GeriEtkinlikler “Babalar tuzluk vazifesi görüyor”
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

“Babalar tuzluk vazifesi görüyor”

“Babalar tuzluk vazifesi görüyor”

Ünlü opera sanatçısı Hakan Aysev'in evindeydik.

14 yıl önce Türkiye’ye dönerek bizi yeniden operayla tanıştıran ve Türk Pavarotti olarak tanıdığımız opera sanatçısı Hakan Aysev, 13 ay önce ilk kez baba oldu. Ele avuca sığmayan kızı Esen Can, annesiyle Ankara’da yaşarken babası da iş yoğunluğundan dolayı İstanbul’da kalmak zorunda. Haftada birkaç kez ailesini görmeye gidebilen Aysev, duvarlarını kızının fotoğraflarıyla bezediği evinde ağırladı bizi bu hafta. İşte, nasıl bir baba olduğu ve yeni projeleri üzerine konuştuklarımız.

44 yıl boyunca çocuk sahibi olabilmek için doğru zamanı beklediğini ama eşi Esen Hanım ve kızı Esen Can’ı görünce buna değdiğini söylüyor Aysev. Ve kızından bahsederken bizim her ebeveynde görmeye alışık olduğumuz ortak bir ışıltı beliriyor gözlerinde…

Kızınıza eşinizin adını vermek nereden geldi aklınıza?

Eşimin hamileliğinden sonra bu sürecin ne kadar kutsal olduğunu gözlemledim. İnsanın Tanrıya en yakın olduğu an bence. Çok duygusal bir dönem geçirdim ben de ve bebek doğduğunda onun Esen’in canı olduğunu hissettim. O yüzden Esen Can ismini verdik. Eşim biraz tedirgindi ama ben direttim. 

“Babalar tuzluk vazifesi görüyor”

Ankara’ya çok sık gidemediğiniz için Esen Can sizi görünce yabancılık çekiyor mu?

Bebek doğduktan sonra tek ihtiyacı olan kişi annesi. Babası 24 saat yanında olsa bile tuzluk vazifesi görüyor. 1 yaşının sonlarına doğru çevresindekileri tanımaya başladığı için de çok büyük bir problem teşkil etmedi bizim için. Artık beni de tanıyor, ‘baba’ demeye başladı. Ama her gidişimde değişmiş buluyorum bakışından tavırlarına kadar. Çok akıllı bir kızım var.

“Kızıma canlı performans sergiliyorum”

Hamilelik döneminde klasik müzik dinletmenin faydası üzerine birçok araştırma var. Siz de uyguladınız mı bu yöntemi?

Elbette. Esen hamileyken sürekli klasik müzik ve benim albümlerim çalındı evde. Doğduğunda da bulunduğu ortamda dinletmeye devam ettik. Daha şimdiden müziğe karşı bir reaksiyon gösteriyor, ritim tutuyor. Büyük olasılıkla müziğe eğilimli biri olacak.

Canlı performans sergiliyor musunuz kızınıza?

Çok yüksek bir tonda olmadan söylüyorum. Bizim favori şarkımız Özdemir Erdoğan’ın Pervane şarkısı. Anne karnındayken de mırıldanırdım. Şimdi de söylediğimde irkiliyor, tanıdık geliyor galiba.

Başka çocuk düşünüyor musunuz?

Bana kalsa 5. çocuğu da isterim ama eşim aynı fikirde değil. Bu yaştan sonra zor gerçekten ama Esen Can bize yetecek gibi duruyor, çok hareketli bir çocuk.

“Kadınlar erkeklere oranla daha güçlü”

Evde iş bölümü yapan bir çift misinizdir?

Evde olduğum sürece işlere ortak olmayı severim. Arada spagetti yaparım, yıkanacak bir şey varsa yıkamaya çalışırım. Kızım doğduğunda ben de annesi kadar emek harcayayım diye uykusuz geceler geçirdim ama 3 gün direnebildim. Sonunda tansiyonum düştü, hastaneye kaldırdılar. 4 hastanede yattıktan sonra tuzluk olmaya karar verdim (Gülüyor). Kadınlar gerçekten erkeklere oranla daha güçlü. Bu kas kuvveti değil ama bambaşka bir enerji.

       

“Babalar tuzluk vazifesi görüyor”
       

İş yoğunluğunuzdan bahsedelim biraz da.

Operaya devam ediyorum her zamanki gibi. Yeni bir albüm projem var. ‘Yıllardır çok severek dinlediğimiz Türkçe şarkılar acaba opera aryası olsa nasıl olurdu?’ fikrinden yola çıkarak dünyada daha önce yapılmamış bir projeye başladık.

Bunun dışında Hakan Aysev Sanat Akademisi’ni kurmak gibi bir hayalim var, bu yıl onu gerçekleştirmek istiyorum. Müzik ve çocuklar için bale odaklı bir sanat merkezi olacak. En büyük projem ise kızımı sağlıklı bir şekilde büyütüp iyi bir eğitim almasını sağlamak tabii.

Belki ileride Esen Can bu merkezin başına geçer, ne dersiniz?

Neden olmasın. Çok isterim ve ayrıca hafiften bir dominant tavrı da var. İyi bir yönetici olur ondan (gülüyor).

