadını yapıyor, hangi kupanın uğruna böyle bir faciaya davetiye çıkaracak açıklamalar yapıp pankartlar açıyoruz..

Unutmayın, bu ülke sevgisini de nefretini de en uçlarda futbolla yaşıyor.. Sınırları zorlamaktan vazgeçelim. Yoksa çok pişman olacağız..

BU SAYI 20 OLMALI

TURKCELL Süper Ligi’nde 18 takım var. Bu sayı normal gibi görünüyor. Ancak Avrupa ligleri ile karşılaştırdığımızda sayının az olduğu ortaya çıkıyor. İngiltere, İspanya, İtalya ve Fransa’da ligler 20 takımla oynanıyor. Almanya’da ise takım sayısı 18..

Bazısı bizden sonra başlıyor, bizden önce bitiyor.. Bizde bir sezonda 306 maç oynanırken bu 4 ligde 380 maç yapılıyor..

Biliyorum, başta federasyon yetkilileri olmak üzere çoğu kişi, "Sayı artarsa kalite düşer" diyecekler.. Milli Takım’a yeteri kadar maç yapma olanağı kalmayacağını savunacaklar.. Ancak fikstür yapısıyla bize en çok benzeyen lig olan İtalyan Ligi’nin bire bir örneği alsak, devre arasını 40 gün değil de, 3 haftayla sınırlasak, özellikle ligin ikinci yarısında hafta içi maçlarını çoğaltıp 38 haftalık bir lig izleyebiliriz..

38 haftada takımlar 38 maç oynayacağı için başta tribün gelirleri olmak üzere bütün gelirlerinde artış olacak ve ekonomilerini düzeltme fırsatı bulacaklar..

Tabii böyle bir kararın önceden açıklanması gerektiği için önümüzdeki yıl da 18 takımla oynanır, ancak küme düşen takım sayısı 2’de kalır.. Süper Lig’e çıkan takım sayısı 3 olur.. Kalan bir takımı tespit etmek için Süper Lig’de sondan üçüncü sırayı alan takımla Lig A’da 4. olan takım karşılaşır. Bu maçı kazanan da Süper Lig’de oynama hakkını elde eder..

Öneri bizden, uygulayıp uygulamama kararı federasyondan..

YENi BiR NiHAT

Geçen hafta içinde F.Bahçe’nin Dereağzı Tesisleri’nde Danone’nin düzenlediği Minikler Turnuvası’nı izledim. Herkesin dilindeki Beşiktaşlı Muhammet’i açıkçası biraz havalanmış buldum. Tekniği çok iyi ama fiziki açıdan kendini çok geliştirmeli. Turnuvada en çok beğendiğim isim Trabzon forması giyen ama lisansı G.Saray’da olan Taner’di. Nihat Kahveci’ye çok benzer stili olan bu futbolcunun bonservisinin şimdiden 250 milyarları bulduğunu öğrendim. F.Bahçeli Birindar ve Mazlum ile Bursasporlu Emre diğer dikkatimi çeken oyunculardı. Ankara’da ise Dünya Karması ile Türkiye Karması’nın maçında iki bakan Mehmet Ali Şahin ve Mehdi Eker forma giydiler. Bakan Şahin kaçırdığı iki golle dikkatleri çekerken Eker topla fazla buluşamadı.
Yazarın Tüm Yazıları