Zamcık...

Başlıklara bakıyorum:

‘‘Yok gibi zam...’’

‘‘Bir yıl sonra küçük zam...’’

‘‘Mini zam...’’

‘‘Minnacık zam...’’

Kimi gazeteler ‘‘mini mini’’ derken fazla küçültmüşler zammı ve zam yok olmuş.

Tabii ki olmayan şeyin haberini koymamışlar.

Zam ‘‘mini’’ olunca ne oluyor?

‘‘Her şeyin küçüğü sevimlidir’’ ilkesinden yola çıkıp ‘‘Sevimli mini mini bir zammınız’’ oluyor ki...

İnsan ister.

*

Şimdi emekçilere aşağı yukarı aynı oranda yapılan zamları sunuşlarını hatırlayın:

‘‘Büyük zam...’’

‘‘Yüksek artış...’’

‘‘Gözünüz doysun...’’

Dönüyorum mini zamma...

Şimdi ister misiniz akaryakıt kullanmayanlar bu ‘‘mini mini minnacık sevimli zamcıktan’’ biraz da kendilerine istesinler.

Ve bizim ‘‘ilkeli-özgür medya’’ müjdeyi versin:

‘‘Ekmeğe de küçük küçük küçücük, içi dolu turşucuk zam...’’

‘‘Elektriğe minnoş minnoş zamcık...’’

‘‘İlaca tombiko tombiko, minniko minniko zam...’’

*

Ben elbette bir yıldır zam yapılmamasını memnuniyetle karşılıyorum.

Hadi diyelim ki dolar düşerken, dolarla alınan petrole zam yapılmasını da anladım.

Ama anlayamadığım; bu yalakalık niye?

Yani zamma niye ‘‘minicik-küçücük’’ diyeceksiniz?

Gerçi kızdıkları Denktaş'ın ‘‘minileştirilmesi’’ için, Başbakan'ın medyadan bir gün önceki ricası karşısında hüzünle bakıyorum ekranlara-sayfalara...

Koca Rauf Denktaş da yok oluvermiş.

Neyse ki petrol zammı o kadar değil, tümden yok sayamadıkları için hiç olmazsa var, ama minnacık...

Bence bizim medya daha etkili bir girişimle ‘‘zam’’ sözcüğünü de değiştirmeli iktidarın hatırına:

‘‘Zamcık...’’