“Yeteneğimi annem keşfetti”

Siz müzik yeteneğinizi ne zaman fark ettiniz?

Ben keşfetmedim, annem keşfetti. Basketbol oynuyordum Şekerspor’da ve iyi bir forvettim. Hayalim NBA’de oynamaktı. 15 yaşındayken annem bir arkadaşının çocuğu konservatuarı kazanınca araştırmış, bana sordu konservatuarı düşünür müyüm diye. Ben o sıra müzik dersinden kalan bir öğrenciydim. Annemi kırmamak için girdim sınava çünkü ne de olsa geçemeyeceğimi düşünüyordum. 300 kişi arasından ilk 9 arasına girerek kazandım.

Sonra?

Müzik pozitifi bir virüs bana göre. Bir kere başlayınca sevdalanıyorsunuz. 20 yaşında mezun olduktan sonra Viyana Müzik Akademisi’ne girdim. Luciano Pavarotti ile çalıştım. Viyana Devlet Operası’na giren ilk Türk oldum. Türkiye’ye de operayı sevdirme misyonuyla geri döndüm. Bu amacın karşılığını çok güzel tesadüflerle almaya devam ediyorum.

Mesela top oynayan çocuklar görüp “o sole mio abi” diye sesleniyorlar. Taksiye biniyorum “Senin sesin çok güzel, para almam” diyor taksiciler. Benzinci “Sen İbo’dan daha güzel söylüyorsun” diyor. Bir konserden starlar kadar para kazanmıyorum ama böyle samimi karşılıklar alıyorum.

             

“Babalar tuzluk vazifesi görüyor”
             

Televizyon oyunculuğu da yaptınız. Devamı gelir mi bunların?

İlk olarak Kolpaçino filmi için teklif gelmişti. Şafak arayıp “Sana göre çok güzel bir rolüm var” dedi. Ne olduğu sordum, “Hakan Aysev’i oynayacaksın” dedi (gülüyor). İnsanın kendini oynaması zormuş gerçekten. Pis Yedili dizisinde de teklif geldi, seve seve geçtim kamera karşısına. Zaten çocukları, öğrencileri çok seviyorum zorlanmadım.

Yakın zamanda da yeni çekilen Haydi Efem isimli bir filmde, dünyada notaya dökülmüş ilk şarkıyı seslendirdim. Nebil Özgentürk’ün yaptığı Türkiye’ye damgasını vurmuş sanatçıların yer aldığı belgeselde Pavarotti’yi canlandırdım. Devamı olur mu olmaz mı bunu gelen teklifler gösterecek.

Şarkıcılar içinde “Çok iyi opera sanatçısı olurdu, yazık etmiş” dediğiniz isimler var mı?

Var ama yazık etmiş diyemem tabii. Operacı olsa o kadar iyi kazanamazdı (Gülüyor). Mesela Kubat çok iyi bir tenordur, opera sanatçısı olsa sahnelerini kasıp kavururdu. Keza Işın Karaca, Umut Akyürek, Kıraç ve Ferhat Göçer gibi isimlerin doğal bir opera yeteneği var. Bence yapsalar çok güzel olurdu.

“Simitçilerimiz müthiş bir yeteneğe sahip”

Konuşma sesinden iyi bir opera sesi olup olmadığını seçebiliyor musunuz?

Seçebiliyorum hatta gerek burada gerek yurt dışında çok kişi keşfettim. Bir restoranda oturuyordum Viyana’da. Yan masada gür sesiyle konuşan biri vardı, onu Viyana Müzik Akademisi’ne girmesini sağladım. Ama en çok simitçileri fark edebiliyorum. Müthiş yeteneğe sahip simitçilerimiz var aslında. Bakın, işte onlara yazık olmuş (Gülüyor). Hatta geçen gün gelen perdeciye de zorla birkaç egzersiz yaptırdım. Ama belli bir yaştan sonra insanlar artık seçimlerini yapmış olduklarından keşfetmemiz işe yaramıyor.

                 

“Babalar tuzluk vazifesi görüyor”
                 

Hangi yaştan sonra opera eğitimi için geç kalınmış olur?

Öyle bir üst sınır yok. Hatta opera eğitimine, erkekler için 20-25 kadınlar için 17-25 yaşları arasında başlanması gerekiyor çünkü ses telleri tam olarak bu yaşlarda gelişimini tamamlamış oluyor. En güzel örneği de James King olsa gerek. Dünyanın en iyi Wagner tenorlarındadır ve 40 yaşında operaya başlamıştır.

Sizce aileler çocuklarında müzik yeteneği olup olmadığını nasıl tespit edebilirler?

Çocuklar 0-6 yaş arasında oyun oynama biçimiyle ya da müziğe verdiği tepkiyle zaten ele verecektir kendini. Ailelerin iyi gözlem yapması gerekiyor sadece. Müziğe ilgisi ve yeteneği varsa çocuğu yönlendirmeliler ama bu ilgisi olan her çocuğu da müzisyen olmaya zorlamak anlamına gelmiyor çünkü vasat bir sanatçı çok mutsuz olabilir. 

Paylaşımlarından dolayı Hakan Aysev'e çok teşekkür ederiz.

Röportaj: Hanife Yaşar

False