Paranoya yaşam kalitenizi etkiliyorsa dikkat! Uzun süreli takip çözüm olabilir

Günlük hayatta sıklıkla karşımıza çıkan hatta zaman zaman birçoğumuzun kullandığı bir kavramdır kişilik bozuklukları. Bazen bir diğerini yargılamak, eleştirmek, suçlamak adına kolayca kullanırız bu kavramları. Kişilik bütünlüğünün bozulduğu bir durum olduğunu bilerek ya da bilmeyerek çatışma yaşadığımız insanlara yönelik bir niteleme amacıyla dilimize dolanır bu tür psikolojik tanımlamalar. Aslında bu yönüyle iki türlü yanılgıya düşeriz. Birincisi gerçekten kişilik bozuklukları olan ve aslında birçoğu rahatlıkla tedavi edilebilen bu türden hastalıkları olan insanları etiketlemiş oluruz, ikincisi de insanları bu tip hastalık isimleriyle tanımlayarak hem hastalığı hem de bireyleri aşağılamış oluruz. Oysa bütün fizyolojik sağlık sorunları gibi psikolojik sağlık sorunları da tamamen doğaldır ve hayatımızın herhangi bir diliminde hepimiz psikolojik sorunlar yaşayabiliriz.

Haberin Devamı

Çok kullanıyoruz, zaman zaman başka tanımlamalarla karıştırıyoruz peki nedir kişilik ve kişilik bozuklukları?

En temel tanımıyla kişilik; bireyi diğer insanlardan farklı kılan tutumlar, davranışlar, duygu ve düşüncelerden oluşan, kendine özgü olan tüm özelliklerin toplamı ve bireyin kendisini tanımlayış ve  algılayış biçimidir. Kişilik aynı zamanda dışımızdaki her şeyle ve her bireyle olan ilişkimizi de belirler. Kişiliğimizi oluşturan özelliklerin bir kısmı genetik aktarımla şekillenirken, bir kısmı yaşanmış olaylarla, deneyimlerle, öğrenilenlerle ve sosyal çevrenin etkisiyle belirlenir. Kişilik bozuklukları da bu kişilik özellikleri ile dış çevrenin uyuşamaması, çatışması, bireyin tutum, algı, duygu, düşünce gibi özelliklerinin aşırı esnek ya da aşırı katı olması durumunda ortaya çıkabilir.

Haberin Devamı

Kişilik bozukluklarında birey, çevresindeki olayları algılamakta sorunlar yaşamakta, inşalarla ilişkilerinde ve yaşantılar arasında bağlantı kurmakta zorlanmaktadırlar. Sağlıksız bir düşünme ve tutum dikkat çekicidir ve bu tutum bireyin sosyal ilişkilerinde ve eylemlerinde, iş ve okul hayatında sorunlara yol açabilir. Kişilik bozukluğunda kişi genellikle yaşadığı sorunun farkında değildir ya da bir sorun yaşadığını kabul etmez ve genellikle diğer bireyleri suçlama yoluna gider.

Kişilik bozukluklarının; sınırda kişilik bozukluğu, narsisistik kişilik bozukluğu, bağımlı kişilik bozukluğu, antisosyal kişilik bozukluğu, şizoid kişilik bozukluğu, obsesif kompulsif kişilik bozukluğu ve paranoid kişilik bozukluğu gibi pek çok farklı türü vardır.

Paranoid kişilik bozukluğu

Paranoid kişilik bozukluğu da son zamanlarda sıklıkla duyduğumuz bir kavram. Paranoya ise, Yunanca'da, ‘paranous’ yani "düpedüz delilik" anlamına gelir ve aşırı kaygı ve korkuyla ortaya çıkan mantıksız kuruntuları ifade eder. Paranoyalar aynı zamanda sanrılar olarak da tanımlanır ve gerçek olduğuna dair bir kanıt olmadığı halde inanmaya devam edilen gerçeklikten uzak düşünceleri tanımlar.

