Alaturka Kopenhag, oryantal irade

SEÇİM meydanlarındaki konuşmalara bakıyorum, içim acıyor.

Haykırmak istiyorum.

Siyaset hırsı, vicdanları bu kadar köreltebilir mi?

Bülent Arınç’ın sözlerine bakın:

"Şükür ki, bu paşalarla savaşmamışız."

İnsaf!..

Gerçekten insaf ve bir damla vicdan.

Bu ordu, 25 yıldan beri savaşıyor.

Hem de sivillerin ısrarla anlamak istemediği ve yüzüne gözüne bulaştırdığı bir olay için çarpışıyor.

Var mı, böyle adı Ergenekon davasında geçen ve henüz iddianame aşamasını geçmemiş iki üç komutan yüzünden koskoca bir orduyu töhmet altında bırakmak.

O "İyi ki savaşmamışız" dediğiniz ordunun 12 generali, bir dönem geceleri Kuzey Irak dağlarında yatıyordu.

Neden mi?

Söyleyeyim de anlayın.

O dağları teröriste dar etmek için.

Yıllardır içinde yer aldığınız Parlamento, bir türlü çözüm bulamadığı için.

Lafa bakın:

"Şükür ki bu komutanlarla savaşa girmemişiz."

Vicdan öyle bir şey ki, üzerine bir şal örtünce her şey birbirine karışıyor, meydan kinlere, kan davalarına kalıyor.

* * *

O öyle de başkaları farklı mı?

Alın DTP Milletvekili Hasip Kaplan’ı.

Kendinden geçmiş konuşuyor.

Konuşmuyor, Başbakan’ı açık açık tehdit ediyor:

"Şırnak Valisi’ni bugünden itibaren görevden al. Yoksa senin valinin güvenliği de bundan sonra söz konusu olur."

Sanki siyasetçi değil, Çakıcı konuşuyor, "Akıllı ol" diyor.

Bu ülkenin bir vatandaşı, milletvekili olsa bile, böyle konuşabilir mi?

Vicdan ve izan öyle bir şey ki, üzerine şal geçirilince her şey birbirine karışır.

Meydan pervasızlığa kalır.

* * *

Ya Başbakan?

Kendince düşmanlar yaratıp, seçim meydanlarında kurumları, köşe yazarlarını, ekonomik krizden başı dönmüş kalabalıklara recm ettirmek...

Bu hangi siyasete giriyor?

Makyavelizm’in "Her yol mubahtır" zihniyetini "neo realizm" kabul ediyorsanız, pekálá "Çok iyi siyasetçi" diyebilirsiniz.

O zaman da insana şunu sorarlar:

"Değişim değişim dediğiniz ve başkalarını da değişime direniyor diye yerden yere vurduğunuz olay bu mudur?"

Şu siyasi etiğe, şu demokrasi anlayışına bakın.

Önce bakanı söyledi, şimdi Başbakan aynısını tekrarlıyor:

Meali de şu:

"Bize oy vermezseniz, merkezden para alamazsınız."

Madem böyle olacak, bu yerel seçimi niye yapıyoruz?

"Merkezi kazanana belediyeleri de bedava"
deyip geçersiniz, olur biter.

Hıristiyan demokrat Avrupa’da, binlerce sosyalist, komünist belediye var, deseniz ne yazar

Sosyalist, sosyal demokrat Avrupa’da bir o kadar Hıristiyan demokrat belediye var, diye itiraz etmeye kalksanız manası var mı?

Burası Avrupa Birliği’ne yürüyen Türkiye ve iktidar koltuğuna oturan parti, devleti babasının malı sayar, istediği belediyeye verir, istemediğine vermez.

İstediği medyayı abat eder, istemediğini batırır.

Bunun adı nedir derseniz, şudur:

"Alaturka Kopenhag kriteri, oryantal milli irade."

Nerede demokrasi, nerede vicdan derseniz, cevap verecek muhatap bile bulamazsınız.

* * *

Vicdanın üzerine şal örtüldü mü, her şey birbirine karışır.

Olan demokrasiye olur.

Meydan diktaya, diktatörlere kalır.

Diktatörün sivili de aynıdır; askerini hiç aratmaz...
Yazarın Tüm Yazıları