Alkış Bir Kareden Taşınca

Bugün Dünya Dans Günü… Bugün köşemde bir dansçıyı değil, çektiği fotoğraflarla onları ölümsüzleştiren, dansa bambaşka bir yönden hizmet eden birini konuk ettim: Osman Ürper…

Haberin Devamı

Dans alanında gerek yurt dışında gerekse ülkemizde 40 yıla yakın süren sanat hayatımda birçok dans fotoğrafçısıyla çalıştım.

Sahne ışığı konusunda uzmanlaşmış, hareket döngülerini iyi bilen bu sanatçılar en özel kareyi yakalayabilmek için büyük çaba gösteriyorlar.

 Alkış Bir Kareden Taşınca

Hareket biçimlerinin yanı sıra yoğun ifadeleri yakalayabilmek için tüm dikkatlerini günler süren provalara odaklıyorlar.

Hayatlarını dans mesleğine adayan sanatçıların seyirciye yaşattıkları ruh, bu özel fotoğraf kareleriyle belgeleniyor.

Dans fotoğrafçılarının sadece fotoğrafçılık bilgileri değil bu sanat dalındaki detayları iyi kavramaları da bu eşsiz belgelerin kalıcı olmasını sağlıyor.

Haberin Devamı

Uzun yıllardır dans fotoğrafları çeken Osman Ürper nihayet büyük zorluklarla, maddi hiçbir destek almadan en güzel fotoğraflarını kitaplaştırdı.

Yurt dışında çok örneği olan ama ülkemizde fazla destek bulamayan bu çaba son derece önemli.

Ben de bu değerli çabayı gösteren sanatçıyı tanımak için kendisine merak ettiklerimi sordum…

Türkiye balesinin son yirmi yılının belgesi

 Alkış Bir Kareden Taşınca

Projenin çıkış noktası neydi? Bale dünyasını keşfetmeniz nasıl oldu?

“Fotoğraflarla Dans” aslında uzun soluklu bir çalışmanın yansıması diyebiliriz. 24 yıl önce bir politikacının sanata ilişkin o dönem toplumda da büyük bir rahatsızlık yaratan sözleri üzerine, birkaç fotoğrafçı arkadaşımla birlikte bir tepki sergisi açmaya karar verdik. Bu sergide sanatın ve sanatçının önemine dikkat çekmek istedik. Bu sayede dans, hayatımda bir ilgi noktası haline geldi. Bugüne kadar da dansı ve dansçıları fotoğraflamak benim için büyük bir tutku oldu.

Peki bu dans tutkusu nasıl bir kitaba dönüştü?

Yirmi yılı aşan bir süredir pek çok dans eserinin fotoğraflarını çektim. Ayrıca dansçı arkadaşlarla da farklı kavramsal çekim çalışmalarımız oldu. Bu fotoğraflar eserlerin ya da dans festivallerinin tanıtımlarında kullanıldı. “Dansa Dair” isimli kişisel sergim 2009-2014 yılları arasında birçok kez sergilendi. Her ne kadar fotoğraf kalıcılığın sembollerinden biri ise de onun da kalıcılığa ihtiyacı var ve ona bu imkânı ancak kitaplar verebiliyor.

Haberin Devamı

 Alkış Bir Kareden Taşınca

İkinci olarak dans fotoğrafçılığının doğru yapılabilmesi için teorik alt yapıya da ihtiyaç var. Ancak konuya ilgi duyanlar için ülkemizde bu konuda eğitsel bir kaynak mevcut değildi. Bu nedenle kitabımda bu süreçte yaptığım fotoğraf çalışmalarından kesitlerin yanı sıra, edindiğim deneyim ve bilgileri de okuyucularla paylaşmayı hedefledim.

Bu kitabın benim önemsediğim diğer bir özelliği ise Türkiye'de çoğunlukla görmezden gelinen bir sanatın ve sanatçılarının bir araya getirilmesi, Cumhuriyetimizin sembolü olarak görülebilecek en önemli sanat dallarından biri olan Türkiye balesinin son yirmi yılını belgelemesidir.

