GeriEtkinlikler Oya Bora Geri mi Dönüyor?
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Oya Bora Geri mi Dönüyor?

Oya Bora Geri mi Dönüyor?

Oya-Bora'dan müjdeli haberler var. İşte, keyifli röportajımız!

90’lı yılların unutulmaz ikilisi Oya Bora, uzun süredir gözlerden uzak ama müzik çalışmalarını devam ettirerek üretmeye devam ettiler. Şimdilerde ise şarkılarının adını taşıyan bir dizinin (Seni Bana Yazmışlar) müzikleriyle sevenlerine ulaşıyorlar. Hem uzun süredir ne yaptıkları hem de aile yaşantıları hakkındaki sorularımızı yanıtlayan ikili, yeni albüm müjdesi de verdi.

Müzik kariyerinizin başlama hikayesini kısaca anlatabilir misiniz?

İlk olarak Eurovision Türkiye elemelerinde Melih Kibar'ın "Paydos" adlı şarkısını seslendirmek üzere bir araya geldik. O yarışmada dört kişilik bir gruptuk, adımız da Grup Denk'ti. Sonra ikimiz müzik yolculuğunu beraber sürdürme kararı aldık.

"Oya-Bora kayıplara karıştı" derken bir dizi adı ve müziğiyle hafızalarımızdaki yerinden hiç üzeri tozlanmamış gibi çıkıverdi. Bu çalışma planlı mıydı yoksa denk mi geldi?

Oya: Planlıysa bile bizim planımız değildi. Bora zaten Aria ile film ve dizi müzikleri üretiyordu. Dolayısıyla denk geldi denebilir.

“Seni Bana Yazmışlar” dışında eski ya da yeni parçalarınızı da dinleyecek miyiz dizide?

Bora: Evet, Oya yepyeni bir albüm hazırlığında. Dizi şarkıları ve Oya'nın solo albümü üstünde çalışıyoruz.

  

Oya Bora Geri mi Dönüyor
  

Sizi görmediğimiz yıllarda neler yaptınız?

Bora: Ben Aria ekibindeyim ve uzun zamandır dizi-film ve reklam müziği üretiyorum. Oya da sesiyle bize her zaman katkıda bulunuyor.

Oya: Ben de çocukluğumdan beri içinde olduğum seslendirme işini sürdürüyorum. TRT Çocuk ve Cnbc-e’de çizgi filmlerde ve müzikal işlerinde dublaj yapıyorum.

Günümüzde birçok grup, albüm yapmasa bile kulüp konserleri ya da festivallerde yer alıyor. Siz neden tamamıyla çekilmeyi tercih ettiniz?

Gece çalışmasına pek izin vermeyen bir düzende çalışıyoruz. Hep aynı eserlerle sahne almak yerine yeni şarkılar üretmeyi seviyoruz. Bunları zaman zaman "İncesaz" ve "Piatango" ile beraber sahneledik. Yeni şarkılar tamamlanınca konser de olur, biz de özledik zaten.

Hayranlarınız sizi görmeyince bir serzenişte bulunmuşlardır diye tahmin ediyorum. Nasıl aştınız o süreci? Onları nasıl sakinleştirdiniz?

Müzik üretimimizi kesintiye uğratmadık hiç. Sadece ekranda ve medyada yoktuk. Bizi takip eden ve neler yaptığımızı bilen biliyor dolayısıyla. Bu şarkıları ayrı bir albümde toplamayı da istiyoruz.

Sizce son yıllardaki çabuk ezberlenip unutulan şarkıların ve onları seslendiren şarkıcıların aynı hızda unutulmasının asıl nedeni nedir? Sizi ve sizinle aynı dönemdeki birçok kişiyi neden unutmuyoruz?

Sayı olarak her şeyin ama her şeyin hızla katlandığı bir dönemi yaşıyoruz. Bu bilgi bombardımanından hafızamız da etkileniyor anlaşılan.

       

Oya Bora Geri mi Dönüyor
       

İnternetle özellikle sosyal medya ile aranız nasıl? Siz medyadan uzak duruyor olsanız da uzaktan takip eder misiniz? 

