Aşk oyunu

Bazen bir oyun gibi başlar her şey. “Sonunda aşkı buldum” der insan. Ama başladığı gibi biter her şey...

Haberin Devamı

Birlikte olduğu sırada hiçbir yanlışını fark etmez karşısındakinin. Aslında bile bile lades dedikleri budur işte. O oyuna kendini kaptırıp, gerçek olduğuna inanmıştır. Pek çok kadın bunu yapmamış mıdır, yaşamı boyunca? Ta ki gerçekleri görüp rüyadan uyanıncaya kadar...

Aynı evi paylaştığım adamın gerçek yüzünü görmek canımı yakıyor

Sevgili ablacığım, dört ay önce biriyle tanıştım. Yeni bir şehirde ve iş ortamında, yeni bitmiş bir aşkın yaralarını sarmaya çalışıyordum.
Sığınacak bir liman arıyordum. İşte o sırada biri çıktı karşıma. Aynı iş ortamında, fakat farklı birimlerdeydik. Önce arkadaş olduk. Sonra onun sevgilim olmasını istedim.
Yakışıklıydı, akıllıydı. Ben ise kendini çirkin ama etkileyici bulan kız takımındandım. Ve sonunda istediğimi aldım. Nasıl mı yaptım? Onun dikkatini çektim önce. Benimle ilgilenmeye başladı. İlgisini görmezden geldim, umursamaz davrandım. Sonunda bir gün dayanamayıp bana “Sevgilim ol” dedi. Şaşırmış gibi davrandım. Tabii bilmiyordu planlanmış bir oyuna dahil edildiğini ama bir oyunun başladığını gayet iyi anlayacak deneyim ve kurnazlıkta biriydi.
Aslında hiç de bana göre biri değildi. Yanımda sürekli başka kızları kesiyordu. En yakın arkadaşım ilişkimizi öğrendiğinde beni kibarca uyardı “Bu kişi sana uygun değil” diye.

BENİ ALDATACAĞINI BİLİYORDUM

Ama ben yalnızdım ve yalnızlığımı paylaşan tek kişiyi hemen bırakmak istemiyordum. Söylenenlere kulağımı, gördüklerime gözlerimi kapadım.
İnsan mutsuzluğunu bilinçli olarak kendisi hazırlar mı? Bazen hayatımızın ipi elimizden kayıyor işte. Biliyordum beni aldatacağını, çekip gideceğini, beni sevmeyeceğini. Ama yine de bırakmadım onu...
Bir süre aynı evde yaşadık. Bu adam evde ne kadar benimse, dışarıda da o kadar benden uzaktı.
Oyundu oynadığımız, evet... Ama bir ara beni gerçekten sevdiğine inandım, değişecek sandım. Üç ay içinde o kadar çok ayrılıp barıştık ki. Sonra birkaç günlüğüne başka şehre gitmem gerekti. Ne mi oldu? Sevgisine inandığım adam en yakın arkadaşıma kur yaptı.
Arkadaşıma “Hafta sonu çıkıp gezelim” demiş. Arkadaşım ise reddetmiş. Üstelik o akşam beni arayıp kendisi söyledi “Arkadaşına çıkıp hafta sonu gezelim dedim” diye. Ben kızınca da “Ne var bunda, o benim de arkadaşım” dedi.
Arkadaşıma kur yapmamış olduğuna beni inandırmak istediyse de, çapkınlığını bildiğim için en yakın arkadaşıma dahi bunu yapacağını tahmin edebiliyordum. O gün bitirdim kafamda onu.
İzinden döndükten sonra hiç yüz yüze, göz göze gelmedik. O kadar değişti ki... Ya da hep öyleydi de ben mi şimdi fark ediyorum, bilmiyorum.

BU OYUNU BEN BAŞLATMIŞTIM

İşyerindeki stajyer kızlarla olan diyaloglarına kızardım hep, kıskanırdım. Şimdi kızların içine düşüyor gözümün önünde. Aylarca aynı evi, yatağı, hayatı paylaştığım adam beni öyle bir unutmuşa benziyor ki, canım yanıyor. Bitmesi gerekiyordu, bitirdim ama neden hâlâ canım yanıyor anlamıyorum.
İş ortamında huzursuzum, mutsuzum. Birim değişikliği istedim. Onunla aynı ortamda kalmaya dayanamıyorum. Sevdiğim, uğruna pek çok şeyi feda ettiğim sevgilim, “aşkım” dediğim adamın gerçek yüzünü görmek canımı yakıyor.
Kendime karşı çok büyük bir öfke besliyorum. Bu oyunu ben başlatmıştım ama sonu kötü oldu.
Bu ilişkide dürüst olan, seven, özveride bulunan, yeri gelince onurunu, gururunu ayaklar altına alan ben, onunla kendimi kıyasladığımda, çektiğim acıyı düşününce, şimdi cezalı gibiyim.
Sanki sadakatsiz benmişim gibi acı çekiyorum. Ve o sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi davranabiliyor.
Düşünmemek için sürekli kitap okuyorum, arkadaşlarımla buluşuyorum, güler yüz takınıyorum. Geceleri ağlayıp rahatlıyorum.
Onu affedemem, sevemem bir daha biliyorum ama yine de çıkıp gelmesini ve oyunun bittiğini söyleyip beni alıp gitmesini düşlüyorum. Kısacası olmayacak şeyler istiyorum. Aşkların, sevişmelerin yalan olduğuna inanmak istemiyorum hâlâ. Hayata küsmek istemiyorum...
? Rumuz: Yas tutuyorum

Yazarın Tüm Yazıları