Yeter Söz Milletin!

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

(I)

Ferhan Şensoy'a açık mektup...

Kasım 1997 'Negatif' Dergisi'nde Mehmet Esen hakkında söylediklerini acı duyarak okudum. Sana karşı tüm samimiyetime rağmen, yüzüme karşı başka, arkamdan başka konuştun.

Geçen sene doğum günü partinde bir magazin programında içkili olarak eşin Derya Baykal'ın benimle ilgili sorusuna, ‘‘O da salak bir arkadaşımız’’ diye başlayan hakaretlerin günümüze kadar geldi. TV'deki konuşmandan sonra başka bir TV'de bana bununla sorulan bir soru üzerine, ‘‘Kendisi değerli bir sanatçı, ancak içince kafasındaki kavuğu kasketle karıştırıyor’’ dedim. Şimdi de 'Negatif' Dergisi'nde konuşmuşsun:

‘‘Cem Yılmaz'ı, bir akşam kendini meddah zanneden biri, aramızda böyle bir çocuk var, çok güzel hikâyeler anlatıyor diye çağırıyor sahneye. Cem Yılmaz, o heriften o kadar sempatik ki, insan olarak o kadar güzel anlatıyor ki, seyirci ‘Tamam sen git, o anlatsın' diyor.’’

Bir kere bile seyretmediğin Mehmet Esen hakkında yalan yanlış konuşuyorsun. İnsanın bilmediği, görmediği bir şey hakkında konuşmaktan utanması gerekir.

1- Mehmet Esen yalnızca meddahlığı değil, bölüşmesini, paylaşmasını, ülkesini sevmesini, her şeyden önce onurlu yaşamasını Erkan Yücel, Münir Özkul, Genco Erkal gibi ustalardan öğrendi.

2- Yirmi yaşında Erol Toy’un yazdığı ‘‘Düş ve Gerçek’’ adlı meddah oyununu oynadı. Bu oyunundan dolayı tutuklandı. Hapis yattı. Yıl 12 Eylül 1980.

3- Senin TV'de ‘‘Ossesssmaaan’’ dediğin günlerde yirmi üç yaşındaydı ve Ahmet Önal'ın yazdığı ‘‘Kaşif-i Eyvah Nadir Efendi’’ oyunuyla Ankara Sanat Kurumu ve Avni Dilligil oyunculuk ödüllerini kazandı.

Artık bu Mehmet Esen fobinden vazgeç. Biz ayrı kulvarlarda koşuyoruz. Sen oradasın, ben burada. Bence sen kendi kulvarında koşan Yılmaz Erdoğan'a yetişmeye çalış. Berlin'deki genç arkadaşlar, ‘‘Şahları da Vururlar’’ oyununu oynamak istedi. İzin vermemişsin. Türkiye'de gericiliğin tehlikeli boyutlara ulaştığı şu günlerde sandım ki sen oynayacaksın. Ancak bugüne kadar ne oynadın, ne de oynanmasına izin verdin. Yoksa kazandığın büyük para, beraberinde korkuyu da mı getirdi?

Bunun dışında Türkbükü tatili sırasında senin için çektiğim fotoğrafı, ‘‘Düşbükü’’ kitabında kullanmak üzere benden aldın. Ancak nedense ismimi yazmadın. Karşılaştığımızda yanlışlık olduğunu, bundan sonraki baskılarda adımı koyacağını söyledin. Fakat sözünde durmadın. Aralık ayı 'Öküz' Dergisi'nde fotoğraf yine isimsiz çıktı. Emeğe biraz saygın varsa, ismimi ya yaz, ya da kullanma.

Mektubuma cevap bekler, kavuklu tarafından seni kucaklarım. Meslek hayatında esenlikler dilerim. Esen kal.

Mehmet ESEN-

Tiyatro ve sinema sanatçısı-Berlin/ALMANYA

Nüfus cüzdanı örneği verilmesinde kargaşa

54 yıldan beri yürürlükte olan 10.04.1944 gün ve 4541 sayılı yasa, muhtarlıkların görev ve yetkilerini belirlemiştir.