Bora: İnternet elbette hayatin vazgeçilmez bir parçası oldu, cep telefonu gibi. Ama hayatın her cümlesini, Twitter üzerinden kurmak ve okumak… İşte, bu çok saçma geliyor. Abartmayı seven bir toplum olduğumuzu düşünüyorum bazen.

Oya: Elimden geldiği kadar sosyal medyayı takip ediyorum ama Bora’nın da dediği gibi abartmadan. Gazete sayfası çevirmeyi ve dergi sayfalarının kokusunu tercih ederim.

Oya-Bora müzik kalitesi açısından gıpta ile bakılan bir grup olduğu kadar, bir aile olmasıyla da aynı hayranlığı yaratıyor. Sizi sadece klipler ve kasetlerde dinlemiş olanlar bile huzurlu bir evliliğe sahip olduğunuzu düşünüyor. Bunu algıyı nasıl yarattınız sizce?

Birbirimize olan sevgimiz ve saygımız sürüyor. Bize bakan gözler de bunu görüyor herhalde.

Evlilik sözleşmesi yapılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Çok saçma buluyoruz. Ortada korunması gereken haklar varsa, bunu yasaların yapması gerekli ve de yeterli olmalı. Ortaklık kelimesinin bir şeyleri maddileştirdiğini düşünüyoruz.

Biraz can sıkıcı olacak bu soru ama tanımlamalarınızı gerçekten merak ediyorum. Evliliği ayakta tutan en önemli unsurlar nedir sizce? En azından sizin evliliğinizi…

Aşk ve sevgi varsa, birliktelik ya da evlilik -adı her neyse- devam eder. Hesapsız ve kitapsız olmalı bir de.

Aile kavramı sık sık tartışılıyor. Sizce nedir aile?

Tüm hayatın boyunca mutlu ve mutsuz günlerinde hep yanında olmasını istediğin annen, baban, kedin, köpeğin, sevgilin, arkadaşın, kardeşindir aile...

Çocuğunuz yok ama ailenize birinin katılması fikri var mı gündemde?

Şimdilik gündemimizde böyle bir şey yok.

              

Oya Bora Geri mi Dönüyor
              

Çocuk konusuna girmişken biraz da sizin çocukluk yıllarınıza dönsek… Yetiştiğiniz aile yapısı nasıldı? Kariyer seçimlerinizde yönlendirme ya da engelleme çabaları var mıydı?

Oya: Tüm hayatını tiyatroya adamış değerli bir tiyatro adamının, 12 Eylül’de sahneden askerler tarafından alınarak “Bir daha bu binadan içeri giremezsiniz” diye tiyatrodan koparıldığını gördüğümde, idealist bir sanatçının bu ülkeye hep babamın kederli ve kırgın gözleriyle bakacağını anladım...

Bora: Ben öğretmen bir ailenin çocuğuydum. Onların yönlendirmesi daha çok doktor ya da mühendis olmam yolundaydı, o vakitler düzen öyleydi. Zaten ben de önce mühendis oldum, üstüne müzisyenliğimi monte ettim.

Çocukken sizi en çok ne heyecanlandırırdı? Var mıdır aklınızda kalan hikayeler?

Oya: Babamı sahnede izlemek, annemin şarkı söylemesi, okul orkestrasında şarkı söylemek ve kediler…

Bora: Çocukluğum Ankara'da geçti. Tiyatro, sinema ve operaya giderken çok sevinirdim. Bir de ilk kasetli teybim ve radyolu anfim olduğu zaman çok heyecanlanmış ve sevinmiştim.

Ailenizin yerinde olsanız, kendinize neyi yapmazdınız?

Oya: Ben annemle babamın yerinde olsaydım, konservatuarın keman bölümündeki öğrenimimi yarım bıraktığımda, bunu dünyanın en büyük felaketiymiş gibi tepki verip yıllarca kafama kakmazdım.

Bora: Müziği bu kadar çok seven bir oğlum olduğuna göre, ona bir şekilde konservatuara girmesi için destek olurdum.

Samimi yanıtları ve değerli paylaşımlarından ötürü Bora Ebeoğlu ve Oya Küçümen’e çok teşekkür ederiz.

Röportaj: Hanife Yaşar 

False