Kas gücünü makinelere bırakırken iyiydi

Birkaç haftadır Endüstri 4.0/Dijital Dönüşüm konularında toplantılarda bulunuyorum.

Haberin Devamı

Doğal olarak, bu konularla ilgili aydınlanmamı sizlerle paylaşıyorum; ancak en son BUSİAD Evi’nde Endüstri 4.0 Dijital Dönüşüm Platformu’nun düzenlediği yapay zeka konusundaki panel, zihnimde bu konudaki noktaları birleştirmesi açısından önemliydi.
Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kemal Kılıç’ın yapay zekanın tarihçesine ilişkin sunumu, olayın gelişimini insanlık tarihi açısından son derece açık bir şekilde ortaya koydu. Biraz bundan bahsedelim bu hafta. Sayın Kılıç’ın anlattıklarına kendi benzetmelerimi de ekleyerek size sunma çabasında olacağım.
*
Doç. Dr. Kılıç, sunumuna, insanın kendisini doğanın üstünde görme anlayışının yerle bir olduğu, 3 aşamayı anlatarak başladı. Birinci darbeyi insanlık Kopernik’in Dünya’nın evrenin merkezinde olmadığını ortaya koymasıyla yemiş. İkincisini Darwin’in, insanın aslında diğer türlerden çok da üstün olmadığını ortaya koymasıyla. Kılıç, son darbenin de yapay zeka ile geldiğini söyledi. Diğer iki darbeye fizik kanunlarının da eklenebileceğini kaydedelim.
*
İnsanlık kendi kas gücünün yeterli olmadığı alanlarda önce hayvanları eğiterek, çeşitli aletler geliştirerek bunu aşmaya çalıştı. Sonra buhar ve elektrik sayesinde makinelerle kas gücünü katladı. Kaldırabileceği yükün, binlerce katını kaldırabilen vinçler yaptı. Yaya ya da hayvanlı ulaşım imkanlarıyla gidebileceği uzaklıkları, uzaya çıkarak hayal edilemeyecek bir noktaya taşıdı. Hepsi güzel ve bedensel imkanlarımızı artıran gelişmelerdi. Karşısında dumadık kendimizden memnuniyet duyduk. Artık sıra beyinle yapacaklarımızı da artırmaya geldi. İşte burada Doç. Dr. Kılıç’ın beyine ilişkin sunumu da aydınlatıcıydı. “Bu beyinle buraya kadar” demeye getirdi. Artık yapay zeka, bizim kas gücümüzü katlamamız gibi beyin gücümüzü katlayacak. Enerjimizin yüzde 20’sini tüketen beynimize daha fazla iş yüklememiz, enerji açısından bile çok mümkün görünmüyor. Beynimiz, duyu organlarımızdan aldığımız verilerin anlamlandırıldığı ve aksiyona dönüştüğü bir işletim merkezi gibi çalışıyor ve tekrarlayarak öğreniyoruz. Kapasite sınırlı olduğu için prototiplerle düşünüyor ve zaaflarımız da kararlarımızda etkili oluyor. Yapay zeka öyle değil. Zaafları yok. Prototiplerle değil verilerle analizler yapıp kararlar veriyor.
*
Doç. Dr. Kılıç’ın sunumunda gösterdiği bir fotoğraf buna güzel bir örnekti. Hayal edin bir çöl fotoğrafı. Neresi burası denilince? Çoğu insan Mısır, Kuzey Afrika gibi yanıtlar veriyor. Çünkü öğrenilmiş prototiplerle karar veriyoruz. Oysa fotoğraf Konya’dan. İşte yapay zekanın buraya ilişkin veri analizi yaparak yanıt vereceğini kaydediyor Doç. Dr. Kılıç.
*
Söylenecek çok şey var elbette ama yine Kılıç’ın ifadeleriyle tamamlayalım: “İnsanoğlu olarak sınırlarımızın farkına varalım. Her türlü veriyi değerlendirmeye enerjimiz yetmiyor. Alçak gönüllü olmak zorundayız. Yerçekimi Kanunu’nu kabul ediyorsak, düşünce biçimimizin sınırları olduğunu da kabul etmek zorundayız.”
Yeni yılın tüm insanlık için biraz daha sıkıntıların azaldığı bir yıl olmasını dilerim.
Kalın sağlıcakla.

Yazarın Tüm Yazıları