Antalya’dan Oscar’a

45. Altın Portakal ve 4.Uluslararası Avrasya Film Festivali’nin başlamasına günler kaldı.

Önceki yıllarda Helen Mirren, Michael Madsen, Woody Harrelson, Francis Ford Coppola, Sophia Marceau, Christophe Lambert, Faye Dunaway, David Carradine, Peter O’Toole gibi isimleri ağırlayan festival yönetimi belli ki bizi iyi alıştırmış.

Bu yıl dünya sinemasının hangi starıyla karşılaşacağız diye merak ediyorduk. Beklentimiz pek bir yüksekti, hayal kırıklığımız da öyle oldu.

Ne yazık ki bu yıl festivale öyle çok ünlü yabancı isimler gelmiyor. (Charlize Theron bombası da bilindiği üzere fena patladı).

Ama şu kadarını söylemeliyim ki, bu yıl Yavuz Bingöl, Nuri Bilge Ceylan, Reha Erdem, İsmail Hacıoğlu, Çağan Irmak, Kadir İnanır, Murat Han, Erden Kıral, Başak Köklükaya, Ferzan Özpetek, Nurgül Yeşilçay, Derviş Zaim gibi portakallı portakalsız pek çok ünlü Türk sinemacı Antalya’da olacak ve filmlerinin gösterimlerinden sonra yapılacak basın toplantılarında soruları cevaplayacaklar.

Yıllardır Altın Portakal biraz halkın festivali olsun, bizim yıldızları ağırlasın diyorduk.

Oldu işte!

Festivale yabancı yıldız gelmiyor diye yabancı sinema konuşulmayacak değil tabii. Antalya’da izleyeceğimiz pek çok film bu yıl ülkelerini En İyi Yabancı Film Oscarı’nda temsil edecek.

Bu filmler arasında 61. Cannes Film Festivali’nde Nuri Bilge Ceylan’a En İyi Yönetmen ödülünü kazandıran "Üç Maymun" da var.

Oscar yolculuğu öncesi gösterilecek diğer filmler ise şöyle: İsrailli yönetmen Ari Folman’ın yönettiği "Beşir’le Vals" (Waltz With Bashir).

2008 Cannes Film Festivali’nde en iyi film ödülünü kazanan ve 21 yıl sonra bu kategoride ödül verilen ilk Fransız filmi olarak tarihe geçen Laurent Cantet imzalı "Sınıf" (Entre Les Murs).

İzlandalı Baltasar Kormakur’un komedi filmi "Belalı Düğün" (White Night Wedding).

Bu yıl Cannes film festivalinde büyük ödüle layık görülen İtalyan yönetmen Matteo Garrone’nin etkileyici dramı "Gomorra" (Gomorrah).’

Ve Norveçli sinemacı Bent Hamer’ın soğuk bir kasabada geçen sıcak öyküsü "O’Horten".

Bana öldüreninden ver

Televizyonlardaki dizi ve filmlerde sigaranın kendisini değil de dumanını görüyor olmak bana çok tuhaf geliyor. Sanki kimse anlamıyor o dumanın nereden çıktığını!

Sigara konusunda, belki eski, ama her zaman güldürecek bir başka komedi de paketler üzerindeki uyarılar ve bunlara verilen tepkilerle ilgili. Tayland’da en etkili uyarı ’sigara cinsel iktidarsızlık yapar’ olanıymış.

Türkiye’de ise üzerinde cinsellikle ilgili uyarı olan paketler tercih edilmiyormuş.

Bakkal ya da markette kasaya açık açık "bana cinsel gücü azaltanından değil de öldüreninden ya da kanser yapanından ver" diyenler bile varmış!

Düşünüyorum da, Türkiye’deki paketlerin hepsinde şu cinsellikle ilgili uyarı olsa sigara tüketimi azalmaz mı acaba?

Portakal alkol etkisi yapıyor

Geçen gün Onur’la (Baştürk) Beyoğlu’nda yeni açılan Midpoint’e gittik. Mekan fena halde büyük. Kışın, sobalar eşliğinde hizmet verecekleri muazzam bir terasları var. Teras katı şık olsun diye yandaki binaların dış cephe bakımlarını bile yapmışlar.

Ben o gece yemekte içecek olarak portakal suyu istedim. Garson ısrarlı, ille de şarap tattıracak.

"Yok" dedim, "araba kullanacağım, almayayım". "Ama polis çevirmesinde portakal suyu da alkol gibi çıkıyor, haberiniz olsun" dedi. Öğrendiğime göre 2-3 portakal gerçekten de kanda alkol etkisi yapıyormuş.

Bir gün bol bol portakal suyu içip alkollü muamelesi görürseniz şaşırmayın, hemen itirazınızı yapın.

Bu yazıyı okuyup alkollüyken yakalanınca "ben sadece portakal suyu içtim" diye de kaytarmaya çalışmayın tabii!

Motley Crüe sinemada

Borat filminin yönetmeni Larry Charles, efsanevi gruplarından Motley Crüe’nun serüvenini "The Dirt" adıyla beyazperdeye taşımaya hazırlanıyor.

Grup üzerine yazılan aynı adlı bir kitaptan yola çıkan yönetmen, hikayeyi anlatmaya üyelerin çocukluk yıllarından başlayacak ve ilk dönemlerine odaklanacakmış.

Charles, en çok grubun marjinal ve çılgın davulcusu Tommy Lee’yi oynayacak kişiyi bulmak konusunda zorlandığını söylüyor. Projeyle anılan isimler arasında Val Kilmer ve Christopher Walken var.

Bu arada filmden önce "The Dirt"ü edinin derim.

Müzik konusunda yazılmış en iyi kitaplardan biri.

Bir solukta ve keyifle okunuyor.
Yazarın Tüm Yazıları