Muhtarlıkların nüfus hizmetleri ile ilgili görevleri arasında ‘‘nüfus cüzdanı örneği’’ni onaylayıp vermek de bulunuyor. Bu konuda İçişleri Bakanlığı, Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü'nün 6.4.1963 tarihli bir genelgesi de bulunuyor.

Bunları bize hatırlatan Beyoğlu Ömer Avni Mahallesi Muhtarı M.Şükrü Ildır, ‘‘Yasanın muhtarlıklara verdiği bu yetkiye rağmen bazı eğitim kuruluşları ve İstanbul Ticaret Sicili Memurluğu, bahis konusu nüfus cüzdanı örneklerinin münhasıran noterliklerden alınmasını vatandaşa şart koşmakta, muhtarlıklardan alınmışsa, geri çevirmektedirler’’ diyor.

Noterlikten nüfus cüzdanı örneği getirmeyenin işlemlerinin yapılmadığını bildiren Muhtar Ildır, şunları anlatıyor:

‘‘Resmi makamlarda işi olan vatantaştan hemen hemen her işlemde ikametgâh senedi ve nüfus cüzdanı örneği istenir. Bu kişinin, sadece muhtarlığa giderek her iki vesaiki de alabilmesi mümkünken, bu keyfi, yasa tanımaz uygulama gereğince bir belgeyi muhtarlığa, diğerini notere giderek temin etmek zorundadır. Kaldı ki muhtarlıktan alabilmesi mümkün olan nüfus cüzdanı örneğini noterden alırken üç misli fazla bir bedel de ödemektedir.’’

Ildır, bu mesnetsiz uygulama karşısında birçok kişinin, ‘‘Lanet olsun, işim aksamasın, noterse noter olsun, oradan alırım’’ dediğini ve kendilerine güvenin sarsıldığını belirtiyor. ‘‘Bu üzücü durumu tekrar tekrar yaşamamak için, bizden nüfus cüzdanı örneği isteyen vatandaşı, karşılaşması mümkün nahoş durumu izah ederek notere yolluyoruz’’ diyen muhtarın son sözü şu:

Bu nahoş duruma son verilebilmesi için İçişleri Bakanlığı'nın, valilikler kanalıyla resmi kuruluşlara ya eski genelgesini hatırlatan ya da muhtarlıklardan alınan ‘‘nüfus cüzdanı örnekleri’’nin de geçerli olduğunu belirten yeni bir duyuruda bulunması gerekiyor.

- SİVAS Demir Çelik İşletmeleri'nin partizanlığa tahammülü yoktur, politikaya ve beklemeye tahammülü yoktur. Zira trilyonluk tesis üretimsiz bekledikçe çürümektedir. Bu tesis ancak devletçe yönetilecekse, siyaset dışı bilimsel yaklaşımlarla ya da acilen özelleştirilmesi ile verimli hale gelebilir, ekonomiye kazandırılabilir. Bu nedenle özelleştirme ihalesine yatırımcıların sahip çıkması ve bunu bitirmelerinin zam zamanıdır.

A.Adil TAN-İSTANBUL

GÜNÜN SÖZÜ

‘‘Tekel'in özelleştirilmesi, ekonomik bağımsızlığımızı yok eden bir karardır. Ulusal değerlerin çokuluslu şirketlere peşkeş çekilerek emperyalizme teslim olmak, kapitülasyonları yeniden ülkemize çağırmaktır.’’

(Tarım Gıda-Sen Genel Başkanı Vahit Genç)

(II)

Ferhan Şensoy'a açık mektup...

Kasım 1997 'Negatif' Dergisi'nde Mehmet Esen hakkında söylediklerini acı duyarak okudum. Sana karşı tüm samimiyetime rağmen, yüzüme karşı başka, arkamdan başka konuştun.

