GeriEtkinlikler Esra Erol: “Ali’yi kıskanmıyorum”
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Esra Erol: “Ali’yi kıskanmıyorum”

Esra Erol: “Ali’yi kıskanmıyorum”

Esra Erol ile evliliğini, İdrisali’yi, programını ve kitabı Kara Duvak’ı konuştuk.

Evlilik programları deyince akla gelen ilk isim Esra Erol. Kimi zaman programına katılan konuklarına kızan kimi zaman onları herkese karşı koruyan hareketli taze anne, oğlu İdrisali ile Yeni Anne dergisine konuk oldu. Esra Erol ile İdrisali’yi, programını, güzel bir amaca hizmet eden kitabı Kara Duvak’ı ve “Hiç kıskanmıyorum” dediği eşi Ali Bey'i konuştuk.

İdrisali'yi emziriyor musunuz?

Emziriyorum, ama şu sıralarda sadece sabahları ve akşamları emzirebiliyorum. Mama, muhallebi ve ek gıdaya geçtik. Öğle saatlerinde elma, armut ve muzu püre halinde veriyoruz. Bir de muhallebi veriyorum, doktorum söyledi. Bu ay da, sebze çorbalarına başlayacağız. Müthiş bir şey ama biliyor musunuz? Onu yedirebilmek de çok keyifli.

Bir de neleri sevip sevmediği ortaya çıkıyor. Damak tadı gelişiyor.

Mesela şu anda anladığımız kadarıyla armudu ve muzu çok seviyor. Yoğurdu da evde yapıyoruz. İdrisali’nin ilk doğduğu zamanlarda gazı olunca, kimyon verdik gazını gidermek için. Çok da işe yaradı. Ben birçok kişiyle de paylaştım bunu. Onlar da sonuç aldılar. Annem "Bu çocuk kimyonu yiyorsa, her şeyi yer ve içer" dedi. İnşallah da öyle devam eder. Ağlıyordu, kimyonu veriyorduk, susuyordu.

Doğum öncesi ya da sonrasında depresyona girdiniz mi?

Hiç olmadı. Sadece hamileliğimin ilk üç ayında oldu. Hamile kaldığımı öğrenince çok mutlu oldum, coştum. Sonra normal hayatıma geri döndüm. “Ben ne yapıyorum?” dedim. “Bir çocuğum, bir bebeğim olacak. Bunun altından kalkabilecek miyim? Çok yoğun çalışıyorum. Ama bir tarafta da benim kariyerim var, iş hayatım ne güzel gidiyor. Her şey yolunda. İnanmıyorum, müthiş bir vücut yaptım. Pilates yapıyorum, spor yapıyorum. Her şey yolunda. Bu çocuk için bütün düzenimi bozacağım” gibi bir sürece girdim. Çok çabuk toparladım kendimi. Hemen kabullendim. Sonrası da zaten acayip keyifli geçti.

  

Esra Erol: “Ali’yi kıskanmıyorum”
  

Aşerdiniz mi ya da eşinize hiç kapris yaptınız mı?

Aşerdim. Ama hiç kapris yapmadım. Ne lohusalığımda yaptım, ne hamileliğimde hiç kapris yapmadım.

İsmine nasıl karar verdiniz yakışıklı oğlunuzun?

Ben Ali’yi istiyordum, Ali’de kendi babasının adını istiyordu. Böylece İdrisali oldu. Okulda İdris, evde Ali denilmesin diye birleşik yazdırdık. Herkes “İdrisali” diyor.

Evlilik programından bahsedelim biraz. Nasıl gidiyor programınız?

Keyifli, güzel, huzurla gidiyor Allah’a şükür. Allah bozmasın.

Sizi rakiplerinizden ayıran ve üstlere taşıyan nedir?

