90 Dakika dağılır mı?

"Off the record" söylenmiş bir sözü alıp yazmak gazetecilik etiğiyle ne kadar bağdaşır?..

Hele ki bir meslektaşın söylediğini...

Hıncal Uluç böyle yaptı!

Mehmet Demirkol’un NTV koridorunda söylediği "Saracoğlu kapatılmalı" sözünü köşesine taşıdı, 90 Dakika karıştı.

Bir iki kez "90 Dakika dörtlüsüne" NTV koridorlarında çekim öncesi rastlamıştım.

Gerçekten de o "koridor sohbetlerinde" her şey konuşuluyor, güle eğlene yayına gidiliyor.

İşte o sırada konuşulup da yayına taşınmamış bir sözü cımbızlayıp köşesine taşıdı Hıncal Uluç.

Mehmet Demirkol’a da çok ayıp etti.

Bunu da gördük...

Meslek büyüğümüz, tv programı yaptığımız meslektaşla sohbet ederken bile kelimeleri özenle seçmemiz gerektiğini öğretti...

Hıncal Uluç ayıp etti de, Demirkol ne yaptı?

Milliyet’te hışımla kaleme alınmış bir yazı yazdı...

O da Uluç’un koridorda söylenmiş sözlerini ortalığa döktü, "Uluç’ta fikri takip yok" dedi.

Sezen Aksu sözleriyle yanıt vererek Hıncal Uluç’un canını acıtmak istedi.

Şimdi pandoranın kutusu açıldı.

90 Dakika’nın en özel anları olan "koridor sohbetleri" herkesin gözü önünde tartışılıyor.

Programın dörtlüsü arasındaki mahremiyet ve güven zedelendi.

Merak ediyorum bu akşam hiçbir şey olmamış gibi televizyonda yanyana gelecekler mi?

Yoksa 90 Dakika için sonun başlangıcı mı bu?

Tüm bu gelişmeleri Haşmet Babaoğlu’yla birlikte Roma’dan izledik.

Ama ben Hıncal Uluç gibi yapıp, "Roma sohbetlerini" deşifre etmeyeceğim.

İtalyanlar da sigara yasağına uydu ya...

Dünyada kapalı mekanlarda sigara yasağı hızla yayılıyor.

Sigara tiryakilerinin son kaleleri Fransa ve İtalya bile bu kuralı sıkı sıkıya uyguluyor ki, gelişmiş ülkelerde sigara dönemi bitmiş demektir.

İtalya’da 1 Ocak 2005’te Sağlık Bakanlığı’nın kararıyla kapalı mekanlarda sigara içilmesi yasaklandı...

Üzerinden 1,5 yıl geçmiş.

Restoranların neredeyse hiçbirinde sigara içilmiyor.

Sigara içmek isteyen kapı önüne!

Hadi restorandır normaldir diyorsunuz ya barlar?..

Bizde barlar hala sigara dumanından geçilmiyor, İtalya’da ise masada kültablası bulmak mümkün değil.

Sigara içmiyorum ama ne yalan söyleyeyim barda sigara içilmemesi hala garibime gidiyor.

Barlar böyle ya gece kulüpleri?..

Roma’da cuma gecesi 02.00’de, şehrin en ünlü gece kulübü Goa’da DJ Carl Cox (üç kez geldiği İstanbul’da da müzikseverlerin gönlünü fethetmişti) ortalığı yıkıyor.

Düşük bel olayını iyice abartıp çatalın dört parmak altına indirmiş İtalyan genç kızlarla, mağaza vitrininden fırlamış gibi duran İtalyan gençleri çılgınca eğleniyor...

Gecenin o saatine ve o kadar alkole rağmen mekanda sigara içen tek bir kişi yok!

İçenler kapı önünde...

Şu kadarını söyleyeyim de İtalya’daki sigara yasağını daha iyi anlayın:

Roma’ya giderken yanımda dört adet puro götürmüştüm keyif yaparım diye, aynen geri getirdim.

Sosyetik kadınlar bavul taşımaz

Havalar ısındı, sosyetenin yurt dışı seyahatleri arttı, insanlar tatil havasına girdiler ya...

Size son dönemde konuyla ilgili bir modadan bahsedeyim.

Sosyetemizin kadınları yurt dışı seyahatlerinde şu bavul taşıma işinden çok bunalmış durumda.

Sonunda yeni bir şey keşfetmişler.

Seyahate çıkmadan bir gün önce bavullarını önden gönderiyorlar.

Otel görevlileri de bavulları havaalanından aldırıyor, istiyorsanız açıp elbiselerinizi bile ütüleyip, odanıza yerleştiriyor.

Siz de havaalanında bavul beklemek ve taşımak yerine elinizi kolunuz sallayarak otelinize gidiyorsunuz.

Dönüşte mi?

Genelde sosyetik kadınlarımız bolca alışveriş yaptıklarından bavullarından ayrılamıyorlar.

Ama isteyene bir gün sonra bavullar aynı yöntemle ülkesine gönderiliyor.

A. Colonna, Papermoon’dan ucuz

Antonello Colonna, İtalyan mutfağının yaşayan iki büyük ustasından biri.

Bizim sosyetemizde de tanıyan çıkacaktır.

Akmerkez Papermoon’un açılışını yapmış, ilk iki yıl boyunca da mönüsünü hazırlamıştı.

Berlusconi’nin özel davetlerinde, Bill Gates’in Toscana’daki evinde verdiği partilerde mönüyü hep o hazırlıyor.

Roma’nın 50 kilometre dışında Labico’da Colonna’nın butik bir restoranı var, bir hafta sonraya bile yer bulmak mümkün değil.

Bir arkadaşımız ayarladı gittik.

Bembeyaz ve sade bir mekan, sadece 5 masa var, mutfakta çalışan sayısı ise 35.

Mekanda müzik yok, cep telefonları özellikle çekmiyor, her yemek bir ritüel...

İbadet eder gibi yemek yeniyor. Tatlısıyla, tuzlusuyla, şarabıyla o gece dört dörtlük bir yemek yedik.

Üç kişi için hesap ne geldi dersiniz; 350 Euro.

Papermoon’u yaratan adamın mekanı, Papermoon’dan ucuz yani...
Yazarın Tüm Yazıları