Nisan 2021’den bu yana üzerine yaklaşık 10 aydır yoğun bir şekilde çalışılan Süper Lig ve 1. Lig müsabakalarının yayın hakları ihale şartları nihayet belli oldu. Türk futbolu için bir devrim niteliği taşıyan ve kamuoyunun da merakla beklediği ihale şartnamesine ilk defa Hürriyet ulaştı.
ÖNÜMÜZDEKİ 5 YILIN İHALESİ
2022-2023 sezonundan itibaren geçerli olacak 5 sezonluk yayın haklarını kapsayacak ihale için alanında dünyanın en iyilerinden biri olan ABD’li IMG firmasından danışmanlık hizmeti alan TFF, ayrıca ilk defa bir yayın ihalesine Kulüpler Birliği Vakfı ile birlikte oluşturulan ortak komisyonla hazırlandı. Yayın ihale Komisyonu ve IMG ile birlikte yürütülen çalışmalar sonrası hazırlanan ve önümüzdeki ay yapılması planlanan ihale belki de ilk defa Türk futbolunda tek kanal devrini bitirmiş olacak.
AMAÇ; TÜRK FUTBOLUNU TEK BiR YAYINCIYA MAHKûM ETMEMEK
Son yıllarda yayıncı konusunda ciddi sıkıntılar yaşayan TFF ve Kulüpler Birliği’nin yeni yayın döneminde benzer krizler yaşamamak adına geçmişte ‘tek’ olan Süper Lig yayın haklarını 3’e, genel yayın haklarını da 9 ayrı parçaya bölmesi dikkat çekti. Kulüpleri tek bir yayıncıya mahkûm etmemek için çoklu yayıncı formülünü benimseyen yeni yayın ihale şartnamesine göre; hafta sonu oynanan Süper Lig müsabakalarının 7’si bir kanaldan, 2’si başka bir kanaldan yayınlanabilecek. Yine yeni ihale şartnamesine göre hafta içine denk gelen lig haftalarının canlı yayınlarını da farklı bir kanal alabilecek.
LiGLERiN iSiM HAKLARI PAKET DIŞINDA BIRAKILDI
Tabii ki Süper Lig için 2022-2023 sezonunda başlayacak olan yeni yayın dönemi için yenilikler bununla sınırlı değil... Mesela artık Süper Lig maçlarının özet görüntüleri müsabaka bitiş düdüğünden 45 dakika sonra her biri 2 dakikayı geçmeyecek şekilde özet görüntüleri dijital ortamdan yayınlanabilecek.
Keza aynı şekilde müsabakaların özet görüntü ve verilerinin uluslararası bahis firmalarına devriyle dijital ortamdan yayının sağlanması. Yine geçmişe oranla bu defa 5 ve 3 yıllık yayın hakları olarak ihaleye çıkacak olan Süper Lig ve 1. Lig medya yayın ihalesinde ilk defa liglerin isim hakkı paket dışında bırakıldı. İhale sonrası isim hakkı Futbol Federasyonu tarafından ayrıca ihaleye çıkartılacak.
Bir el düşünün, takıma bir el atıyor pir atıyor! Adeta yerlerde sürünen o takım çıktığı ilk 7 maçta 6 galibiyet ve 1 beraberlik alıyor. Örneğin öncesi 7 maçın 6’sında duran toptan gol yiyen o takım, o el sayesinde çıktığı 7 maçta sadece 1 duran top golü yiyor. Sonra... Sonra birileri çıkıyor ve o sihirli ele, el çektiriyor!
Enteresan... İsimleri, kulübü, kahramanlarını bir tarafa bırakın, mantıken skandal değil mi bu?
Açıkçası pek olacak iş gibi de durmuyor. Ama anlatılanlara göre olmuş valla...
