Güncelleme Tarihi:
Şarkıcı ve aranjör Mustafa Ceceli, dillerde dolaşan şarkılarına Nisan 2012’de “ES” adlı albümüyle yenilerini ekledi. Başarılı bir müzik yaşamı ile tanıdığımız Ceceli, aynı zamanda mutlu bir evliliğe sahip. Ailenin en küçük üyesi ise Arın adındaki oğlu. Biz de Mustafa Ceceli ile nasıl bir baba olduğunu konuştuk.
Bebeğinizi kucağınıza aldığınız ilk an, neler hissettiniz?
İlk kucağıma aldığım zaman şöyle bir durdum ve sınırsız, sonsuz kudrete şükrettim. Bu mucizevi aşamanın yani noktadan insana açılan bu mucizevi süreci tekrar hatırladım. Ve kusursuz olağan üstülüğüne hayran kaldım bu sistemin.
Bebeğiniz olduğunda, baba olmaya hazır mıydınız?
Evet, hazırdım. Bu, eşimle beraber vermiş olduğumuz bir karardı. Bizim için bir sürpriz değildi. Tabii ki annelik ve babalık duygularını, asla terazinin sol ve sağ kefesi olarak düşünmemek lazım. Kendi içinde, kendi psikolojik dönemeçleri olan ve bununla birlikte, farklı hazırlık evreleri var ve beyin zaten bu evrelerin hazırlığını yapıyor. Bu tam anlamıyla farklı hazırlık evrelerini sunana bir süreçtir.
“Erkekler baba olmayı zamanla öğrenir” derler. Sizce de öyle mi?
Aslında bu durumda, ilk önce ailenizi anlıyorsunuz. Çünkü yetiştiğiniz günleri, yetiştiğiniz dönemi, gözünüzün önünden şöyle bir tekrar geçirdiğinizde; ailenizin aslında sizinle ne kadar çok uğraştığını ve şimdi bu süreçte, artık rollerin değiştiğini ve baba ve anne koltuğunda artık kendinizin olduğunu görüyorsunuz. Galiba biraz büyümeye işaret, öyle düşünüyorum.
Bununla beraber evet, baba olmak belki biraz daha fazla idrak edilebilir bir şey. Çünkü bebek ilk dönemlerinde, anneye çok bağımlı yaşıyor. 7/24 onunla birlikte oluyor. Hem beslenmesi hem bakımı açısından. Ama baba olmak, öğrenilebilecek bir şey değil. Pek çok kitap gördüm, özellikle annelik ve babalıkla ilgili. Bence babalık, yaşayarak fark edilebilecek bir duygu. Yani babalık öğrenilmez, yaşanır ve yaşayarak tecrübe edilir.
Arın doğduğundan beri, hayatınızda neler değişti?
Tabii önceliklerinizde bir yer değişimi söz konusu oluyor. Ben her ne kadar stüdyoda çalışan bir aranjör ve sahnedeki bir solist olsam da her şeyden önce, günün gündüz saatlerini tercih eden biriyimdir. Özellikle işimle alakalı, çok geç saatlere kadar, gece yarılarına kadar çalışmayı sevmiyorum ve programımı da ona göre hazırlıyorum. Bu nedenle hayatımda özellikle akşam belirli bir saatten sonra olan çalışmaları, hemen hemen durdurdum. Elbette konserleri, bunun dışında tutuyoruz.
Hem eşime hem de Arın’a daha fazla zaman ayırmaya gayret ediyorum. İşten arta kalan bütün zamanımı onlarla geçirmek istiyorum. Çünkü bu süreç o kadar önemli ki, Arın’ın şu anda alacağı bilgiler, her ne kadar siz “Bebekler bir şeyi idrak etmiyor, onlar hiçbir şeyin farkında değil” gibi düşünseniz de, beyin uyumaz ve uyuklamaz. İlk andan itibaren böyledir bu. O yüzden, gelen tüm veriler onun beyninde yer edecek, belki de hayatını şekillendirecek. Bu aşamada onun yanında olmak ve onun bu evrensel sisteme dahil olduğunu görmek için bundan daha iyi bir fırsatım olamaz.
Bir baba olarak, Arın için içinizden nasıl dilekler ve nasıl dualar geçiyor?