Geçen sene doğum günü partinde bir magazin programında içkili olarak eşin Derya Baykal'ın benimle ilgili sorusuna, ‘‘O da salak bir arkadaşımız’’ diye başlayan hakaretlerin günümüze kadar geldi. TV'deki konuşmandan sonra başka bir TV'de bana bununla sorulan bir soru üzerine, ‘‘Kendisi değerli bir sanatçı, ancak içince kafasındaki kavuğu kasketle karıştırıyor’’ dedim. Şimdi de 'Negatif' Dergisi'ne konuşmuşsun:

‘‘Cem Yılmaz'ı, bir akşam kendini meddah zanneden biri, aramızda böyle bir çocuk var, çok güzel hikâyeler anlatıyor diye çağırıyor sahneye. Cem Yılmaz, o heriften o kadar sempatik ki, insan olarak o kadar güzel anlatıyor ki, seyirci ‘Tamam sen git, o anlatsın' diyor.’’

Bir kere bile seyretmediğin Mehmet Esen hakkında yalan yanlış konuşuyorsun. İnsanın bilmediği, görmediği bir şey hakkında konuşmaktan utanması gerekir.

1- Mehmet Esen yalnızca meddahlığı değil, bölüşmesini, paylaşmasını, ülkesini sevmesini, her şeyden önce onurlu yaşamasını Erkan Yücel, Münir Özkul, Genco Erkal gibi ustalardan öğrendi.

2- Yirmi yaşında Erol Toy’un yazdığı ‘‘Düş ve Gerçek’’ adlı meddah oyununu oynadı. Bu oyunundan dolayı tutuklandı. Hapis yattı. Yıl 12 Eylül 1980.

3- Senin TV'de ‘‘Ossesssmaaan’’ dediğin günlerde yirmi üç yaşındaydı ve Ahmet Önal'ın yazdığı ‘‘Kaşif-i Eyvah Nadir Efendi’’ oyunuyla Ankara Sanat Kurumu ve Avni Dilligil oyunculuk ödüllerini kazandı.

Artık bu Mehmet Esen fobinden vazgeç. Biz ayrı kulvarlarda koşuyoruz. Sen oradasın, ben burada. Bence sen kendi kulvarında koşan Yılmaz Erdoğan'a yetişmeye çalış. Berlin'deki genç arkadaşlar, ‘‘Şahları da Vururlar’’ oyununu oynamak istedi. İzin vermemişsin. Türkiye'de gericiliğin tehlikeli boyutlara ulaştığı şu günlerde sandım ki sen oynayacaksın. Ancak bugüne kadar ne oynadın, ne de oynanmasına izin verdin. Yoksa kazandığın büyük para, beraberinde korkuyu da mı getirdi?

Bunun dışında Türkbükü tatili sırasında senin için çektiğim fotoğrafı, ‘‘Düşbükü’’ kitabında kullanmak üzere benden aldın. Ancak nedense ismimi yazmadın. Karşılaştığımızda yanlışlık olduğunu, bundan sonraki baskılarda adımı koyacağını söyledin. Fakat sözünde durmadın. Aralık ayı 'Öküz' Dergisi'nde fotoğraf yine isimsiz çıktı. Emeğe biraz saygın varsa, ismimi ya yaz, ya da kullanma.

Mektubuma cevap bekler, kavuklu tarafından seni kucaklarım. Meslek hayatında esenlikler dilerim. Esen kal. Mehmet ESEN Tiyatro ve sinema sanatçısı-Berlin/ALMANYA

Nüfus cüzdanı örneği verilmesinde kargaşa

54 yıldan beri yürürlükte olan 10.04.1944 gün ve 4541 sayılı yasa, muhtarlıkların görev ve yetkilerini belirlemiştir.

Muhtarlıkların nüfus hizmetleri ile ilgili görevleri arasında ‘‘nüfus cüzdanı örneği’’ni onaylayıp vermek de bulunuyor. Bu konuda İçişleri Bakanlığı, Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü'nün 6.4.1963 tarihli bir genelgesi de bulunuyor.