Hem de bu; 3 yıldır ne yaparsa yapsın, ne harcarsa harcasın, hangi yola başvurursa vursun, kimi takımın başına getirirse getirsin bir türlü hedefine ulaşamayan Fenerbahçe’de olmuş... Bu, daha da enteresan! Bunu, 3. şahıslar değil, olayın 1 numaralı kahramanı anlatıyor hem de canlı yayında. Bakın ne diyor;
"LÜTFEN TAKIMA BİR EL ATAR MISIN HOCAM?"
“Fenerbahçe’de sayın başkan Ali Koç’un isteği ve ricasıyla geçen sezon 15. haftada takıma müdahale ettim. Kendileri bana ‘Lütfen takıma bir el atar mısın hocam?’ dediği için.”
Peki nasıl bir müdahale bu?
“Dünyada ilk defa uygulanan Mindfulness denen bir yöntem uyguladık Fenerbahçe takımına geçen sezon 7 hafta.”
Gazeteci arkadaşımız, Burak Elmas’a soruyor:
“Sayın başkan nereden çıktı bu sürpriz ayrılık kararı? Sebebini söyleyebilir misiniz?”
Elmas, “Ben ve yönetim kurulu arkadaşlarımız öyle karar verdik” diye geçiştiriyor ama ‘bizimkiler’ inatçı ve ısrarlı!
“Peki sebep? Sebep ne sayın başkan?” diye yineliyorlar sorularını...
Hangi birini söylesin, nasıl söylesin sayın başkan. Söyleyip de “Ağabeyim” dediği Terim’i incitsin...
Maalesef şu; adı ‘Süper Lig puan tablosu’ iken, Galatasaraylılar için adeta ‘hüsran tablosu’ haline gelen durum bile ‘bizimkiler için’ yeterli olmuyor.
Kimse bunun sebeplerinden birinin; ligin yanı sıra kupada da bir alt ligin küme düşme potasındaki Denizlispor karşısında yaşanan o tarihi hezimet olabileceğini kestiremiyor.
Kimse sebeplerden birinin; transferlerdeki hayal kırıklıkları olabileceğini aklına getiremiyor.
Bakıyorum da hemen herkes ilk yarının en iyi kalecisi olarak Trabzonsporlu Uğurcan Çakır’da birleşmiş. En iyi kurtarışları o yaptı diye. Haklı olabilirler. Ama bize göre; ligin ilk yarısına damga vuran kaleci; Yeni Malatyaspor-Kayserispor maçı sonrası sahaya inen kulüp başkanı Adil Gevrek’i tutarak hakemleri saldırıdan kurtaran Malatyaspor kalecisi Ertaç Özbir’dir. O sadece hakemleri değil, Malatya’yı, Türk futbolunu ve ülkemizi büyük bir felaketten kurtarmıştır. Allah’tan orada ‘tutan’ vardı, peki ya çıtkırıldım başka bir oyuncu olsaydı! Yanmıştık aman Allah!.. Gözünüzün önüne getirin bir daha o anları... Kaleci Ertaç’ın, kulüp başkanını nasıl güç bela zaptetmeye çalıştığını.
2021'İN EN İYİ KALECİ PERFORMANSI
Yoksa... Yoksa o gündenbu yana sadece ulusal basında değil uluslararası basında da “Eski FIFA kokartlı hakemlerden Hüseyin Göçek, sahaya atlayan kulüp başkanı Adil Gevrek’in saldırısı sonrası hastaneye kaldırıldı” haberlerine maruz kalacaktık. Ve buna da ramak kalmıştı. Dedik ya Yeni Malatyaspor’u da, Türkiye’yi de Ertaç Özbir kurtardı diye. Bilmiyorum uzun yıllardır Türk futbolunun içinde bulunan TFF Başkanı Sayın Nihat Özdemir onca dönem böyle bir rezilliğe şahit olmuş mudur? Hani “Elimde silah olsa hakemi vururdum” söylemini duyduk da hakemi tartaklamak için sahaya inen ve hedefine ulaşmasına saniyeler kalan bir başkan görmemiştik. Hele hele birkaç yıl öncesi Galatasaray Kulübü’nün, bugün sahaya inip tartaklamak istediği o Hüseyin Göçek’le ilgili girişimlerine karşılık, dönemin Kulüpler Birliği Başkan Vekili olan ve “Hakemler de insandır” başlığıyla yayımlanan ortak deklerasyonuna öncülük eden birinden hiç beklemezdik bunu.