Öncelikle, bir dilek dilemenin yersiz olduğuna inanıyorum. Çünkü her birey, kendi özelliklerini açığa çıkarmak üzere dünyaya gelir. Kendindeki özellikleri ve yaratılış programının vermiş olduğu sonuçları yaşarlar. Bu yüzden siz ne dilerseniz dileyin, olacak olan şey, olması gerekendir. O nedenle elbette insan olmasını ve kendi özelliklerini fark ederek sevgi tabanlı yaşamasını dileyebilirsiniz. O yüzden “Şöyle olsun, böyle olsun, şunu meslek edinsin, böyle bir karakteri olsun” gibi hayallerim yok. Çünkü çocuğumun toplumsal öğretilerimizin, şartlanmalarımızın, değer yargılarımızın yönettiği bir hayatı yaşamasını istemem. Evrenselliğin, kendisinin farkında olan, kendisini ve çevresini doğru şekilde tanıyan ve özelliklerini keşfeden bir birey olmasını isterim. Çünkü sevgi merkezli yaşayabilsek, o zaman karşımızdaki muhatabın kim olduğunu da fark ederiz. Kızmak yersiz olur, birisinin hatalı olduğunu düşünmek bile yersiz olur. O yüzden, sevgiyi ve sevmeyi merkeze alan bir hayatı olması, ne kadar da iyi olur.
Bebekli bir aile olarak, Ceceli ailesi neler yapmaktan hoşlanır?
Bizim hayatımızda bir engel teşkil etmedi Arın. Biz yine gideceğimiz her yere, onunla beraber gidiyoruz. Havaların ısınması ile beraber, biraz daha temiz havayı ve özellikle sokağı teşvik ediyoruz. Bununla birlikte bazı alışveriş merkezlerine gideriz, yemek yeriz… Yani onunla beraber yaşamaya alışmak da, gerekli bir durum. Çünkü daha önce; bir restoranda iki kişi otururken, bu sefer bir mama sandalyesi ile tanışmış oluyorsunuz.
Bir bakmışsınız ki sofrada minik, sevimli bir şey var ve sizden ilgi bekliyor. Asla, iki kişi olarak aynı anda yemek yiyemiyorsunuz. Mesela bunu öğrenmiş oluyorsunuz. Bunlar kesinlikle şikayet edilecek, yakınılacak şeyler değil. Hepimiz o mama sandalyesinden geçtik. İnşallah büyüdüğü zaman, biraz daha büyüdüğü zaman farklı aktiviteler yapmaya başlarız.
Bebeğinizin neleri ile ilgilenebiliyorsunuz? Daha doğrusu eşinize ne kadar yardımcı olabiliyorsunuz?
Her şeyiyle ilgileniyorum. Dediğim gibi, işimden arta kalan zamanda 7/24 onun yanında olmaya gayret ediyorum. Onu kişisel bakımı olabilir, beslenmesi olabilir. Ama birebir olarak, ona ben mama yediriyorum, yamak yediriyorum desem, yanlış olur. Birlikte, yan yana bir şeyler yapıyoruz ama % 90, mesuliyet annenin üzerinde oluyor. Ben şu an, daha ziyade onunla oynamayı tercih ediyorum.
Arın için özel bir şarkınız (onun için söylediğiniz veya onun için yazdığınız) var mı?
İkinci albümümüzde yer alan “Sevgilim” şarkısı, onun doğduktan sonra dinlediği ilk şarkıydı. Hatta eşim hamileyken bile o şarkıyı dinliyorduk. “Sevgilim” parçası çaldığı zaman, hala susar ve dikkat kesilerek şarkıyı dinler. Şarkı bittiği zaman, hemen mızıldanmaya başlar. Sonra o şarkıyı tekrar açarız ve tekrar susar. O yüzden bir o şarkıya Arın’ın şarkısı diyoruz.
Onun dışında, “Sevgilim” şarkısının söz yazarı ve bestecisi Ravi İncigöz, daha doğmadan evveli Arın için bir şarkı bestelemişti. Dedi ki “Bunu sana hediye ediyorum, bunu istediğim gibi kullanabilirsin.” Ben de onun yapmış olduğu bu şarkıyı ticari bir albümün içine koymayı istemedim. İnşallah yakın bir zamanda, o şarkıyı da internet üzerinden dinleyicilerimizle paylaşacağım.
Röportaj: Pınar Eslek