Türker Karabuğa

Dumping sendromu nedir, neden olur?

19 Ocak 2021
Dumping sendromu mide ameliyatı geçirmiş kişilerde ortaya çıkan bir durumdur. İlk kez 1922 yılında tanımlanmasına rağmen son zamanlarda Seren Serengil ile birlikte popüler ve bilinir bir hastalık oldu.

Mide kanseri nedeniyle midenin tamamının ya da bir kısmının alındığı ameliyatlarda, alınan karbonhidrattan zengin besinlerin ince bağırsağa hızlı geçişine bağlı oluşturduğu şikayet ve bulgular durumudur. Günümüzde artan bariatrik cerrahi operasyonları sonrası daha çok gündeme gelmiştir.

Dumping sendromu nedenleri

Mide cerrahisinin şekli dumping sendromunun şiddetini belirler. Cerrahi nedenler arasında gastrojejunostomi, gastrik bypass ameliyatları, mide ülseri ameliyatları sayılabilir. Cerrahi olmayan sebepler arasında da diyabet hastalığı, bazı viral hastalıklar ve idiopatik nedenler bulunur.

Dumping sendromu belirti ve bulguları

Yazının Devamını Oku

Obezite ve sosyal hayat

23 Aralık 2020
Toplum insanların iyi görünmesi, zayıf kalması ve belirli bir boyuta uyması için büyük bir baskı uygular. Depresyon, ret, düşük benlik saygısı ve utanç duyguları obez yetişkinlerde ve hatta aşırı kilolu çocuklarda yaygındır.

Araştırmalar, çocukken kilo bazlı alay edilen kadınların diğer yetişkin kadınlardan daha fazla depresyona girdiklerini göstermektedir.
Yalnızlık bir başka psikolojik obezite etkisidir. Avustralya'dan yapılan araştırmalar, bir kişinin vücut kitle indeksi (VKİ) ne kadar yüksek olursa, yalnızlıkla mücadele etme durumunun daha yüksek olduğunu bulmuştur. Bu duygusal obezite etkilerinin tümü fiziksel sağlığı etkileyebilir ve hatta bir kişinin ömrünü kısaltabilir.

Sosyal hayat

Obez çocuklar için fazla kilolarla yaşamak kalp kırıcı olabilir. Aşırı kilolu olmaya bağlı sosyal damgalanma, çocuğa obeziteye eşlik eden fiziksel hastalıklar ve koşullar kadar zarar verebilir. Zayıf olmanın önemli olduğu bir toplumda çalışmalar gösteriyor ki 6 yaşından küçük çocukların, kilolu bir çocuğun daha az sevilebilir olduğuna inanabileceğini göstermektedir.

Yazının Devamını Oku

Obezite erken ölüm riskini artırıyor mu?

7 Aralık 2020
Obezite, ‘sağlığı bozacak şekilde aşırı yağ birikimi’ olarak tanımlanmaktadır. Vücuttaki bu yağlanma çok fazla hasara sebep olabilir. Diyet, egzersiz, sosyo-ekonomik durum, etnik köken gibi diğer faktörler ve insanların bireysel riskleri, vücut kitle indeksi (VKİ) üzerinde etkili olabilir.

Önlenebilir ölümler arasında obezite, sigaradan sonra 2. sıradadır. Obezite, yapılan incelemelere göre, yaşam süresini kısaltmaktadır. Obeziteyle birlikte hayatı kısaltan kalp hastalığı, inme, kanser ve tip 2 diyabet, hasta için büyük bir risktir. Obeziteye bağlı bu hastalıklar sadece yaşam kalitenizi değil yaşam sürenizi de etkiler. Aşırı kilo, dünya genelinde düşük kilodan daha fazla ölümle bağlantılıdır. Avrupa’da her sene 1 milyondan fazla insan obezite nedeniyle hayatını kaybediyor. Morbid obezite, ölüm riskini %50 artırıyor.

