Avrupa toparlanmasa yılı yüzde 3 büyümeyle kapatırız

2012 yılı ilk çeyreğine ilişkin büyüme rakamları dün açıklanırken, yüzde 2.8 olan piyasa beklentilerinin üzerinde yüzde 3.2 oranı yakalandı. Bu oran da piyasalara sürpriz olmadı.

Haberin Devamı

Dün açıklanan yılın ilk çeyreğine ilişkin büyüme rakamını görünce, 2012 yılı bütçesi tartışılırken, Maliye Bakanlığı yetkililerinin, yazılmamak üzere yaptığımız sohbetlerde, “Aslında tüm dengeler yüzde 3 büyümeye göre saptandı, bu oranda kalırsak mali dengelerde bozulma olmaz” dediklerini hatırladım.

Gerçi 2012 yılı bütçesinde yüzde 4 büyüme hedef olarak alındı ama bunun biraz siyasi bir rakam olduğunu, teknisyenlerin yüzde 3’ü baz aldıklarını söylemek gerekir. Bu gidişle teknisyenlerin beklediği rakamın gerçekleşme ihtimali, bence daha yüksek görünüyor.

Bu arada dün açıklanan rakamlar üzerine bankacıların yaptıkları yorumlarda, “Merkez Bankası’nın beklediğinden daha yüksek bir oran geldiği” şeklinde değerlendirmelere rastladım. Bu değerlendirmeye göre, piyasalar Merkez Bankası’nın bundan sonra uygulayacağı politikalarda gevşeme beklemiyor sonucunu çıkarabiliriz. Ancak bunu söylemek için, ikinci çeyreğe ilişkin verilerin daha somutlaşmasını beklemek daha doğru olacaktır diye düşünüyorum. Çünkü ikinci çeyreğe ilişkin veriler biraz karmaşık sinyaller veriyor.

İlk çeyrek büyüme rakamlarının bize kesin olarak gösterdiği gelişme ise, dış talebin büyümeye katkısı artarken, iç talebin toplam büyümedeki payının azalması.
Takvim ve mevsimsel etkilerden arındırıldığında GSYH çeyreklik bazda yüzde 0.2 oranında büyüdü. Bu rakam, 2011’in son çeyreğinde de aynıydı. Dolayısıyla içtalep ile dış talep arasındaki dengelenmenin, 2011’in son çeyreğinden itibaren devam ettiğini, bu durumun yılın geri kalanında da devam etmesinin beklendiğini, rahatlıkla söyleyebiliyoruz.

İşte bu noktadan yola çıkarak, resmi olarak yüzde 4 büyüme hedefi alınmasına rağmen, yüzde 3 civarında bir büyümeyle yılı kapatma ihtimalimiz büyüyor. Piyasa uzmanlarının tahminlerinin yüzde 2 ile 4 arasında değiştiğini görüyoruz ve kimse henüz kendi tahmininde bir revizyona gitmiyor. Herkesin kendi tahminini haklı çıkaracak sebepleri görünüyor. Bu da verilerin henüz net bir trend göstermediğinin, daha gerçekçi tahminler için birkaç ay daha beklemenin yerinde olacağının kanıtı gibi.

Haberin Devamı

KAMUNUN PAYI YÜKSEK

Haberin Devamı

İlk çeyrek büyümesi bize birkaç şeyi daha gösterdi. Birincisi stoklar hariç iç talebin büyümeye katkısı 1.0 puan olurken, dış talebin katkısının yüzde 4.5’a ulaşması. Ancak bunlar geçmişe ilişkin veriler ve bundan sonra dış talebin katkısının bu seviyeye ulaşması zor. Dün TİM’in açıkladığı Haziran ayı ihracat verileri de artık bir duraklamaya işaret ediyor.

Bir başka deyişle; içtalep düşük seyrini sürdürürken, büyüme oranının yükselebilmesi için, Avrupa’nın biran önce düzelmesi gerekiyor ki; bu da zor görünüyor.
İlk çeyrek verileri aynı zamanda kamu harcamalarının yüksek seyrettiğini de gösterdi. Tüketim ve yatırım harcamaları toplam artışı kamuda  yüzde 4.7 olurken, özel kesimde yüzde 0.4’de kaldı. 2009 yılı son çeyrek sonrası ilk kez kamu harcama artışı özel sektör harcama artışının üzerinde gerçekleşti.

Yatırım harcamaları kamu tarafında yüzde 2.1 oranında artarken, özel kesimde 1.6’da kaldı.

Özetle; dün açıklanan ilk çeyrek verileri beklentiler doğrultusunda bir büyümeyi, yani ekonomide bir yavaşlamayı gösteriyor. Bu oran çoğu kesime düşük görünse de, küresel ekonomi ve iç dengelere bakıldığında, “dengeli bir rakam” gibi gözüküyor. Elbette herkes çok daha yüksek büyümeyi istiyor ama oluşturulan dengeler, arzu edilen yüksek büyüme rakamlarına çıkılması halinde ciddi, başka sıkıntılar çıkacağını da gösteriyor.

Özellikle dış talep de azaldığında, “çok yavaş büyüyoruz” ya da “gerilemeye başladık” yönündeki şikayetler önümüzdeki dönemde artacaktır, hep böyle oldu.

Hükümet yılın geri kalanında bu tür taleplere kapıları kapatıp, fazla gaza basmamalı.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları