Ankara üç maymunu oynuyor

Avrupa vizesi bilmece gibi

Bizim devletin yapmadığını vatandaş yaptı ama yine Ankara sahip çıkmadığı için çok önemli bir avantaj kaçmak üzere. Konuyu biraz açalım:

Yıllardır vatandaşlarımızı konsolosluk kapılarında perişan eden vize sıkıntısı, Mehmet Soysal (bir diğeri İbrahim Savatlı) adlı bir TIR şoförümüzün bu işkenceye isyan ederek hukuki yollara başvurmasıyla çözülmeye başladı. TIR şoförü Soysal, Avrupa ülkelerine mal taşırken kendisinden vize alınmasını hukuk savaşına dönüştürdü. Dava ile ilgili son kararı veren Avrupa Adalet Divanı, 1960 ve 73 anlaşmalarına atıfta bulunarak, "hizmet sunmak üzere" Avrupa’ya gelen Türklerden vize istenemeyeceği kararını aldı. Bağlayıcılığı olan bu karara bütün Avrupa ülkeleri uymak zorunda. Ancak işi oldukça ağırdan alıyorlar. Almanya, "Bu karar sadece TIR şoförlerini ilgilendirir" diyerek topu taca atmaya çalışıyor. Halbuki Adalet Divanı, hizmet alacak tüm Türklere vizesiz Avrupa kapılarını açacak bir karar almıştı. Diğer Avrupa ülkeleri ise bu hukuki kararı nasıl tersine çevirebilmek için formüller aramaya başladı. Ankara ise bir vatandaşı sayesinde kazanılan bu vize zaferi konusunda sağır kalıyor. Önümüzdeki günlerde Brüksel’de Türkiye ve AB ülkeleri arasında bir vize zirvesi yapılacak. Umarız bugüne kadar diplomatlarımız, konsolosluk kapılarında eziyet çeken vatandaşlarımızı vize işkencesinden kurtaracak argümanları hazırlamış olurlar.

Bu sadece Türkiye’de yaşayanları değil, Avrupa’daki milyonlarca Türk vatandaşını da yakından ilgilendiriyor. Almanya’da karşılaştığımız hemen hemen bütün yurttaşlar bu sıkıntıdan mustarip... Vize alamadığı için torununu göremeyen dedeler, evlendiği eşini kendisi Alman vatandaşı olduğu halde yanına alamayan mutsuz eşler çevremizi sarıp Ankara’dan bu soruna sahip çıkmasını istiyorlar.

Almanya'da neler oluyor?
Yastık savaşı

KÖLN’ün ünlü Dom katedralinin önünde yüzlerce genç toplanmış, yastık savaşı yapıyor... Bir internet grubunun çağrısı üzerine bir anda kentin merkezinde toplanan gençler neyi protesto ediyorlar?

Eğleniyorlar mı, bir tepki mi gösteriyorlar?

İzleyenler de bilmiyor, polis de...

Yasalarda böyle ’yastık savaşı’ diye bir eylem türü olmadığı için polisin engelleme şansı da bulunmuyor.

Tüyler Dom Meydanı’nı ’beyaz’a büründürüyor; çöpçülerin o tüyleri toplamak için nasıl emek sarf ettiklerini düşünün.

Küreselleşme çağında, küreselleşmenin nimeti olan internet üzerinden küreselleşmeye bayrak açıyorlar. Sistem dışı bir tepki.

Benzer eylemleri dünyada daha çok göreceğiz.

Almanya’nın ’süper seçim’ yılında spontane eylemler daha anlamlı olacak.

’Süper seçim’ deyimi, Cumhurbaşkanlığı, parlamento, eyalet ve Avrupa Parlamentosu’na üye göndermek için yapılacak seçimler nedeniyle kullanılıyor.

Bizde bu kadar seçim olsa neler olurdu, kim bilir.

2007 genel seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde neler yaşadık düşünün.

Sayıları 1 milyona yaklaşan Alman pasaportlu Türkler de kilit rol oynayacaklar.

Obama yorumları

GREENPEACE’ten Obama’ya çağrı: "Ortadoğu’da barış için önce iklimi kurtar."

