Bu kayyum ataması mıdır?

DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu, “Sayıştay Başkanlığı’na Cumhurbaşkanlığı Personel ve Prensipler Genel Müdürü’nün seçilmesine tepki göstererek “Bu bir kayyum atama çabasıdır. Cumhurbaşkanından doğrudan emir ve talimat alan bir kişinin başkan seçilmiş olması Sayıştay’ın tarafsızlığını ve bağımsızlığını tamamen ortadan kaldıracaktır” dedi.

Haberin Devamı

“TBMM Genel Kurulu’nda yapılan gizli oylama sonucunda Sayıştay Başkanlığı’na Cumhurbaşkanlığı Personel ve Prensipler Genel Müdürü seçilmiştir. Cumhurbaşkanlığı ve cumhurbaşkanlığına bağlı olan bütün bakanlıkları denetleyecek olan bir kurumun başkanlığına, denetlenecek olan kurumlardan birinde hiyerarşik olarak cumhurbaşkanına bağlı olan ve ondan doğrudan emir ve talimat alan bir kişinin seçilmiş olması Sayıştay’ın zaten sınırlı olan tarafsızlığı ve bağımsızlığını tamamen ortadan kaldıracaktır” diyen Yeneroğlu’nun vurgulamaları özetle şöyle:

“Sayıştay’ın varlık nedeni TBMM adına denetleme yapmaktır. Vatandaşlarımızın alınteriyle kazandığı ve devlete verdiği vergilerin kamu kurum ve kuruluşlarında yolsuzluk sonucu haksız yere harcanmasının önüne geçmek değil midir?

Haberin Devamı

Yeni Sayıştay Başkanı 2012 yılında başbakanlıkta göreve başlamasından itibaren tam 9 sene mevcut Cumhurbaşkanının emir ve talimatı altında çalışmış bir kişidir. Yeni başkanın, Cumhurbaşkanının emir ve talimatı ile Sayıştay’ı yönetmek ve de Sayıştay’dan iktidar partisini rahatsız edebilecek kararların çıkmasını engellemek üzere seçildiği açık olduğuna göre, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde mevcut kurumların kâğıt üzerinde varlığı devam etse de kurumların içinin hülle usulü atama ve seçimlerle boşaltılması genel bir uygulamaya dönüşmüş olmuyor mu?

Peki kamu kurumlarında şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri ayaklar altına alınırsa bütün kurumların görevlerini gereği gibi yerine getirme anlayışı ayaklar altına alınmış olmuyor mu?”

HAKKANİYETLİ BİR UYARI!

ESKİ milletvekili, bakan ve hukukçu Ertuğrul Günay diyor ki: “Adalet Yürüyüşü’nün üstünden 4 yıl geçti. ‘Adalet’ ihtiyacı hâlâ ilk sırada. KHK’lıların işsizliği, haksız tutukluların mahpusluğu sürüyor. Soma’da 301 emekçi öldü; sorumlular geziyor. Adalet düzelmeden ne ekonomi düzelir, ne de demokrasi.”

‘MARMARA’YA VERİLEN OKSİJENİN FAYDASI OLMAZ’

MARMARA Denizi’ndeki kirlenmeye 30 yıldır yaptığı araştırmalarla dikkat çeken Hidrobiyolog Levent Artüz, ‘Şarköy’ün Sesi’ gazetesinden Yakup Önal’a balıkçı barınağında açıklamalarda bulundu ve hiç de iyi şeyler söylemedi.

