Ay bakamıyorum şekerim, ağla ağla fena oluyorum yani

Şu laf çok moda bu aralar...

"Ay şekerim, hep cenaze, hep ağlayan insanlar, o perişan çocuklar filan, vallahi yüreğim dayanmıyor, çok fena oluyorum, televizyon haberlerini seyretmiyorum artık."

*

Veya...

"Azizim, hep ölüm, hep ölüm, moralim bozuluyor, memleketimiz nereye gidiyor böyle, inan bakamıyorum, kapatıyorum."

*

Hem merak ediyor:

"Memleket nereye gidiyor?"

Hem bakamıyor!

*

Devekuşu sendromudur bu.

*

"Gel şu acıyı beraber omuzlayalım"
de, "Taşıyamam, kuşum ben" der, "Uç o zaman" de, "Uçamam ki, deveyim ben" der... Çok üstüne gidersen, kafayı toprağa gömer, kıçıyla dinler...

Başı içerde, kıçı açıktayken, tehlikeleri savuşturabileceğini zanneder çünkü...

Beyni yumurtasından bile küçük olduğu için, ona dokunmayan yılanın usul usul geçip gideceğini zanneder.

*

Külhanbeyi gibi oraya buraya fırça kayan Başbakan mesela... Bu tür durumlarda, pek bi nazik olur gazetecilere karşı, "Sorumluluk duygusuyla davranmanızı rica ediyorum" der...

Halbuki, gösterme sorumluluğu bizim, öldürtmeme sorumluluğu onun.

*

Uzun lafın kısası...

Eğer gerçekten üzülüyorsak, topyekûn, tek yumruk, mücadele etmek istiyorsak, bu illetin kökünü kazımak istiyorsak, kıvırmadan, liboşlaşmadan, sıradan vatandaşından başbakanına, hava kuvvetleri komutanından içişleri bakanına, önce şu kararı vermemiz gerekiyor:

Deve miyiz?

Kuş mu?
Yazarın Tüm Yazıları