BÖYLE BİR OLAYA 75 GÜN CEZA VERMEK DOĞRU MU?
Adil Gevrek’in sahaya inip hakeme saldırmaya çalışması, öyle PFDK cezası ile geçiştirilecek örtülecek bir konu da değildi. Bu; o hakemlerin en başı olan TFF Başkanı ve yönetimi tarafından şiddetle kınanması gereken bir olaydı. Peki yapıldı mı? Hayır. Peki ne oldu? O TFF Başkanı ve yönetimi, çok değil o olaydan 5 gün sonra Malatya’da o rezilliğe imza atan Adil Gevrek’i TFF’deki başkanlık makamında ağırladı. Ve bir de bunu federasyonun resmi sitesinin manşetinden fotoğraflarla paylaşıtılar. “Malatyaspor Başkanı Adil Gevrek’ten TFF Başkanı Özdemir’e ziyaret” diyerek. Hani içinde Sayın Gevrek’in olayla ilgili üzüntüsünü anlatan ifadeleri olur da bir nebze anlarım. Peki bu kabul neyin nesi Sayın Özdemir? Hadi ziyaret talebinde bulundu reddetmeniz gerekirken nezaketinizden reddetemediniz, peki bunu resmi siteden paylaşmak niye?
HAKEMİN HALİNİ HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ?
Acaba, yönetim kurulu üyelerinizle birlikte adeta ‘birliktelik’ mesajı verir gibi yayınladığınız o haber sizce Hüseyin Göçek ve ailesinde ve diğer hakemlerde nasıl bir etki yapmıştır hiç düşündünüz mü? Böyle bir kepazeliğin karşısında çıkan o 75 günlük cezaya bir anlam veremediğimiz bir dönemde o Adil Gevrek’in bu şekilde Riva’da ağırlanması kadar anlamsız bir şey olabilir mi? Örneğin; aynı federasyon, aynı disiplin kurulu tarafından, geçen yıl iki sıra arkasında oturan temsilcinin duyduğu bir küfürlü ifadeden dolayı Karagümrük Başkanı Süleyman Hurma’nın 150 gün hak mahrumiyeti cezasına çarptırıldığı bir yerde, tarihte pek görülmemiş bu çirkinliğe imza atan Adil Gevrek’e sadece 75 gün ceza vermek adalet midir sizce? Olmadı PFDK, olmadı. Hem de hiç..
YER: Sivas 4 Eylül Stadı
SAAT: 19.50 civarı
Loca bölümünde bağrış-çağrış ve kovalamaca. Sebep; yine Fatih hoca (Terim)!
Henüz daha maç bitmemiş... Sivassporlu Faysal Fajr’ın golünün sonrası... O sıra Fatih hocanın locasının önünden geçen bir taraftar kapının da açıklığını fırsat bilerek “Fatih hocaya selam söyleyin...” diyerek laf atıyor... Bunu duyan Terim de yerinden fırlayarak bir anda odanın kapısında bitiyor... Ve ardından “Kim lan o...” diyerek taraftarın peşine gitmek istiyor. Kapıdaki güvenlik hocayı zar-zor zapt etmeye çalışıyor... Hocanın “Ulan gel sene, gelsene laaaan...” bağrışları tehditleri koridoru inletiyor. Neyse ki güvenliğin tam zamanında müdahalesi Terim’in taraftara saldırı teşebbüsünün önüne geçiyor. Yenilginin üzerine bir de taraftarın o lafıyla bir hayli gerilen Terim, güvenlik güçlerinin, “Hocam siz içeri geçin, biz sizi koruruz” sözüne, “Siz kimsiniz ki beni koruyacaksınız” cevabı hocanın ne denli gergin olduğunu gözler önüne seriyor.