Beni rakiplerimden ayıran, benim “ben” olmam. Söylediğim sözle, yaşamımın aynı olması. Samimi olmam demeyeceğim, çünkü samimi değilim, kendi halimdeyim. Yani ekstra bir şey yapmıyorum. Her şey olduğu gibi. Rutin. Mesela “Sabah kalktım, programa geldim. Bugün nasıl ruh halim? Gayet iyi, mutluyum. Programda da mutluyum. Sabah gergin ve mutsuzum. Tamam. ‘Kusura bakmayın, ben bugün mutsuzum. Sabah tersimden kalktım. Bugün talibini beğenmeyenlere paralayabilirim. Ona göre, ayağınızı denk alın” diyecek kadar da cesaretliyim. Gündelik hayatım nasıl akışında gidiyorsa, ona göre hareket ediyorum.

Programınızda elektrik meselesi var. Nedir bu elektrik olayı?

Bu elektrik ne? Valla biz de bir bulsak... (Gülüyor)

Sürekli “Elektrik alamadım”ı duyuyorsunuz değil mi? Genelde böyle bir açıklamaları var.

O elektrik programın bir bağlantı noktası mı, bir kaçış noktası mı bilemiyorum ama programın vazgeçilmezi oldu. “Beğenmedim, hoşuma gitmedi, bana uygun değil, tarzım değil”in en kestirmesi, elektrik alamadım.

Oğlunuz ileride bu şekilde bir programa katılıp evlenmek istese, tepkiniz ne olurdu?

Şu anda çok erken ama olabilir. Kimileri internette buluyor, tanışıyor. Kimi, yolda giderken tesadüf eseri tanışıyor. Kimi arkadaş ortamında tanışıyor. Kimisinin ailesi tanıştırıyor. Bizimkisi televizyonda. Sadece, buna 70 milyon şahitlik ediyor. Yani, sokaktaki hayattan hiçbir farkı yok.

         

Esra Erol: “Ali’yi kıskanmıyorum”
         

Nasıl bir kayınvalide olacaksınız acaba?

İdrisali’yi şu anda paylaşmak ister miyim? Şu süreçte, asla, asla. Ama ben nasıl eşimle evlendiysem, kayınvalidem beni bu kadar seviyorsa, ben de onu bu kadar seviyorsam sanırım iyi bir kayınvalide olurum. Çocuğumun sevgisine özen gösteririm. Tabii ki seçeceği kişi benim için çok önemli.

İkinci çocuğu düşünüyor musunuz?

(Gülüyoruz) Düşünmemin bir sakıncası yok benim için. Düşünmek en kolayı. Ama uygulayabilir miyim? Orası tartışılır.

Sizin eşinizle aşkınız nasıl başladı ve evlilik kararını nasıl aldınız?

Bizi de arkadaşımız tanıştırdı. Güzel de bir birlikteliğimiz başladı. Biz çok çok uzun süre, belki 5-6 yıl flört ettik. Bir buçuk yıllık evliyiz. Yedi yıldır beraberiz. Uzun bir flört, sonrasında evlilik kararı. “Hadi evlenelim” dedik, evlendik.

Bu kadar yoğun bir tempoda eşinizle ilişkinizi nasıl düzene sokuyorsunuz?

Biz, biraz evcil insanlarız. Evde vakit geçirmeyi seviyoruz. Arkadaşlarımla buluşacaksam, bir mekanda ya da bir alışveriş merkezinde buluşuyoruz. Alışverişimizi yapıyoruz. Çoluk çocuk, kakara kikiri geziyoruz. Gece dışarı çıkan biri değilim. Ali de öyledir. Genelde arkadaşlarımızla buluşurken de ev ortamında buluşuyoruz. Çocuktan sonra buna çok daha özen göstermeye başladık. Siz gelin, biz gelelim muhabbeti oluyor.

Eşinizi kıskanıyor musunuz?

