Aşktan sonra yaşam var mı?

ÖZDEMİR Asaf şöyle yazmış: “Geleceğim bekle dedi, gitti / ben beklemedim, o da gelmedi / Ölüm gibi bir şey oldu / Ama kimse ölmedi”.

Durduk yerde bu nereden aklına geldi derseniz, hiç zor olmadı, bir yerden bir nedenle gelmesi gerekmedi, çünkü aklımdan hiç çıkmamıştı zaten.
Geçen gün sohbet ederken futbolcu Ronaldo’nun, dünyalar güzeli manken sevgilisini arkadaşımın deyişiyle “bir aşüfte için” aldatması konusu açıldı.
“İnsan sevgilisini de aldatır mı” diye başladı tartışma zaten, “Evli olsaydı bu sana makul mü gelecekti” sorusunun yanıtını alamadık tabii.
Çoğu insanın anlayamayacağı bir şey bu, zaten çok güzel bir sevgilin varken gözün neden dışarıda olur?
Özdemir Asaf’ı hatırlamama neden olan şey bu tartışma oldu.
Şöyle demiş: “Kadınları sevmek bir kadına haksızlık etmektir, bir kadını sevmek ise kadınlara haksızlık etmek demektir”.
Bitmek bilmeyen bir çelişki yani!
Tabii bu sözü söyleyen Özdemir Asaf olunca mesele yok da bizler gibi bir “ölümlü” söylerse yüzüne karşı değilse bile insanın arkasından gülerler: Amma da şişik bir egosu var, diye!
Alay konusu olursun, “Kendini kadınlara sunulmuş bir nimet zannediyor salak” diye başlarlar, nasıl bitireceklerini tahmin etmeyi de size bırakıyorum.
Ama unutmayalım ki erkekler arasında böyleleri çoktur.
Belki kadınlar arasında da vardır ama varsa da ben tanımıyorum, onun için şanslıyım diyebilirim.
Neyse bu saçma tartışma vesilesiyle Özdemir Asaf’ı hatırlayınca yazının girişindeki dörtlüğü anmadan olmazdı, ben de onu yaptım zaten ve konu tersine döndü: Bir aşkın bittiğini nasıl anlarsın?
Bu devirlerde kolay tabii, sevgilinin Facebook sayfasındaki profilinden başlayarak bu bilgiyi edinebileceğin bir sürü kaynak var.
Whats up’ta senin yazdığın mesajı okuduğu halde, saatlerdir yanıt vermediğini anlayabiliyorsun mesela. Oradan kıllanmaya başlayabilirsin.
“Şimdi işim var, hemen arayacağım” dedikten 7–8 saat sonra başka insanlarla bir barda oturmakta olduğunu duyarsan da bu sonucu kolayca öğrenmiş olursun. Hele bir de birlikteyken o insanlar hakkında sana ileri geri çokça konuştuysa!
Bunlar dolaysız aktarımlar. Verdiğim örneklerde varsa benzerlikler de tesadüflerden ibarettir, kişi ve yer isimleri de filmimizde gerçek değildir!
Özdemir Asaf’ın yazdığı dörtlükte taraflar belli ki ilişkinin bitmekte olduğunu kendilerine bile itiraf edememişler.
Kolay değildir çünkü.
Gözlerine baktıkça hülyalara dalmışsın, birlikte bir sürü gelecek planı yapmışsın, gözünü her kapattığında paylaşılmış ve tadı damağında kalmış anlardan kurgulanmış bir film geçiyor, burnuna gelen kokular onu çağrıştırıyor.
İçinde bir şeyler kıpırdandığını da fark ediyorsun ama.
Senin rutinin değişiyor, o daha önce görmediği insanları daha sık görmeye başlıyor, daha önce birbirinizden hiç duymadığınız isimler sohbetlerde ortaya çıkıyor.
Başlarda sen ya da o “Kimdi tanıyamadım” diye soruyorsunuz ama sonra o soruyu sormaya bile üşenir oluyorsunuz. Tam da bu sırada “Zaten doğru mu söyleyecek” kuşkusu bir zehir gibi damarlarına akmaya başlamış da bulunuyor.
Karşındaki kişiye atfettiğin bütün olumsuzlukların aynısını belki sen de yapıyorsun ama kimse kabahati kendinde görmediği için onun hareketlerini giderek daha da artan ölçülerde “kabahatler hanesine” yazıyorsun.
Ama bir türlü kimse gerçeği karşısındakine söyleyemiyor.
Taraflardan biri söylemeye yeltense öteki onu susturuyor, o son sözün söylenmesinin hayatını altüst edeceğini biliyor.
Karşılıklı iç sızıları, yürek çarpıntıları içinde hiçbir şeyin farkında değillermiş gibi davranmaya başlıyorlar.
Özdemir Asaf’ın tespiti zaman içinde kendiliğinden ortaya çıkıyor:
Geleceğim bekle dedi, gitti / ben beklemedim, o da gelmedi!”
Başlarsın şarkılardan medet ummaya:
“Aşkım bahardı / ümitler vardı / sen gittin diye gönlüm karardı. / Ahh, geçti o günler / Unutuldu yeminler / Bir kırık kalp kaldı”.
Bundan sonrası gelgitlerle doludur, ruhundaki sızı dinmek bilmez, esen rüzgârdan gelen koku onu hatırlatır, birlikte gittiğin yerlere gidemez olursun, birlikte zevk aldığın şeylerden uzak durmaya çalışırsın.
Ölüm gibi bir şeydir aslında ama kimse ölmez. Tabii aşktan sonra bir yaşam varsa!
Yazarın Tüm Yazıları