Eyvah “selfie” Türkçe oluyor

TÜRK Dil Kurumu’nun (TDK) “selfie” sözcüğüne Türkçe karşılık aradığını öğrenince, “Eyvah eyvah” dedim içimden...

Haberin Devamı

Anadolu Ajansı’nın (AA) haberine göre, TDK’nın çağrısı üzerine yüzlerce öneri gelmiş.

Önerilerin bazılarını görünce, ahı-vahımın boşuna olmadığını anladım:

Bencik, kendicik, çeklaçek (Bu bünyemize uyar da, Behzat Ç. tonlaması var), fotokendi, kendirme, gözgüçek, bensel, çekinti, çeksun, görsel salım, zat-ı kadraj (Selfie’yi İngilizce’den Arapça ve Fransızca’ya çevirmek de iyi fikir)...

TDK, öneriler arasından daha makulünü bulabilir.

Mesela, computer yerine bilgisayar sözcüğü, bence müthiş bir buluştu.

Ancak meramım, daha derinde...

* * *

Pimpiriklenmemi mazur görün.

Biz, diyalektik materyalizmin karşılığının bile “eytişimsel özdekçilik” olarak Öztürkçeleştirildiği nesildeniz.

Ve “Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdanmısınız” filan tekerlemeleri, bize “çocuk oyunu” gelir.

Haberin Devamı

Ama beyhude çabaları, -özgeçmişimizle de- biliriz.

* * *

Yaşayan Türkçe’de yer eden, anlamını derinliğine veren kelimelerin “yabancı” diye ayıklandığı, arı/ari bir dilin peşinde olmadım hiç.

“Öz-be-öz Türk” arayışı kadar uzak, nafile gelir bana...

Eğer böyle vesilerle ünitemiz yine “Yaşayan Türkçemiz” olacaksa, kalabalık ve enternasyonal olmasından yanayım biraz.

Eyvah “selfie” Türkçe oluyor

Misal... Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonnası’nı okurken, Raif Bey’in dilinde, uçsuz-bucaksız bir lisanın mevcudiyetine de seyahat ederim.

(Mevcudiyet yerine “varlığına” diyebilirim, seyahat yerine “gezi” düzenlerim ama ya Sabahattin Ali’nin melodisi...)

Konuştuğumuz/yazdığımız dilin olanaklarını genişleten sözcükleri, -eğreti-yama-yapay değilse- kıymetli bulurum.

Mezhebine/meşrebine filan da bakmam.

Dilde de biraz geniştir mezhebim.

* * *

Uzun yoldan girdim mevzuya. Dil bilimci de değilim elbet. Yazdıklarım, hissiyatımın tercümesi...

Asıl derdim, dilimizi doğru konuşan/yazan, engin kelime haznesinden (sözcük dağarcığından) faydalanan bir ülke miyiz meselesi.

O bildik MSN, chat kısaltmalarından, argolarından dem vurmayacağım hemen.

Haberin Devamı

Argonun da, dil zenginliği olduğuna inanırım. Küfrün, hatta bedduanın da...

* * *

Bir ara TDK, kadını aşağılayan “kaşık düşmanı”, “eksik etek” gibi deyimleri sözlüklerden ayıklamak istemişti.

Ama sonradan, -yanılmıyorsam- bazı deyim ve atasözlerini, sadece ilköğretim sözlüklerinden cımbızlamakla yetinmişti.

Hayat o deyimleri, “dil”den, “erkek ağzı”ndan çıkarmadıkça, sözlükten çıkmış ne ola...

Kullanıl(a)mazsa, zamanı gelir tedavülden kalkarsa, o zaman da sadece sözlükte solsun...

Ama kalsın. Ki, “yazılı ayıp müzemiz”, geleceğe de ders olsun.

Yarın, devam edeceğim.



Yazarın Tüm Yazıları