Paranoid kişilik bozukluğu da, diğer insanların davranışlarını ve söylemlerini bireyin kendisine yönelik küçültücü, aşağılayıcı ve tehdit edici tutumlar olarak algılamasına yol açan aşırı duyarlılıktır. Aslında paranoya olarak tanımlanan kaygı ve korkular her insanın yaşayabildiği durumsal şüpheci tutumlardır ve gelip geçidir ancak paranoid kişilik bozukluğunda paranoyalar bireyin yaşam kalitesini bozacak kadar yoğun ve süreklidir. Kişi yaşadığı paranoyaların gerçek olduğuna ve diğer bireylerin kendisini anlamadığına inanır. Diğer birçok kişilik bozukluğunda olduğu gibi genellikle genç ve erişkin yaşlarda ortaya çıkar. Kesin bir sebebi olmamakla birlikte genetik miras, sosyal ve bireysel özellikler, travmalar, nörolojik yapı, aile ve yetiştirilme tutumları, bazı fizyolojik hastalıklar ortaya çıkışını kolaylaştırabilir. Yoğun güvensizlik, diğerlerinin kendisine karşı olumsuz ve art niyetli düşünceleri olduğuna dair katı bir inanç, sürekli yoğun kaygı ve korku, fiziksel ya da ruhsal zarar göreceğine dair yüksek bir tehdit algısı, sosyal çevreden uzaklaşma, bireysel ilişkilerde gerileme ve kaçış, saldırgan tutumlar, gerçekten uzak düşüncelere kapılma, gerçeklikten uzak özbenlik algısı, yaşadığı sorunları algılamakta ve kabullenmekte güçlük, diğer insanların kendisinin arkasından konuştuğunu düşünme, yakınlarının güveninden ve bağlılığından şüphe duyma, kendisine yönelik her tür söylem ve eylemi kişisel bir tehdit ya da saldırı olarak algılama, sürekli olarak bir kuşkuculuk ve diğer insanların davranışlarının, amaçlarının kötü niyetli olduğuna duyulan inanç gibi farklı belirtileri vardır.

Tedavi süreci uzun sürebilir

Haberin Devamı

Bu belirtileri fark eden ve kendi hayat kaliteleri de bozulan yakın aile bireyleri ya da arkadaşlar tarafından tedaviye yönlendirilmelerine rağmen sorun yaşadıklarını kabul etmezler, aksine diğer insanların sorunlu olduklarına inanırlar. Paranoid kişilik bozukluğu yaşayan birey tehditlerin dışardan geldiğine inanmakta ve yaşadığı sorunun kendi içsel sorunu olduğunu kabul etmemektedir. Bu nedenle paranoid kişilik bozukluğunda sürdürülen tedavinin ve psikoterapinin esas hedefi, sorunun dışarıdan kaynaklandığı inancının, içeriden kaynaklandığı gerçeğine yöneltilmesi olmalıdır. Tedavide kısa dönem olumlu sonuçlar beklenmemeli ve acele edilmemelidir. Bireysel farklılıklar ve özellikler, bireyin olayları ve çevreyi algılama biçimleri tedavinin gidişatını birinci dereceden etkileyen faktörlerdir. Tedavi ilaçlı tedavi ve psikoterapi olarak sürdürülür. Bireyi tedaviye ikna etmek kolay değildir. Bu nedenle tanıyı koyarken elde edilen görüntülemeler ve sonuçlar mutlaka kendisiyle paylaşılmalı ve bireye sorunun başkalarıyla ilgili değil, kendi biyolojik yapısından kaynaklanan bir sorun olduğu açık bir şekilde anlatılmalıdır.

Paranoid kişilik bozukluğunda birey kimseye güvenmeyen, kuralcı, kontrolcü, kibirli görünürken aslında iç dünyasında içe dönük, korkulu, öz güveni düşük, başkalarına karşı empatisi olmayan, çekingen ve aldatılmaya yatkın kişilerdir. Bu yönleriyle içgörüsü zayıf bu bireylerin içe bakış kazanmaları kolay değildir ve uzun süreli tedavi ve takip gerekir. Tedavi oldukça önemlidir çünkü tedavinin geciktiği ya da ihmal edildiği durumlarda sosyal izolasyon ve şiddete eğilim artabilir. Başka psikolojik bozukluklar paranoyalara eşlik edebilir. Bireyin yakınları da tedavi sürecine dahil edilmeli ve bireye yönelik tutumlarının nasıl olması gerektiği konusunda mutlaka bilgilendirilmelidir.

Paranoid kişilik bozukluğunda bireyin diğer bütün insanlara karşı yoğun güvensizlik ve kaygı geliştirdiği, bu duyguların da gerçek bir tehdide dayandığı algısı olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Dolayısıyla bireyle, onun tehdit olarak algılamayacağı sağlıklı bir iletişim kurulması için gerekli özen gösterilmelidir.

Haberin Devamı

Diğer birçok psikolojik rahatsızlıklarda olduğu gibi, paranoid kişilik bozukluğu da tedavi edilebilen organik bir beyin hastalığıdır ancak uzun süreli tedaviye ve takibe ihtiyaç duyulur. Tedavinin gidişatını belirleyen en önemli etken ise, bireyle ona tedavi ve terapiyi veren arasında kurulacak güvene dayalı ilişkidir.

Yazarın Tüm Yazıları