Bunları bize hatırlatan Beyoğlu Ömer Avni Mahallesi Muhtarı M.Şükrü Ildır, ‘‘Yasanın muhtarlıklara verdiği bu yetkiye rağmen bazı eğitim kuruluşları ve İstanbul Ticaret Sicili Memurluğu, bahis konusu nüfus cüzdanı örneklerinin münhasıran noterliklerden alınmasını vatandaşa şart koşmakta, muhtarlıklardan alınmışsa, geri çevirmektedirler’’ diyor.

Noterlikten nüfus cüzdanı örneği getirmeyenin işlemlerinin yapılmadığını bildiren Muhtar Ildır, şunları anlatıyor:

‘‘Resmi makamlarda işi olan vatandaştan hemen hemen her işlemde ikametgâh senedi ve nüfus cüzdanı örneği istenir. Bu kişinin, sadece muhtarlığa giderek her iki vesaiki de alabilmesi mümkünken, bu keyfi, yasa tanımaz uygulama gereğince bir belgeyi muhtarlığa, diğerini notere giderek temin etmek zorundadır. Kaldı ki muhtarlıktan alabilmesi mümkün olan nüfus cüzdanı örneğini noterden alırken üç misli fazla bir bedel de ödemektedir.’’

Ildır, bu mesnetsiz uygulama karşısında birçok kişinin, ‘‘Lanet olsun, işim aksamasın, noterse noter olsun, oradan alırım’’ dediğini ve kendilerine güvenin sarsıldığını belirtiyor. ‘‘Bu üzücü durumu tekrar tekrar yaşamamak için, bizden nüfus cüzdanı örneği isteyen vatandaşı, karşılaşması mümkün nahoş durumu izah ederek notere yolluyoruz’’ diyen muhtarın son sözü şu:

Bu nahoş duruma son verilebilmesi için İçişleri Bakanlığı'nın, valilikler kanalıyla resmi kuruluşlara ya eski genelgesini hatırlatan ya da muhtarlıklardan alınan ‘‘nüfus cüzdanı örnekleri’’nin de geçerli olduğunu belirten yeni bir duyuruda bulunması gerekiyor.

Milletvekillerine...

Dicle Kutlu'dan (İstanbul) Yazıklar olsun bize, bir mükerrer oy kullanmalarını, millet ve ülke için bulundukları ortamda uyumalarını önleyecek mekan için trilyonlar harcayarak, bizlerin ekmek paramıza göz dikecek, el atacak vekiller seçtiğimiz için yazıklar olsun bize...

Ahmet Kutluhan'dan (Kadıköy) TBMM'ye bağlı Yalova Termal Kaplıcaları'ndan ek bina yapımı için yüzlerce ağaç kesilmesi nedeniyle Termal Turizm Derneği Başkanı Zeki Aydın ‘‘Şikâyette bulunmamıza rağmen çevre katliamı devam ediyor’’ diyor. Buraya dinlenmek için geldiğinizde yüreğiniz inşallah sızlar...

HASTA HAKLARI... Doç. Dr. Sedat Tardü'ye... Elleriniz dert görmesin. Ta Fransalar’dan gelerek, hekim hatasından kaybettiği annesinin sorumlularını arıyor. Hastanelerde ilgisizlikten böylesine ne canlar gidiyor. Neredesiniz Türk Tabipler Birliği?...

Onur TURANLI-İSTANBUL

GÜNÜN SÖZÜ

‘‘Tekel'in özelleştirilmesi, ekonomik bağımsızlığımızı yok eden bir karardır. Ulusal değerlerin çokuluslu şirketlere peşkeş çekilerek emperyalizme teslim olmak, kapitülasyonları yeniden ülkemize çağırmaktır.’’

(Tarım Gıda-Sen Genel Başkanı Vahit Genç)



Yazarın Tüm Yazıları