Haberin Devamı

Hidrobiyolog Artüz, 30 yıl önce Marmara’nın berrak durumdan, günümüzde alıcılarının çoğalmasıyla bulanık hale geldiğini ifade ederek “Şu an 1200 metreden numune alıyoruz, aletlerimiz bozuluyor. Marmara Denizi’ne oksijen verilmesi fizik kuralları ile ilgili bir durum. Gazların, sıvıların içinde eriyebilirliği ile ilgili belirli fizik kuralları var. Eriyici akımının sıcaklığına bağlı olarak. Bir kere bunu aşmanın suni yoldan imkânı yok. Oksijen vererek. İkincisi de verilecek oksijen tamamen oksilasyonda kullanılacağı için çok ciddi anlamda faydası olmayacaktır. Bir de verilecek oksijen miktarı ile su kütlesine bakıldığı zaman olması gereken çözülmüş oksijen miktarı hesaplandığı zaman bunun ciddi anlamda faydası olacağını düşünmüyorum. Çok lokal olarak borunun etrafında birkaç metrekare alan içerisinde etkisi olabilir ama problem burada müsilaj değil. Problem Marmara Denizi’nin kirliliği. Bir sihirli değnekle müsilajı ortadan kaldırsanız bile geriye kalan su kütlesi kirli. Bu müsilajı oluşturan etkenleri ortadan kaldırmak lazım. Yani, Marmara Denizi’ni hiçbir surette alıcı ortam olarak kullanmamak gerekiyor. Biz şu an itibarıyla kaçmakta olan suya, Ergene deşarjı ile bir kova su daha ekliyoruz ki çok tehlikeli bir noktadayız. Büyük bir ihtimalle, Ergene derin deşarjı 2 ay daha devam ettiği takdirde; yani dünyanın en kirli akarsuyunun 50 kilometre yol katederek Tekirdağ civarından Marmara Denizi’ne basılması ile Karadeniz’i de kaybederiz” dedi.

Haberin Devamı

‘HALKLARIN BÜYÜK ZAFERİ’

BUGÜN (dün) Rusya Federasyonu ve Bağımsız Devletler Topluluğu, faşist Hitler’in Avrupa’yı köleleştirdikten sonra, milyonlarca askeriyle Sovyet halkına yaptığı kalleşçe saldırısının 80. yıl dönümünü törenlerle anıyor. Bu vahşice savaşta Slav, Türk, Kafkas, Yahudi, Müslüman, Hıristiyan ve daha birçok Avrasya halklarından toplam 27 milyondan fazla masum insan can verdi. Tarihe 2. Dünya Savaşı, bu halklara ise ‘Büyük Vatan Savaşı’ olarak adını yazdıran bu faşizmin zulmünde şehit düşen ecdadımızı rahmetle anıyoruz. Barış için, “Yurtta Sulh Cihanda Sulh”.

Akhmed AKHMEDOV - Rusya Federasyonu Devlet Sanatçısı, Rus-Türk Diyalog Platformu Başkanı

Haberin Devamı

GARİP BİR İHALE!

HAFTA sonunda yerel bir gazetede Datça Belediyesi’nin ‘kuyu’ satışına ilişkin resmi ilanını gördüm. İlanda kuyunun niteliği belirtilmiyor, sadece Mesudiye mahallesinde 45 metrekare deniliyor. İçinde su var mı, var ise ne amaçla, nerede kullanılıyor? Su kuyusu kurudu mu veya bir şekilde dolmuş mu, yoksa kullanılmayan eski bir kuyu ise kuyu alanı mı satılıyor, belli değil. İlginci, ihaleye “kamu yararına çalışan dernekler”in katılamayacak olması.

Bu önlem (!) sırtını iktidara dayamış din/tarikat bağlantılı derneklerin önünü açmak için mi? ADD, ÇYDD gibi gerçekten kamu yararına çalışan dernekler bu ihaleye katılıp gelir elde etmek üzere kullanmak amacıyla ihaleye katılamazlar mı? Olcay AKDENİZ

Haberin Devamı

BİLİYOR MUSUNUZ?
ULUSAL SORUNLARDA SESSİZLİK

CHP’den ihraç edilen, Baykal’a yakın bir isim olan eski milletvekili Yılmaz Ateş’in, ulusal sorunlarda muhalefetin sessizliğine dikkat çekerek “İktidarların her zaman muhalefetin eleştirilerine, önerilerine, ulusal sorunların savunulmasında ve çözümünde muhalefetin desteğine ihtiyacı vardır. Görülüyor ki, söz konusu küresel güçler olduğunda susan, saklanan muhalefet, ABD’yi üzmemek için Erdoğan’a ne görüşüldüğünü dahi soramıyor” dediğini...

EKOLOJİ Birliği ve Polen Ekoloji’nin düzenledikleri ‘Maden Sempozyumu’nun 26-27 Haziran tarihlerinde çevrimiçi olarak yapılacağını (ekolojibirligi@gmail.com, polenekoloji@gmail.com)...

CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun nişasta bazlı şekerin üretim, tüketim ve ihracat rakamları arasındaki çelişkiye dikkat çekerek TBMM’den bu durumun araştırılmasını istediğini....

 

Yazarın Tüm Yazıları