BİZİMKİLER; vatanımıza, milli değerlerimize, birlik ve beraberliğimize önem vermiyorlar ama Amerikalılar başkanlarının dışkısını bile bırakmıyorlar. Büyük devlet böyle olunuyor demek ki!.. K.V.

OBAMA’nın Türkiye ziyareti esas itibarıyla Ortadoğu üzerine örülmek istenen yeni projelerin temeliyle ilgili bir ziyarettir. Türkiye’nin Ortadoğu’da oynamakta zorlanacağı rollerin kapılarını aralama ziyaretidir. Mihraç URAL

SEÇİM YILI

Sıralayalım... İlk olarak 23 Mayıs’ta Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak. Bu tarih aynı zamanda Alman Anayasası’nın kabulü ve Federal Alman Cumhuriyeti’nin kuruluş yıldönümü... Cumhurbaşkanları hep bu tarihte seçiliyor.

Cumhurbaşkanlığına üç aday var; şimdiki Cumhurbaşkanı Horst Köhler, SPD’den bayan Gesine Schwan ve Sol Parti’den Peter Sodan (’Tatort’(Olay Yeri) dizisinde komiser rolündeki sanatçı).

Cumhurbaşkanı Köhler’in yeniden seçileceğine kesin gözle bakılıyor.

Cumhurbaşkanı seçimi bizdeki gibi parlamento üyelerince seçilmiyor... Federal Parlamento’daki 612 üyenin yanı sıra aynı sayıda 16 eyaletten gelen temsilciler de oy kullanıyor. Eyalet temsilcileri, partilerin parlamentodaki güçleri oranında belirleniyor. Bu temsilciler, bir işadamı, bir sanatçı olabildiği gibi sıradan bir vatandaş da olabiliyor.

Yeter ki saygın, sevilen bir kişi olsun... Toplam 1224 ’seçici’ arasında parlamentodaki 5 milletvekili (SPD’den Lale Akgün, Sol Parti’den Hakkı Keskin, Hüseyin Kenan Aydın ve Sevim Dağdelen, Yeşiller’den Ekin Deligöz) dışında eyaletlerden tespit edilen 5 Türk de bulunuyor. Bunlar, Feridun Zaimoğlu (Yazar), Aygül Özkan (Hamburg eyalet milletvekili), Bülent Uzuner (İşadamı), Derya Obalı (Öğrenci), Tayfun Keltek (KRF Uyum Meclisi Birliği Başkanı). Bitmedi... 7 Haziran’da Avrupa Parlamentosu seçimleri ile ayrıca 7 eyalette yerel başkanlık ve meclis seçimleri var.

Ve 27 Eylül’de genel parlamento seçimleri yapılacak... Buna paralel olarak 3 eyalette de milletvekili seçimleri var. Genel seçimlere Hıristiyan Demokratlar (CDU) ile kardeş parti olarak nitelenen Hıristiyan Sosyal Birlik (CSU) katılıyor. Başbakan Merkel, CDU-CSU’nun yanına Hür Demokrat Parti’yi (FDP) de ’ortak’lığa almayı hedefliyor. Bugünkü CDU-SPD’den oluşan ’büyük koalisyon’un sona ermesinden sonra Merkel, % 50’nin üzerinde oy alabileceğini düşünüyor. Ne de olsa, Sosyal Demokratlar, Türkiye’dekinden iyi durumda sayılır! Oyları % 25-30 dolayında gözüküyor bugünlerde... Sol Parti’nin kurulmasından sonra SPD’nin eski gücünde olmadığı biliniyor. SPD’nin önünde fırsatlar var ama Türkiye’de esas CHP’ye büyük görev düşüyor. Almanya’da krizden etkilenen büyüklü küçüklü işletmelere devletin daha çok sahip çıkmasını, çalışanların işsiz kalmasının önüne geçilmesini isteyerek tabanı yeniden kazanmaya dönük politikalara yönelmiş SPD...

SPD, yıpranmamış bir isim olan başbakan adayı, Federal Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier ile bu seçimlerden en güçlü parti olarak çıkmayı hedefliyor ama buna pek de ihtimal verilmiyor.