Yetmiş dört yaşında aşk mektubu almak

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Tiyatro dünyasının büyük ustası Yıldız Kenter, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in elinden, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'nü alırken, hoş ve sanatçılara özgü duyarlıkta bir açıklama yaptı:

‘‘Cumhurbaşkanı, bir demecinde, hiç aşk mektubu almadım, demişti. Ben de ona, yardımının ardından minnet duygularımı ifade eden bir aşk mektubu yazdım, bu aşkı hala kalbimin bir köşesinde saklıyorum.’’

Bir Cumhurbaşkanının alacağı en güzel armağan. Politik dünyanın dar sınırlarının ötesinde bir ufuk. Gerçekçiliğin üzerinde hayalin kısa bir an için de olsa egemenlik kurması.

İnsanların beyinlerinin ve ruhlarının daraldığı anlarda, onlara umut veren kişilere duyulan minneti hepimiz yaşamışızdır.

Cumhurbaşkanına bir sanatçının duyduğu minnet, yalnız Demirel ve Kenter açısından değil, sanatçı-politikacı açısından da beni çok etkiledi.

Yıldız Kenter'i yalnızca büyük bir tiyatro sanatçısı ölçüsüne sığdıramam.

Sanatı bir dünya görüşü niteliğine yükseltmiştir. Tiyatroyu; dünya kültürünün ve kendi ülkesinin kültürü içinde değerlendirmiştir. Ölçütleri ulusaldan evrensele yürüyen bir boyut taşır.

Yıldız Kenter'in ülkenin sorunlarına, çağdaşlığına olan tutkusunu yakından bilirim.

Zaman zaman beni bir yazımdan ötürü arar ve mutlu eder.

Yazımın onda uyandırdığı izlenimi öğrenmekle sevinirim.

***

ŞAKİR Eczacıbaşı da, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı Başkanı sıfatıyla aynı ödülü aldı.

Şimdi, çeşitli kentlerde yapılan festivalleri görenler, bunun ateşleyicisinin, İstanbul Festivali olduğunu umarım unutmamışlardır. Yaz aylarında bir kültür çölüydü Türkiye.

Festival girişimini başlatan Nejat F.Ezcacıbaşı'nın da anısına saygı sunuyorum, bütün sanat severler adına.

Şakir Eczacıbaşı'ndan söz etmek isterim. İş adamlığı üzerine yazacak değilim.

Çünkü ben de Abidin Dino gibi düşünüyorum. Ne demişti Dino, ‘‘Şakir Eczacıbaşı bir kültür, sanat adamıdır, asıl işi odur, iş hayatı da hobisidir.’’

Biz de burada hobileri yazacak değiliz ya.

Kültürel biyografisinden bir kaç notu okuduğunuzda, bana ve Dino'ya hak vereceksiniz.

Vatan Gazetesi'nin sanat eki ile, Milliyet Sanat'ın kurucularından ve yöneticilerindendir.

Türk Sinematek'inin kuruluşunda da onun birinci derecede emeğini unutamayız. Rahmetli Onat Kutlar ile çok güzel işler başardı.

Sabahattin Eyuboğlu, Pierre Biro ile birlikte hazırladığı Renk Duvarları filmi 1964 yılında Avrupa Konseyi Kültür Filimleri Birincisi seçildi.

Bernard Shaw'dan çevirdiği Gülen Düşünceler, bir ustayı bize bütün yönleriyle tanıttı, şimdi de Oscar Wilde üzerine çalışıyor.

Fotoğrafçı Şakir Eczacıbaşı'yı tanıyorsunuz, benden fazla iyi fotoğraflarını görmüşsünüzdür. Yirmi üçü batıda olmak üzere 31 sergi açmış, son olarak da Abidin Dino'nun önsözüyle Türkiye Renkleri albümünü yayınladı.

Şimdi gelin de bu dostum hakkında Dino'nun yargısına katılmayın.

***

FİKRET Otyam. Yazısını, resmini, sohbetini sevdiğim can dostum.

Güneydoğu'yu o olmasaydı bu kadar yakından tanıyamazdık. Acısıyla, has insanıyla, duyarlığıyla, ürpertici gerçekleriyle.

Röportajlarında her zaman Anadolu'nun yeni bir çehresini tanıdım. Hem kaleminden hem fotoğraflarından. Şimdi de fırçasından biliyoruz.

Onun yazısı da, resmi de, insanları sanat aracılığıyla dost kılar, düşmanlıkları yok eder.

Anadolu'nun, Türkiye'nin bütün renkleri; kimi gün kalemindedir, kimi gün fırçasında.

O, başka sanatçıları da topluma tanıtan bir sanatçıdır.

Ahmed Arif'in dizeleri onun yazılarında yer almasaydı, sevilmesi gecikebilirdi.

O, mutlaka, dağlara karşı resim yaparken benim selamımı alır.

***

ÖDÜLLÜ üç dostumu kutluyorum ve şimdi kendimi daha da mutlu hissediyorum.

Hep sevinçli günlerini bölüşmek umuduyla.



Yazarın Tüm Yazıları