Erkeklerin ölüm riski daha yüksek

Obez erkeklerin erken ölüm riskinin obez kadınlardan çok daha yüksek olduğu tespit edildi. Obez erkeklerin kadınlardan daha fazla insülin direncine, karaciğer yağ seviyelerine ve diyabet riskine sahip olduğu gözlemlendi. Yapılan araştırmalar sonucunda, 21 yaşında aşırı şişman erkek, normal kilolu yaşıtından 12, kadın yaşıtından ise 9 yıl daha az yaşamaktadır.

Obezite birçok hastalığa sebep oluyor

Obezite sebep olduğu hastalıklarla birlikte ömrü kısaltıyor. Kilo alımını durdurmak ve kilo vermeye başlamak, ölüm riskini azaltıyor. Aşırı kilo ve obezite; diyabet, kalp hastalığı ve bazı kanserler de dahil olmak üzere birçok sağlık soruna neden olur. Hamileyseniz, fazla kilo sizin ve çocuğunuz için kısa ve uzun süreli sağlık sorunlarına yol açabilir.

Obezitesi olan kişiler, sağlıklı kilolu olanlara kıyasla, aşağıdakiler de dahil olmak üzere birçok ciddi hastalık ve sağlık durumu için artmış risk altındadır:

-Yüksek tansiyon (hipertansiyon)

-Tip-2 diyabet

Yazının Devamını Oku

Obezite tedavisinde tüp mide ameliyatı

23 Kasım 2020
Çağımızın hastalığı olan ve giderek artan oranlarda görülen obezite, vücudumuzda anormal düzeylerde yağ birikimi hastalığıdır. Yani alınan kalorinin harcanan kaloriden fazla olması durumunda fazla kalori vücudumuzda yağ olarak depolanır. Vücudumuzda bazı hormonal fonksiyonların normal işleyebilmesi için belli seviyede yağ oranına sahip olmamız gerekir. Yani vücudumuzdaki yağ oranının fazla olması gibi çok düşük olması da anormal bir durumdur.

Obez olduğumuzu nasıl anlarız?

Dünyada bu konuda en sık kullanılan yöntem vücut kitle indeksi dediğimiz , vücut ağırlığımızın vücut yüzeyimize (boyumuzun metre cinsinden karesine) bölünmesi ile elde edilen değer vücut kitle indeksimizi verir. Vücut kitle indeksimiz;

<18,5…………………Çok zayıf

18,5-25………………..Normal

25-30…………………….Fazla kilolu

30-35……………………..1. Derece obezite

35-40………………………2. Derece obezite

40-50…………………………..3. Derece (morbid obezite )

Yazının Devamını Oku

Obezite cerrahisi sonrası ne zaman hamile kalınabilir?

16 Kasım 2020
Son yıllarda hamile kalan fakat gebelik sürecini tamamlayamayan kadın sayısında belirgin bir artış oldu. Obezite, gebelik için şu anda dünyada en önemli risk faktörlerinden biri haline geldi.

Obezite ile seyreden gebeliklerde preeklamsi, eklamsi( böbreklerden protein kaybı ve yüksek tansiyon ile seyreden düşüklere ve ölümle seyreden bir gebelik dönemi hastalığı), gebelik diyabeti, iri bebek ve buna bağlı doğum sırasında artan riskler hem anne hem de bebek için ciddi hayati riskler oluşturmaktadır.

Ameliyattan sonra hamilelik daha güvenli
Obezite cerrahisi sonrası hamilelik, siz, doktorunuz ve diyetisyeniniz tarafından iyi yönetilirse güvenli ve sağlıklı bir süreç olarak devam eder. Araştırmalar, obezite cerrahisinden sonra hamileliğin hem anne hem de bebek için obezite ile komplike olan gebeliğe göre daha güvenli olabileceğini göstermiştir. Obezite aynı zamanda neden olduğu hormonal değişiklikler ve polikistik over sendromu nedeniyle kısırlığın da en büyük nedenidir. Operasyondan sonra doğurganlığın arttığı gözlenmiştir. Doğurganlıkla beraber adet düzensizliğini ve polikistik over hastalığını iyileştirdiği de görülmektedir.