Yok. Vallahi kıskanmıyorum. Yemin ederimi kıskanmıyorum. Yani, flört zamanlarında kıskandığım oluyordu çünkü onu kıskanmam gereken şeyler yapıyordu. O zaman kıskanıyordum ama şimdi kıskanmıyorum. Bir şey yaptığı yok çünkü. O, ilişkinin ilk başlarında, benden başka birkaç tane daha Esra varmış. O sürelerde, sürekli bir şüphe halindesin. O gibi durumlar bir kıskançlık duygusu yaratıyordu en başlarda.

              

Esra Erol: “Ali’yi kıskanmıyorum”
              

Nasıl bir baba Ali Bey? İdrisali ile ilişkileri nasıl?

Deliriyor. Deliriyor kelimesi, birçok şeyi içine alıyor galiba.

Genelde hayatı tiye alan bir tavrınız var. Gerçekten nasıl bir kadın Esra Erol?

Aynı o programdaki gibiyim. Kadın olarak soruyorsanız eğer, şöyle söyleyeyim. Ben, kendimi hiç doğurmuş gibi hissetmiyorum biliyor musun? Bazen aynaya bakıyorum, ‘Aa! Ben çocuk mu doğurdum?’ diyorum. Evdeki hiç kimse kabullenemedi. Çünkü ben hoplayan zıplayan biri olduğum için sanki bende bir 20 yaşında kalmışlık var. Hala kendimi genç kız gibi hissediyorum. Bazen İdrisali’nin benim çocuğum olduğuna inanmıyorum.

Formunuza kavuşma olayı, sporla mı oldu?

Sporla oluyor. Yani 40 gün boyunca, direkt kendim, bünye verdi. 23 kilo almıştım, 15 kilo verdim. 63 kiloyum şu anda, 3 kilo daha vereceğim.

Kara Duvak nasıl ortaya çıktı?

Birkaç yıldır aklımda olan bir projeydi. Geçen yıl kendimi hazır hissettim ve çalışmalara başladık. Bu yıl kitabımızın sunumunu TÜYAP kitap fuarında yaptık. Şu an kitabımız en çok satanlar listesinde yer alıyor.

İzleyicinizin desteği nasıl?

Mesela Çanakkale’den bir izleyicim, 20 tane kitap göndermiş bana. Almış, kitabımı bana gönderiyor ‘Bunların hepsini imzalayıp, bana gönder’ diye. Biz buradan kargoyla gönderdik o kitapları geriye. Bir de birer tane almıyorlar. İkişer, üçer tane alıyorlar, dostlarına hediye ediyorlar.

                   

Esra Erol: “Ali’yi kıskanmıyorum”
                   

Ne kadar güzel. İletişiminiz iyi izleyicinizle.

Kesinlikle, ben iletişimi kuvvetli biriyim. Beni seyreden seyirci ile interaktif bir iletişimimiz var. Canlı yayın yapıyorum ama canlı yayının hem içinde hem dışında bunu korumaya çalışıyorum.

Bu programlardan hoşlanmayan annem bile “Esra sözünü hiç esirgemiyor. Seveceğini seviyor, kızacağına kızıyor, yorum yapacağına yorumunu da yapıyor. O yüzden ben onu dürüst görüyorum” diyor.

Bunları duyunca mutlu oluyorum işte. Burada bir olay olsa, yaşanan olaya karşı tepki vermemek benim elimde değil. Programda, öyle bir an oluyor ki, herkes durup bakıyor. ‘Sen niye öyle yaptın ki?’ diyorum. Ama bu kesinlikle, ‘Şimdi tam yerinde kızacağım, puan alacağım’ duygusuyla yapılan bir şey değil, içten gelen bir şey. Kendimi yaptığım işe o kadar çok kaptırıyorum ki, onu, orada söylemezsem çatlayacağım. Ben düşüncemi sesli dile getiriyorum. Tek fark bu. Annen söylemeden önce ben söylüyorum, o da rahatlıyor.

Röportaj: Pınar Eslek

Fotoğraflar: Murat Sargın

False