 

“İYİ BİR DANS FOTOĞRAFI İÇİN DANS VE FOTOĞRAF BİLGİSİ HARMANLANMALI”

Haberin Devamı

 Alkış Bir Kareden Taşınca

Dans fotoğraflarının çekiminde teknik donanım seçilirken, fotoğrafçının zihninde “Ne için çekiyorum?, Nasıl çekmeliyim?” soruları olmalıdır diyorsunuz…

Teknik donanım fotoğrafçının nasıl fotoğraflar elde etmek istediğine bağlı olarak değişecektir. Fotoğrafların nerede ve nasıl kullanılacağı önceden belliyse ona göre tercihler yapmak gerekir. Ayrıca dansçının sahnedeki konumu, fotoğrafçının sahneye yakınlık veya uzaklık mesafesi ya da fotoğrafta istenen derinlik etkisinin verilmesi gibi konular teknik donanım tercihlerinde belirleyici olacaktır.

Dans fotoğrafında zamanlamanın önemini biliyoruz. Bu yüzden dans fotoğraflarının çekimi bu işi daha iyi hissedebileceği düşünülen eski dansçılar ile çözmeye çalışılır. Gönüllü arkadaşlarımız fotoğrafçılık konusunda uzmanlaşırlar ve umarım fotoğraf makinasını ellerine alıp çekimlere başlarlar…

Haberin Devamı

Fotoğrafın akıp giden zaman dilimi içerisinde ânı dondurma özelliği kendi doğası gereği her zaman önemlidir. Ancak doğru zamanlama dans fotoğraflarının en can alıcı noktalarından biridir diyebiliriz. Özellikle sahnede hızla gelişen hareketlerin doğru bir zamanlamayla saptanması, fotoğraf tekniği kadar dans tekniği açısından da çok önemli. Bazen göze hoş gelen bir fotoğrafta milisaniyelik bir zamanlama hatası bile dansçının o hareketi doğru yapamadığı yönünde bir izlenim yaratabilir. Bu da dansçılar açısından istenmeyen bir durumdur. Bu hassasiyet nedeniyle fotoğrafçıların çok dikkatli olmaları gerekiyor.

 Alkış Bir Kareden Taşınca

Dansçıların fotoğrafla ilgilenmeleri bu anlamda önemli ama onlar da fotoğrafçı reflekslerini iyi geliştirmeliler. İyi bir dans fotoğrafı için dans bilgisiyle fotoğraf bilgisinin harmanlanması gerektiğini düşünüyorum.

Haberin Devamı

Yıllar önce dans fotoğrafçılığında dünya çapında bir karakter yaratmış olan Lois Greenfield ile çalışmıştım. Atatürk Kültür Merkezinde benim dans fotoğraflarımı çekerken sahnede fotoğrafçılara kendi çalışması üzerine bir workshop gerçekleştirmişti. “Uç Anlar” adını verdiği bu atölyede inanması güç fotoğraflar ortaya çıkmıştı. Hikâyesi bizlerin havada asılı kaldığımız anları yakalamaktı. Beni etkileyen tarafı Greenfield’in bir fikir geliştirmiş ve o fikrin arkasından gitmiş olmasıydı. Dansın verdiği birçok çeşitlilik arasından bir konuya yönelmek nasıl olur?

Ben de o atölye çalışmasında izleyiciler arasındaydım. Greenfield, "Uç Anlar" sergisi vesilesiyle İstanbul’a gelmişti. Kendisi fotoğraflarıyla kendine tarz yaratmış ender fotoğrafçılardan biridir. Greenfield'in fotoğraf tarzı, gözle göremeyeceğimiz şaşırtıcı anların dondurulmasına dayalı bir çeşit illüzyon gibidir. Başarısı teknik mükemmelliğin yanı sıra bu fotoğrafların şaşırtıcılığına da bağlı diye düşünüyorum. Greenfield'in bu tarzdaki hareket fotoğrafları o kadar ilgi gördü ki pek çok firmanın reklamlarında ilgi ve dikkat çekmek adına bu tarz fotoğrafları kullanıldı.

