Zeynep Atikkan: Aşikár demodelik

Zeynep ATİKKAN
Haberin Devamı

Bir üniversite öğrencisini düşünün.

Ya da bir şirket yöneticisini. Üç çocuklu bir fabrika işçisi ya da bir devlet memuru olduğunuzu hayal edin.

Sonra şu soruyu dürüstçe yanıtlayın:

Onların yerinde olsınız, CHP kurultayıyla ilgili haberleri okur muydunuz?

Sanmıyorum.

Uçuşan sandalyeli, korsan listeli, küfürlü, entrikalı, düzeysiz ve de bir o kadar ‘zaman dışı’ bir kurultayın haberlerini okumayanlar, 18 Nisan'da CHP'yi barajın altına yerleştiriverdiler.

Bu şık kurultayın arkasından bir seçim yapılsa Atatürk'ün partisi diye pazarlanmaya çalışılan CHP, en marjinal partiler ligindeki gerçekçi yerini alacaktır.

Çünkü toplumlarını dünyanın gündemiyle kucaklaştıramayan zihniyetler çok kısa sürede gündemden düşüyorlar artık.

Zaman hızlandı.

Süreçler artık doludizgin. Tüketicinin aldığı malı her gün test etmesi gibi seçmen de ortada ‘siyasi partiyim’ diye dolaşan yapıyı her fırsatta sınıyor.

Soğuk Savaş yıllarında iç ve dış politikada alınacak karar sayısı çok fazla değildi. Dolayısıyla parti liderinin çok fazla sınav günü yoktu. Oysa günümüzün siyasetçisi, yöneticisi ve bürokatı her gün yeniden karar vermek durumunda.

Evrimin ritmi hızlanıyor artık.

Bu hızlı süreçte, genel kurula yan odadan korsan liste uçurup, bilmem hangi oyunla toplumun gündemini çalanların barınmanları çok güç.

Ve görülüyor ki artık laiklik, sosyal demokrasi ve de bilmem ne adına bu demodelik taşınmıyor.

Laik, cumhuriyetçi, öğretmen, hukukçu ya da öğretim üyesi vs. yani CHP seçmeni, 18 nisanda bu yapıyı taşımayacağını belli etti.

Çünkü çağ, fosilliği taşıma çağı değil.

Çağ, bilgisizliği ve yeteneksizliği taşıma çağı hiç değil.

Talebe cevap vermeyen barınamıyor, gidiyor.

CHP kurultayını bir kenara bırakalım.

Bugün ANAP veya DYP kongreleri yapılsa durum değişmeyecektir. Her ne kadar basının ayrıcalıklı çocuğu ANAP, manşetlerden destek alsa da toplum, siyasi elitin yüzüne bu demodeliğini vuracaktır.

Seçimlerde olduğu gibi. Kısaca, Çiller ve Yılmaz damgalı sığ kongrelerin görüntülerine de itibar olmayacaktır.

Seçmen artık bu ucuzluğu taşımıyor; ne Demokrat Parti ruhu diye ne de ANAP'ın o sözde piyasa söylemi adına.

Kimse kimseye artık göbekten bağlı değil.

Kimse kimsenin çantasında keklik değil.

Hızlı dünyanın denklemlerinde, yeni taleplere cevap veremeyen gidiyor. Hızı, yakalayamayan yaşlanmadan fosilleşiyor.

DSP ve MHP'ye giden oyları da tamamen tepki rüzgarının serpiştirmesi diye nitelemek gerekli. Yüzde yirmilik teveccühün de anlamı bu.

Türkiye, Soğuk Savaş'ın bittiğini ne entellektüel ne de kurumsal anlamda algılayabildi. CHP kurultayı bunun en anlamlı örneği oldu.

Küfürü az veya çok, bıyıklısı ya da türbanlısı daha fazla ya da daha az neyse...Diğer kurultay, kongre, toplantı, parti meclisi vs.'in de daha farklı olacağını sanmıyorum.

* * *

Küfürler, uçan sandalyeler, entrikalar ve voliye dayalı ekonomik kalkınma modelleriyle siyaset yapanların elindeki yasamanın Soğuk Savaş kanunları işliyor işte. Gazeteci Oral Çalışlar'a da röportajından ötürü hapis cezası verildi!

Çağdışılık başka nasıl kanıtlanır ki?



Yazarın Tüm Yazıları