Çalışmalar hamilelikten önce kilo verme ameliyatının, kadınları ve bebeklerini hamilelik sırasında obezite ile ilgili sorunlardan koruyabileceğini göstermektedir.

Kilo verme ameliyatı olduysanız ve hamileliği düşünüyorsanız, hamile kalmadan önce planlama konusunda yardım için sağlık uzmanınıza danışın. Hamilelik sırasında beslenme ve kilo alımı konusunda tavsiye almak için genel cerrahi uzmanınızla birlikte ekibin bir parçası olan diyetisyenine danışabilirsiniz.

Yazının Devamını Oku

Obezite ve depresyon

3 Kasım 2020
Artan iştah, azalmış aktivite ve kilo alımı depresyon belirtileri olabilir. Depresyonda olan kişiler, gereğinde fazla yemeye daha yatkındır. Düzenli egzersiz yapma olasılığı daha düşüktür.

Son zamanlarda yapılan bir araştırma, genel olarak, obeziteden etkilenen bireylerin yüzde 20 oranında yüksek depresyon riskine sahip olduğunu göstermiştir. Özellikle obezite olan kişilerin depresyon riskinin %44’e kadar yükseldiği fark edilmiştir. Obezite olan kadınların daha fazla depresyon yaşadıkları görülmesine rağmen bazı çalışmalar cinsiyetler arasında fark olmadığını göstermiştir.

Yaşadığımız yüzyılın en önemli sağlık sorunlarından biri obezitedir. Vücut kitle indeksinin (VKİ) 30'dan fazla olması obezite olduğunuzun bir göstergesidir.

Depresyon nedir?

Depresyonu tanımlamak her zaman bir bulmacaya benzemiştir. Birçok insanda depresyonun belirtileri görülür. Hiçbir şey yapmak istememek, kilo değişikliği, çok veya az uyumak, yorgunluk, düşük enerji; belirtilerden birkaçıdır. Bu belirtileri gösteren herkes depresyonda değildir. Eğer depresyonla ilgili şüpheleriniz varsa bir uzmana danışmalısınız.

Bağlantı ne olabilir?

Başlangıç olarak, çocukluk çağı obezitesi sıklıkla sancılı geçer. Alay edilmesine ve akran oyunlarından dışlanmasına yol açar. Beden imajı, sosyal izolasyonu ve benlik saygısı ile ilgili problemler kendini gösterir. Her yaşta aşırı kilolu olmak, büyük bir memnuniyetsizlik, üzüntü ve hayal kırıklığı kaynağıdır. Ekstra kilo genellikle kronik eklem ağrısına neden olur. Bu da bireylerin etrafta dolaşmasını, yaşamın veya egzersizin tadını çıkarmasını olumsuz etkiler. Diyabet, hipertansiyon ve uyku apnesi gibi ciddi hastalıklar hayatı tehdit edebilir.

Kilo kaybı sonrası depresyon

Son zamanlarda yapılan bazı çalışmalar, majör kilo kaybını takiben depresyonda önemli iyileşmeler bulmuştur. Ameliyat sonrası aşırı kilo kaybı olan hastaların genellikle depresyonu atlattığı görülür.

Yazının Devamını Oku

Laparoskopi hakkında merak edilenler

10 Ekim 2020
Laparoskopi, karnın içindeki organları tetkik etmek için kullanılan cerrahi bir tanı metodudur. Sadece küçük kesiler gerektiren düşük riskli bir yöntemdir.

