Danışman partiyi ‘mıncıklayamaz’

Kılıçdaroğlu’nun danışmanlarına yönelik Orhan Gökdemir’in iki günlük yazısına dönük bazı ‘eleştiriler’ için bizim de ‘ince’ çıkışlarımız var tabii. Danışmanları biz ayaklar altına almayız elbette. Özetle diyoruz ki, sözü edilen danışmalardan çoğu özellikli ve nitelikli kişilerdir.

Haberin Devamı

Mustafa Aksoy’u çok Fethullahçı yapamam çünkü önce gazetecidir. Aksoy şu anda ‘Politik Yol’un sorumlusudur.

Şükrü Karaca diyorsunuz, bildiğimiz Diyanet’in Elçi Bey’le (Nahçıvan) irtibatını kuran önemli bir Türk’tür, demek gerekiyor.

Şu nokta önemlidir, danışmanlık diyorsunuz ama bunlardan bazılarının ‘parça başı’ olarak çalıştıklarını vurgulamak gerekiyor. Parça başı ‘danışmanlık’ olur mu?

Bu danışmanların en tepki çekeni, parti işlerine karıştığı, aktif siyaset yaptığı, her şeye müdahale ettiği için eleştirilir. Danışmanın esas görevi, genel başkana bilgi vermek, yön vermek, istikamet göstermektir. Partiyi ‘mıncıklamaz’. Partiye el attığı için eleştirirler. Bazıları nitelikli insanlar olduğu için aktif siyasetten uzak durur. Şu unutulmamalıdır ki, nitelikli olanlar tabii ki aktif siyasete uzak dururlar.

Haberin Devamı

DANIŞMAN SİYASET YAPMAZ

Siyasette ‘ham’ olanlar bu müdahalelerden uzak durur. Örneğin, Amerika’da ‘danışman’ bakan olamaz, onlar akıl satar, strateji belirler. Ne yazık ki sizin gündeme getirdikleriniz için şunu demek gerekiyor.

CHP’de danışmanlık yapanların çoğu CHP’nin verdiği para ile siyaset yapıyor, klik oluşturuyor; bunları konuşmak pek hoş değil... CHP’li siyasetçi ile bu konuda sohbet ederken şöyle bir disiplin noktasına geldik. “Partiler, aday olacak üyeleri için (il ve ilçe örgütleri itibarıyla) niye belli bir takvim belirlemez, kurallar koymaz? CHP geçmişte uyguladığı ön seçimden neden vazgeçti! Bu sorunun yanıtı acilen gündeme getirilmelidir

Her bir makama gelen, haddini bilmeden bir dönem sonra hakkı olmadığı halde ‘sınıf’ atlamak ister. Bunun cevabı olmalıdır. Hakkı olmadığı halde ‘siyasi’ müdahalelerde bulunur, haksız şekilde verilen ‘maaşı’ kapmak ister. Aslında o kadro onun değildir. Bunda vicdanlar neden sorgulanmaz!

Esas olan şudur; yerel yönetim şirketlerinde yönetim kurulu üyesi olanlar var, bunlar neden istifa etmezler?

Genel merkezler neden bu süreç içinde örgütünü kural ve disiplin kıskacına almaz? Evet, aday olacaklar önce istifa edecekler, kapkaççılık peşinde olmayacaklar. Esas kural bu olacaktır.

Haberin Devamı

Ön seçim olmayınca parti içi rekabet nasıl yürütülecek, hiç düşündünüz mü?

Özet... Bakın danışmanlara, hâlâ onların iktidarı yıkacağını düşünebiliyor musunuz?

Muratpaşa Kaleiçi’nde rekor; 33 noktada 111 etkinlik
‘ANTALYA’YA 30 BELEDİYE BAŞKANI GELDİ’

ANTALYA, Muratpaşa Belediyesi’nin bu yıl 7’ncisini düzenlendiği ‘Kaleiçi Old Town Festivali’ başladı. İlk yılında 11 şehrin ancak ilgi duyduğu festival, Belediye Başkanı Ümit Uysal’ın ısrarlı ve kararlı tutumuyla bugün Antalya’nın önemli markalarından biri haline geldi.

Festivale bu yıl 27 ülkeden 52 şehir katılıyor. Birbirine 13 bin kilometre uzaklıkta bulunan Tayland’ın popüler turistik şehri ‘Chiang Mai’ ve İrlanda’nın önemli kenti Cork, bu festivalle Kaleiçi’nde buluşuyor.

Haberin Devamı

16 Ekim’e kadar devam edecek festivalde yaşayan antik kentin 33 ayrı noktasında 111 etkinlik gerçekleştirilecek.

Festivalin ilk gününde Antalya Kaleiçi evlerinin tarihini sandıklardan çıkarıp bugüne taşıyan Hafıza Mekânları ve Kültürel Miras - Antalya Kaleiçi Evleri Projesi’nin tanıtımı gerçekleşti. Tanıtım için Kaleiçi’nde, Koç Üniversitesi Suna&İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Merkezi (AKMED) tercih edildi.

Projenin ilk ayağı için, 11 yapının tarihteki izleri sürülmüş. Arşivler taranmış, fotoğraflardan ipuçlarının peşine düşülmüş, eskisiyle yenisiyle evlerin sahipleri bulunmuş ve anlatılan hikâyeler derlenmiş. 8 aya yaklaşan çalışmanın ardından yıllara uzanan tarih, 11 belgesel haline getirilmiş. Her belgesel, İngilizce, Rusça ve Almancaya da tercüme edilerek ve ‘karekod’ şeklinde evlerin, konakların kapılarına asılmış.