    Alkış Bir Kareden Taşınca

Dansçı ve fotoğrafçı ilişkisi için ne düşünüyorsunuz? Çünkü sahnede özellikle konservatuvar disiplininden gelen sanatçıların tam da bir fotoğrafçının ne istediğini iyi hissettiklerini düşünüyorum…

İletişim yine anahtar kavramlardan biri. Dansçı ve fotoğrafçı arasında iletişim ne kadar güçlüyse bu başarı olarak fotoğraflara da yansıyor çoğunlukla. Bu iş birliği sürece yayıldığında da birbirinizin ne istediğini ya da neler yapabileceğinizi daha iyi anlayıp daha kolay anlaşabiliyorsunuz. Bu da büyük bir rahatlık her iki taraf için. Elbette konservatuar eğitiminden gelen bir dansçının iş disiplini ve yetenekleri de fotoğrafların başarısında önemli bir etken.

Genellikle bir koreograf eserini sahneye koyarken ışık tasarımı seyirciye dönük yapılır. Salt bir fotoğraf çalışması için proje yapılmıyorsa sahne ışığı fotoğrafçıya negatif veya pozitif sürprizler yapabilir. Bu konuya nasıl bakıyorsunuz?

 Alkış Bir Kareden Taşınca

Fotoğrafçılar için sahne aydınlatması mükemmel bir ortam sunduğu izlenimi yaratmaktadır. Ancak işin aslı, sahnede yaratılan aydınlatma tasarımı seyircinin algısını yönlendirecek şekilde ve göze göre yapılır. Oysa bu ışık fotoğraf için oldukça zayıftır. Özellikle hareket fotoğraflarında bu ışık koşulları fotoğrafın teknik kalitesinden bazı tavizler verilmesini gerektirir. Ayrıca ışıklar tıpkı dansçılar gibi dramatik akışa göre hızla değişkenlik gösterir. Sürekli değişen ışık koşullarına göre hem ışığı doğru ayarlamanız hem de doğru anda deklanşöre basmanız gerekir ki bu bir hayli yüksek bir konsantrasyon gerektirir. Sahne aydınlatmasında bir başka problem de renk yönetimidir diyebiliriz. Farklı ışık kaynakları renklerde sapmalara neden olur ki fotoğrafçı bir taraftan bu konuya da dikkat etmelidir.

 

“DANS FOTOĞRAFÇILIĞI TIPKI DANS GİBİ PERFORMANSA DAYALI”

Bir dans fotoğrafçısının bence eseri takip etmesi son derece önemli. Stüdyodaki provalardan sahne üzerinde alınan genel provaya kadar orada bulunması, eseri neredeyse uygulayan sanatçı kadar iyi özümsemesi çok değerli. Siz ne düşünüyorsunuz?

 Alkış Bir Kareden Taşınca

Bütün performans sanatlarında ne kadar ön hazırlık yaparsanız o kadar başarılı olabilirsiniz. Ben dans fotoğrafçılığının da tıpkı dans gibi performansa dayalı olduğunu düşünüyorum. İşin içinde elbette doğaçlama var. Ancak nerede neyi çekeceğinizi bilmek pek çok açıdan işinizi kolaylaştırıyor. Çekim öncesi provaları izlemek, dansçı ya da koreograflardan ön bilgi almak, eserle ilgili metinleri okumak, videolarını izlemek, hatta müziğini dinlemek bile çekim esnasında fotoğrafçıya kolaylıklar sağlayacaktır.

Fotoğraflarınız arasında en hoşlandığınız kare hangisi?

Zor bir soru. Benim için elbette hepsinin bir önemi var ama illaki bir tercih yapmak gerekirse, Nefis&Nefs serisinden siyah beyaz fotoğraflarım ve su altında çektiklerimin yerleri farklı. Eser çekimlerinde ise dansçıların sıçrama fotoğraflarını çekmek bana ayrı haz veriyor.

Alkış Bir Kareden Taşınca

İleriye dönük projeleriniz nedir?

Yakın zamanda eğer başarabilirsem Atatürk fotoğraflarına ilişkin bir inceleme kitabı yapmak istiyorum. Yine yeterli enerjiyi bulabilirsem su altındaki dans çalışmalarını kavramsal bir sergiye dönüştürmek isterim.

Yazarın Tüm Yazıları