Karın bölgesindeki organlara bakmak için “laparoskop” adı verilen bir alet kullanır. Laparoskop, yüksek yoğunlukta bir ışık ile önünde yüksek çözünürlüklü bir kamera bulunan uzun ve ince bir tüptür. Bu laparoskopik alet, karın duvarındaki bir kesi içinden sokulur. Hareket ettikçe, kamera görüntüleri bir video monitörüne gönderir. Laparoskopi, doktorunuzun açık ameliyat olmadan vücudunuzun içinde gerçek zamanlı olarak görmesini sağlar.

Laparoskopik obezite cerrahisi

Obezite, sağlığı bozacak ve yaşamınızı olumsuz olarak etkileyecek ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi şeklinde tanımlanabilir. Laparoskopik yöntem kullanılan hastalar, diğer hastalara göre ameliyat sonrası süreci daha rahat, konforlu ve acısız şekilde atlatır.

Laparoskopinin avantajları nelerdir?

Operasyon sonrası ağrınız, diğer yöntemlerle karşılaştırdığımızda laparoskopik yöntemle daha hafif geçer.

Bu yöntemin avantajlarından biri de hastanede kalma sürenizi kısaltmasıdır.

Hastanede kalma sürenizi kısalması, çabuk iyileşme sağlamasıyla birlikte işinize geri dönme sürenizde kısaltacaktır ve normal hayatınıza daha çabuk adapte olacaksınız.

Bedeninizde çok az ve çok küçük kesikler olacağı için diğer yöntemlerden daha iyi bir görünüme sahip olacaksınız. Vücudunuzda büyük kesikler olmayacak.

Yazının Devamını Oku

Obezite cerrahisi ve saç dökülmesi

18 Eylül 2020
Obezite, çoğu saç dökülmesine neden olduğu bilinen birçok önemli sağlık sorunu riskini artırabilir. Saç dökülmesinin başka bir sebebi de ilaçlar olabilir. Obeziteye bağlı hastalıkların (tip 2 diyabet, felç, uyku apnesi, koroner kalp, karaciğer ve böbrek hastalığı, bazı kanser türleri) tedavisinde kullanılan ilaçlar saç dökülmesini artırabilir.

Obezite, önceki nesillere göre hem erkekler hem de kadınlarda saç dökülmesine sebep olan bir faktör olabilir. Sağlıksız beslenme, dengesiz diyetler, düzenli aşırı alkol tüketimi ve sigara içmek gibi yaşam tarzı sorunlarıyla da ilişkisi bulunabilir.

Obezite cerrahisi sonrası saç dökülmesi

Obezite cerrahisi sonrası saç dökülmesi yaygındır. Bu durum hastayı, çok stresli bir hale getirebilir. Kilo kaybı ameliyatı ile ilişkili saç dökülmesi, “telogen effluvium” olarak adlandırılır. Saçın normal saç büyüme döngüsüyle ilgilidir. Genellikle aniden başlar ve çok nadiren 6 aydan daha uzun sürer. Saçlarımızın yaklaşık % 5-15'i herhangi bir zamanda dinlenme aşamasındadır. Ayrıca telojen effluviumun vücuda stres ve meydana gelebilecek hormonal değişiklikler ile ilgili olduğu bilinmektedir. Stres nedeniyle daha fazla saç kökü dinlenme aşamasına girebilir. Bu önemlidir çünkü ameliyat sırasında dinlenme evresindeki saçlar büyük olasılıkla dökeceğiniz saçtır. Bu nedenle saçlarınız ameliyattan sonra 1 ila 6 ay arasında dökülür (genellikle yaklaşık 3 ila 4 ay). Saçlar yeniden büyümeye başladığında eski saç folikülü serbest kalır ve saçınızı kaybedersiniz. Operasyonun en geç 6 ayından sonra saç dökülmeniz normale döner.

Ameliyattan sonra saç dökülmesinin nedenleri

Cerrahi, akut hastalık, travma

Karaciğer hastalığı veya herhangi bir kronik zayıflatıcı hastalık

Hipotiroidizm gibi hormonal dengesizlik

Çarpışma diyetleri, düşük protein alımı, anoreksi, kronik demir eksikliği

Yazının Devamını Oku