İRFAN CAN KAHVECİ VE TERİM VAKASI!
Olay stat koridorlarında yaşanıyor... Tıpkı iki hafta önce Gürsel Aksel Stadı’nda ‘temsilci raporuna’ yansıdığı için öğrenebildiğimiz İrfan Can Kahveci olayı gibi. Aradaki tek fark; İrfan’ın olayının temsilci raporuna yansıması. Biri yayıncı kuruluş kamerasında, diğeri ise cep telefonu kamerasında. Güvenlik kameralarında da var ama ‘ilgililer’ tarafından gerek duyulmuyor. Hoca, temsilci olmamasından dolayı yaptırımdan yırtıyor.
Ama bakıyorum; aynı şekilde TFF talimatlarına göre ‘resmi delil sayılmayan’ İrfan Can Kahveci olayındaki güvenlik kamerası görüntüsüne bir ‘delil’ gibi sarılanlar, aynı hassasiyeti ve alakayı Sivas’taki olay görüntüleri için göstermiyor. Hiç mi hiç, ilgilerini çekmiyor... Veya İrfan Can sayesinde açıp okudukları, cep haritası gibi (!) iki hafta süresince yanlarından eksik etmedikleri o TFF talimatlarına bakma ihtiyacı hissetmiyorlar. Demek ki hassasiyet kişi ve kuruluşa göre değişiyormuş!
NİYET OKUYAN TFF'YE DUYURU!
Neymiş efendim, Futbol Federasyonu tüm kulüplerin memnuniyetsizliğine rağmen bu görevi sürdürüyormuş.
Neymiş efendim, federasyonunun değişmesi artık bir mecburiyet haline gelmiş. Neymiş efendim, bu federasyondan memnun olan tek bir kulüp dahi yokmuş...
Şimdi Sayın Burak Elmas’a soruyorum; peki o zaman niye duruyorsunuz, neyi bekliyorsunuz? Bir federasyonu değiştirmek için bundan daha iyi bir fırsat ele geçebilir mi!
KANUN SiZE BiR HAK TANIMIŞ
Haydi dediğiniz o ‘tüm kulüpleri’ geçtim, sadece ve sadece 15-16 kulüp bir araya gelip imza toplasanız yeter bu TFF’yi göndermek için. Çünkü bu tip durumlar için kanun size bir hak tanımış, TFF Statüsü 29. Maddesinde... Demiş ki; “delegelerin yüzde 40’ının imzasıyla genel kurul olağanüstü toplanmak zorundadır.” Bu kadar basit.
Toplayın, götürün Futbol Federasyonu’nu genel kurula, olsun bitsin bu iş.
‘MADEM ENGEL VAR, NEDEN KALDIRMADIN?’ DiYE SORARLAR
SAYIN Burak Elmas aynı basın toplantısında “Bu yönetimin (Galatasaray’ın) 5 yıllık planı için önündeki tek engel bu futbolu yönetenlerdir” iddiasında da bulundu.
Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim bir defa daha (!) PFDK tarafından cezaya çarptırıldı...
Medyada olsun, sosyal medyada olsun adeta ‘kıyamet koptu.’ “Ne o ya... Hoca adam mı öldürdü, 6 maç da ne?” diye...
İsyan edilen bir konu daha vardı, o da; cezanın açıklanma zamanı!
Neymiş efendim; gecenin birinde ceza mı açıklanırmış... Neymiş efendim; bir gün sonraya bıraksalarmış ölürler miymiş... Neymiş efendim Marsilya maçının sevinci kursaklarında kalmışmış. Hatırlasanıza geçmişte de yine hocayla ilgili ‘çıkan ceza’ yerine açıklanma süresinin 19.05’e denk gelmesine nasıl bir isyan başlattığını ve peşine TFF Yönetimi’nden istifa getirdiğini...
