Antikçağın finans merkezi Laodikeia

Laodikeia, ürettiği tekstil ürünlerini Efes’e götürüyor. Bu limandan Atina’ya ve İtalya’ya ihraç ediyor. Şehir ticaret nedeniyle zenginleşiyor.

100 bine ulaşan nüfusuyla bölgenin finans merkezi haline dönüşüyor. Zenginliği bugün bile göz kamaştırıyor olsa gerek, çünkü biz gelmeden tam bir hafta önce Laodikeia kazı evinin deposuna hırsızlar girmiş.

ANTİK şehirlere birer sevgili gerek.

Onlar ancak kendilerine gönül vermiş birileri varsa canlanıyor.

Sütunlarına, heykellerine ‘hayat öpücüğü’ kondurmuş birileri yoksa ‘uyuyan güzeller’ misali uykuları yüz yıllar sürüyor.

Denizli’deki Laodikeia’ya neyse ki bir avuç insan ‘hayat öpücüğünü’ kondurmuş.

Bunların arasında, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın dikkatini çekmek için bir kampanya başlatmış olan Denizlili işadamı Esat Sivri de var.

Geçen hafta güzel bir cumartesi sabahı Esat Sivri’nin daveti üzerine Laodikeia’da kahvaltıdayız.

Kazıları yaklaşık 2 buçuk yıldan beri Pamukkale Üniversitesi’nin ekibi sürdürüyor.

Kazı başkanı Doç. Dr. Celal Şimşek, Denizli Müzesi’nin arkeologları Ali Ceylan ile Haşim Yıldız, Laodikeia’nın hikayesini anlatıyor. Dinliyoruz.

KRALİÇE LAODİKE ADINA KURULUYOR

Antik şehir, Suriye Kralı II. Antiokhos tarafından, karısı Kraliçe Laodike adına, MÖ 3. yüzyılın ortalarında kurulmuş.

Kuzguni renkli koyundan elde ettiği yün ve dokumalarıyla pek ünlü.

Yani Denizli Buldan’daki dokumacılığın kökü buralarda...

Antikçağa uzanıyor.

Laodikeia, ürettiği tekstil ürünlerini Efes’e götürüyor.

Bu limandan Atina’ya ve İtalya’ya ihraç ediyor.

Şehir ticaret nedeniyle zenginleşiyor.

100 bine ulaşan nüfusuyla bölgenin finans merkezi haline dönüşüyor.

Zenginliği bugün bile göz kamaştırıyor olsa gerek çünkü biz gelmeden tam bir hafta önce Laodikeia kazı evinin deposuna hırsızlar girmiş.

Eski eser hırsızları durmadan, bıkmadan faaliyette.

Topkapı Sarayı’nda, Laodikeia’da, Türkiye’nin her yerinde.

Hırsızlıktan sonra Laodikeia kazı evine alarm ve kamera yerleştirilmiş.

Celal Şimşek çalınan eserler arasında bronz bir el ve çeşitli heykellere ait parçaların olduğunu söylüyor.

Çalınan eserlerin fotoğrafları mevcut.

Kimbilir, belki günün birinde Avrupa ya da ABD’de bir antikacıda karşınıza çıkabilirler...

Kazı evinde, tam bir gün önce arkeologların bir nekropolde ortaya çıkarttıkları bir genç kız iskeleti ve birkaç parça eşya görüyoruz.

Celal Şimşek, ironik bir şekilde ‘Sanırım hırsızlar bu nekropolü gözden kaçırmış’ diyor.

Laodikeia’nın üçte ikisinin yok olduğu sanılıyor.

Geriye kalanın ortaya çıkartılması ise uzun yıllar sürebilir. Antik şehrin 2300 yıllık Helenistik Batı Tiyatro’su, Roma dönemi Büyük Tiyatro’su ileride pekálá kullanılabilir.

Yeter ki ‘hayat öpücükleri’ çoğalsın.

GÜNEY AFRİKA’DAN KALKIP AYİNE GELENLER VAR

Celal Şimşek ve genç ekibi eşliğinde Laodikeia’yı dolaşırken morlar içerisinde bir grup kadına rastlıyoruz.

Gruptaki tek erkek video kamerasıyla çekimde.

Daha sonra Güney Afrikalı olduğunu öğrendiğimiz kadınlar, bir kilise kalıntısının önünde sanki dini bir törenin hazırlığında.

Gerçekten az sonra çantalarından çıkardıkları renkli kumaş parçalarıyla bir şarkı eşliğinde bir tür dansa başlıyorlar. Ellerindeki kumaş parçalarıyla bir ‘çarkıfelek’ oluşturuyorlar.

İşin garip yanı, oluşturdukları ‘çarkıfeleğin’ benzeri Laodikeia’nın bazı mermerleri üzerinde mevcut.

Meğer Güney Afrikalıların ayin yaptıkları kilise kalıntısı, Anadolu’nun en eski yedi kilisesinden biriymiş.

Üstelik Hıristiyanların kutsal hac güzergahı üzerinde.

Antik şehrin ortasında, Güney Afrikalılara rastlamamızın nedeni bu.

BAKALIM LAODİKEİA’LILAR KİMİN AKRABASI ÇIKACAK

Hatırlarsınız dört-beş yıl önce gazetelerde şöyle bir haber görmüştük.

‘3 bin yıllık iskelet, akrabaları çıktı’

Mesele şuydu:

Burdur’daki antik Sagalassos kazılarını sürdüren Belçikalı Profesör Marc Waelkens, bulduğu iskelete ve kazılarda çalışan köylülerin saç teli örneklerine ülkesinde DNA testi yaptırmıştı.

Sonuçta 3 bin yıllık iskelet ile köylüler akraba çıkmıştı. Şimdi benzer bir çalışmaya Pamukkale Üniversitesi hazırlanıyor.

Hem de Türkiye’de ilk kez.

Laodikeia gezimizde bize refakat eden Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Hüseyin Bağcı, TÜBA (Türkiye Bilimler Akademisi) ile ortak bir proje geliştiriyor.

Laodikeia’da kazılardan çıkartılan iskeletlerle civarda oturan köylülerin DNA’ları karşılaştırılacak.

Bağcı’nın çalışmaları için, gelişimizden bir gün önce nekropolde ortaya çıkartılan, kazı evinde gördüğümüz genç kız iskeleti uygun.

Pamukkale Üniversitesi’nin genetik laboratuvarı 2002 yılında kurulmuş.
Yazarın Tüm Yazıları