Haberin Devamı

Tanıtımda, Belediye Başkanı Uysal, turizmde başarının sahip olunan tesisler ve sunulan hizmet kadar kentlerin hikâyelerini paylaşmasıyla da ilişkili olduğunu vurguladı. Bu nedenle Kaleiçi’nin hikâyelerinin çok değerli olduğunu belirtti.

Konuşmasında, 2 yıl önce vefat eden şair ve mimar Cengiz Bektaş’ın 40 yıl önce basılan Kaleiçi evleri hakkındaki kitabını işaret eden Uysal, Bektaş’ın “Kaleiçi’nde sokaklar ve evler gelip geçene merhaba demiyor mu?” diye sorduğunu hatırlatıp “Evet, şimdilik o evlerden 11’i Kaleiçi ziyaretçilerine ‘Merhaba’ diyor. Cep telefonlarımızla 11 evin hemen girişinde yer alan karekodları taratarak o evin sakinlerini tanıyacak, geçirdiği dönüşüme tanıklık edeceksiniz” diye konuştu. Uysal, bu çalışmanın Kaleiçi sakinlerinin ya da hayatlarının bir bölümünü Kaleiçi’nde geçmiş Antalyalıların katkılarıyla devam edeceğini de sözlerine ekledi.

Haberin Devamı

Festival, bugün geleneksel korteji ve devamında Kaleiçi’nin Akdeniz’e uzanan balkonu Mirador’da konserle devam edecek. Cumartesi günü ise katılımcı şehirle birlikte “Yaşayan Tarihi Kentlerde Sürdürülebilir Turizme Yönelik Çevreci Faaliyetler” başlıklı forum düzenlenecek. Uysal, forumda tarihi kent merkezlerinin ve arkeolojik miras alanlarının sürdürülebilirlik ve koruma-kullanma dengesi içinde gelişimini öngören, çevreye ve kültürel bütünlüğe kesin bir taahhüdü içeren bir deklarasyonu da tartışmaya açacaklarını anlattı.

TERSİNE GÖÇ UYARISI

VARNA’dan Türk kökenli bir Bulgaristan vatandaşının telefonda söylediklerini dikkatle dinliyoruz:

“Sayın Bayer, biz de Bulgaristan Türklerindeniz. Sizin de bu yörelerin insanı olduğunuzu biliriz. Bizlerle ilgili sorunlara zaman zaman köşenizde yer vermenizden ötürü sizi severiz. Buradaki seçimlerden artık bıktığımızı söylemek isteriz önce. AB’li olduk ama sık sık yapılan seçimlerle ülkeyi oturtamadık hâlâ. Türkiye’de enflasyon yüzünden Bulgaristan artık ‘gözde ülke’ olmaya başladı. Türkiye’deki para, pul oldu. Artık eskisi gibi Türkiye’ye gidemiyoruz. Bir sürü yakınımız, eşimiz, dostumuz Bulgaristan’a taşınmak istiyor, zaten çok kişi de geri döndü. 1989 yılında zorunlu göçle Türkiye’ye kalifiye elemanlar gitti. Ne yazık ki onların geri dönmesine üzülüyoruz. Bu tersine göçün Türkiye’nin hayrına olmadığını düşünüyoruz. Bir komşum Edirne’de, Türkiye’de yaşayanların filelerini dolduramadığını söyleyince gerçekten üzüntü duydum. Eskiden bizim durumumuz kötü, Türklerin hali iyiydi, AB’den ötürü şimdi bizlerin durumu iyileşiyor.

‘Bulgaristanlılar, Edirne’den yoğun alışveriş yapıyor’ diye haberler çıkıyor Türkiye’de. Bir yanda da Edirne’nin giderek pahalı hale geldiği daha çok konuşulur oldu. Artık tur otobüslerinin alışveriş için Lüleburgaz, Çorlu, Tekirdağ ve Keşan’ı tercih ettiklerini duyuyoruz.

Komşularımızla muhabbet ederken, Türkiye’deki bir perde firmasının en yüksek ciroyu yaptığını öğrendik. Yani Türkiye’den perde alarak evlerini yeniliyorlar. Bu ticaret Keşan’da olmuş.”

Muhatabımızın son sözü şu oldu: “Şu rakı ve mastika işini de yazmak istiyorum.”

GÜNÜN SÖZÜ

NASIL bir devirdir ki bu; insanlar arasında olmak, hayvanlar arasında olmaktan daha tehlikeli?”
Friedrich Nietzsche

BİLİYOR MUSUNUZ?

CEM Gürdeniz’in yarın 13.00’te Kırmızı Kedi İstanbul Beyoğlu Pera mağazasında okurlarıyla buluşacağını...

ATİLLA Dorsay’ın bu hafta sonu Antakya’daki Kitap Fuarı’nın açılışına katılarak cuma-cumartesi günleri son kitaplarını imzalayacağını ve ‘Onur Ödülü’ alacağını...

TMMOB Peyzaj Mimarları Odası İstanbul Şubesi’nin düzenlediği; Hasan Akgün, Prof. Dr. Mustafa Var ve Faruk Çebi’nin katılacakları ‘Kentsel Peyzajın Geleceği’ konulu panelin bugün 15.00’te Yeşilköy Fuar Merkezi’nde yapılacağını...

Yazarın Tüm Yazıları