Attali gelseydi ne diyecekti

TÜSİAD’ın Yüksek İstişare Konseyi toplantısının konuk konuşmacısı ünlü Fransız ekonomist, yazar ve fütürist Jacques Attali’yi dün dinlemek isteyenler hayal kırıklığına uğradı.

Haberin Devamı

Attali’yi kaçırmamak için Garanti Bankası’nın Kastamonu’daki Anadolu Sohbetleri etkinliğini bir gün kısaltıp apar topar İstanbul’a dönmüştüm.

Haliyle hayal kırıklığım iki kat fazla oldu.

Peki son dakikaya kadar adı programda olan Attali neden gelmemişti?

Son günlere damgasını vuran üzücü terör olayları nedeniyle TÜSİAD toplantısını Bodrum’dan İstanbul’a alınca Attali’nin konuşmasını bir gün önceye çekmesi gerekmişti.

Ne ki dakikası “altın değerinde” olan Jacques Attali programına uymuyor gerekçesiyle konuşma gününü değiştirmek istememişti.

TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner’in söylediğine göre, Attali önümüzdeki ekim ayında İstanbul’a gelecek.

Oysa gözler hafta sonunda Kanada’da toplanacak G-20 Zirvesi’ne çevrilmişken İstanbul’daki konuşma önemliydi.

İFLAS BAYRAĞI ÇEKİYOR MUYUZ

Her neyse, Fransız Cumhurbaşkanı Sarkozy’ye, Fransa’nın krizden çıkması için yeni bir rapor sunan Attali bizleri “ekmeyip” gelmiş olsaydı ne söyleyecekti?

Hayır kendisiyle telefonla filan konuşmuş değilim.

Sadece geçtiğimiz günlerde Fransız Le Point Dergisi’ne verdiği bir söyleşiyi okudum.

Yeni piyasaya çıkan kitabı “10 yıl Zarfında İflas Bayrağını Çekiyor Muyuz” kitabında incelediği ekonomik krizle ilgili konuşan Attali, Batı’yı fena suçluyor.

Hemen hemen 1980’lerden beri Batı yeterince çalışmıyor. Yaşam standardını korumak için krediyle yaşıyor. Kaçınılmaz reformları sürekli erteliyor” diyor.

“Batı, kriz bunca yıldır geliyorum dediği halde bir şey olmamış gibi davrandı. Her şey apaçık ortada olduğu halde görmemezliğe geldi” diye ekliyor.

Kendisine de “işlerin kötüye gideceğini ne zamandır söylüyorum” diye de pay çıkartıyor.

ABD’NİN DURUMU DAHA KÖTÜ

Attali’ye göre, hep krizdeki Avrupalılardan konuşuluyor ama Amerikalıların durumu daha da kötü.

Zira birikimleri fazlasıyla yetersiz ve dış borçları çok büyük.

Fransız ekonomist, ayrıca Kaliforniya gibi eyaletlerin, Detroit gibi belediyelerin iflasın eşiğinde olduklarını hatırlatıyor.

Avrupa’nın durumuna gelince, Attali, Yunanistan, Portekiz, İspanya, İrlanda’nın yanı sıra Fransa ve Almanya’nın sıkıntılarını kabul ediyor.
Ancak bu sıkıntıların “euro”nun sonunu getireceğine inanmıyor.

“Avrupa ciddi krizlere yuvarlandığı zaman her sefer kendisine çıkış yolu bulur” diyor.

Daha önceki 1983-1984, 1992-1993 krizlerini hatırlatıyor.

EURO NE OLACAK

“Avrupa her krizden güçlenerek çıkar” diye konuşuyor.

Peki Attali “Euro” krizini aşmak için ne öneriyor?

“Bugün Euro’yu yönetmek için çocukca bir tutumla rakip istemeyen Avrupa Bankası’nın karşısına finanstan sorumlu bir AB Bakanı gerekir.”

Jacques Attali’ye göre, sıfır borcu olan Avrupa aklını başına toplayıp gerçek bir AB Hükümetini kurmalı.

Türkiye’nin bu tabloda yeri ne olacak?

İşte Attali gelmiş olsaydı belki bunu öğrenebilecektik.

Entelektüelleri ve kadınları tasfiye eden parti

DEMOKRAT Parti’ye hiçbir yakınlığım yok.

Ne ki, kadın konusunda Türkiye’nin sayılı uzmanları arasında olan Doç. Dr. Selma Acuner ile düşünce kuruluşu EDAM’ın (Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi) kurucularından Sinan Ülgen gibi sevdiğim isimlerin partideki çalışmalarını yakından izledim.

Her iki isim, birincisi kadın konusundaki birikimi, ikincisi ekonomi ve dış politika bilgisiyle DP için artı bir değerdi.

DP’nin geçen haftaki olağanüstü kongresinde meğer Acuner, Ülgen tasfiye edilmiş.

Onların yanı sıra Mehmet Ali Bayar, üniversite profesörleri Çağrı Erhan, Ahmet Han, Pınar Türenç, Nesrin Nas’ın isimleri çizilmiş.

Demek ki, gençleri, kadınları, entelektüelleri tasfiye eden DP tam bir dinozor partisi olma yolunu seçmiş.

Hayırlısı olsun.

Meme kanserinde hayat kurtaranlar arasında bir Türk bilim insanı

GEÇEN salı günü kozmetik devi Estee Lauder’in “Meme Kanseri Araştırma Vakfı”ndan söz etmiştim.

Vakfın şimdiye kadar meme kanseriyle ilgili araştırmalar yapan bilim insanlarına 275 milyon dolar aktardığını yazmıştım.

Vakfın para desteğini alıp yeni buluşlarıyla hayat kurtaran bilim insanları arasında bir Türk profesörün olduğunu atlamışım.

Bu profesör, Hürriyet yazarı, sevgili Özdemir İnce’yle çevirmen Ülker İnce’nin oğulları Prof. Tan İnce.

Bir süre öce Harvard’dan ayrılıp meme kanserini araştıran ekibiyle Miami Üniversitesi’ne geçen Prof. İnce yıllardan beri vakfın 250 bin dolarlık para desteğinden yararlanıyor.

Miami Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Pataloji bölümünde öğrenci yetiştiren Prof. İnce üniversitenin Kök Hücre Merkezi Direktörü.

Meme kanserine yol açan genler ve kök hücrelerle ilgili kapsamlı çalışmaları olan Prof. İnce, son olarak kanser araştırmalarında kullanılan bir sıvı da bulmuş.
   
Sıvı şimdi büyük bir ilaç şirketi tarafından üretiliyor.

Prof. İnce’nin çalışmalarını yakından izlemek gerek. 

Yazarın Tüm Yazıları