Ama gel gör ki, tıpkı geçmişte olduğu gibi bugün de; ‘Hoca bu cezayı alacak ne yapmış, hakeme ne demiş, TFF organlarının gerekçeleri nelermiş?’ diye merak eden, ilgilenen bir Allah’ın kulu yok. Ha çıkarırsın hocanın yaptığı hareketi, ihlalini veya raporlara geçen o sözlerini, bunları ortaya koyarak “Adaletin bu mu TFF?” diye sorarsın. Tabii eğer o raporu talimatın ilgili maddeleriyle örtüştürdüğünde çıkan ceza abartılıysa...
İŞTE RAPORLARDA YER ALAN O SÖZLER
Şimdi geçin ilgili teknik direktörün kim olduğunu veya hangi kulübün mensubu olduğunu... Eğer bir teknik adam müsabaka hakemine kenardan “Gel o kartı burada göster bakayım, a.. k... p...i” diye ifade kullanmışsa sizce bu bir küfür değil midir? Eğer küfür ise bunun talimattaki karşılığı da minimum 3 maç cezadan başlamaz mı?
8 MAÇ GEREKMEZ Mİ?
Bundan 5 gün öncesiydi... G.Saray, 6 Kasım akşamı resmi hesaplardan “L.Moskova maçındaki kural hatası hakkında” başlığı ile bir duyuru yapmıştı. Duyuruda da “Kulübümüz, Lokomotiv maçındaki kural hatası nedeniyle hükmen galibiyet bu talebimiz kabul görmezse maçın tekrar oynanması talebi ile UEFA nezdinde gerekli hukuki başvuruyu yapmıştır” ifadelerine yer verilmişti.
Ve konu epeyce gündemi de meşgul etmişti. Her neyse... Sonuçta başvuru ile ilgili UEFA’dan beklenen cevap geldi.
“Onu isteriz, olmazsa bunu isteriz gibi” UEFA’dan farklı taleplerde bulunan kulübe gelen cevap, beklentilerden farklı (!) daha doğrusu biraz da şoke edici cinstendi. G.Saray’ın talepleri reddedilmişti. Ama gerekçesi ilginçti: “Başvuru zamanında yapılmadığından, reddine...”
OĞULCAN MESELESİNDE DE YANLIŞ ADRESE GİDİLMİŞTİ
Maalesef Galatasaray’ın umudu olan bir dosya, ‘hukukçularının’ başvuruda yaptıkları bu fahiş hatayla kapanmış oldu. UEFA Avrupa Ligi 2022 talimatı madde 53’e 01... Konu başlığı ‘İtirazlar.’ Kısa ve öz şekilde; “Kulüpler müsabaka ile ilgili itirazlarını UEFA Disiplin Hükümleri çerçevesinde müsabaka bitiminden sonra en geç 24 saat içinde yapar” diyor.
Yani karmaşık ve anlaşılmayan bir durum yok. Belli ki kitabın kapağı bile açılmamış.
Üç madde sonrası, yani 56. maddede itiraz usulü ile ilgili detaylar var. Örneğin yazılı yapılması ve 1000 Euro’luk bir harcın yatırılması v.s. Galatasaray gibi uluslararası üne sahip bir kulübün hukukçularının böyle bir hata yapması, geçiştirilecek bir durum değildir...
Tıpkı kamuoyu ile paylaşılan UEFA başvurusunun, akıbetinin paylaşılamaması gibi... Tıpkı benzer bir hatanın kısa bir süre önce Oğulcan için Rize’nin hesabına yatırılması gereken paranın TFF’ye yatırılarak “Hadi bize muvafakat belgesi ver” denerek yanlış adresten evrak istenmesi gibi...
