İzmir ekonomik metropol oluyor

BAYRAKLI – Turan bölgesi yeni kent merkezi olarak planlandı.

Haberin Devamı

Çok değil, 10-15 yıl sonra 200’ün üstünde gökdeleniyle İzmir’in yeni silueti olacak.

Tamam, bazı eksiklikler nedeniyle yargı frenleriyle karşılaşsa da Akdeniz’in incisi kentimiz bir “Manhattan” görüntüsü verecek.
Peki, 10 milyon metrekareni üstündeki bu arza acaba yeterli talep olacak mı?
Bakın, bu yerler canlı bir iş yaşamı oluşturabilirse bir anlam kazanır.
Hep diyoruz, 80 milyonluk bir ülke, tek ekonomik metropol ile yürümez.
Özellikle İstanbul – İzmir Otoyolu tamamlandığında, mesafe kaygısı azalacağından kentimiz tercih nedeni olacaktır.
Bir gün gerek yabancıların gerekse Anadolu’nun müteşebbis kesimlerinin İzmir’e yönelmeleri bu bölgeyi daha da değerlendirecektir.
Zaten hareketli bir ticaret ve hizmetler sektörü oluşturulamaz ise bu neviden yerler değerleriyle orantılı talep görmezler.
Halihazırda bu tip yerlerin metrekare maliyetleri arsa payı dahil 1000 dolar mertebesindedir.
Satış fiyatlarının ortalamada 2500 ile 3500 dolar civarında olduğunu biliyoruz.
İzmir iş insanları bu yerlerden satın alsalar bile kendilerini buralarda oturmaya pek layık görmemektedir.
İstanbul tüccar ve sanayicisinin aksine, belirli iş hacimlerini aşan şirket sahipleri bile depolarının ya da fabrikalarının bir köşesine sıkışmayı marifet bellemektedir.
Hal böyle olunca bugün bölgede hizmete giren gökdelenlerin kira fiyatları yerlerde sürünmektedir.
Kira bedelinden hareketle gayrimenkul fiyatının belirlendiği bir dünyada, İzmir’imiz bir an önce ekonomik açıdan hareketlenmez ise mevcut satış fiyatlarıyla “müşteri” bulmakta zorlanılacağı açık olarak görülmektedir.
Yani diyeceğimiz, bölge “yarım kalmış inşaat cennetine” de dönüşebilir.
Neyse, moral bozmanın alemi yok.
İzmir iyi olacak, her şey iyi gidecek, bu yerler ikinci bir İstanbul olununca kentimize yetmeyecek, dar gelecek.

-----

Haberin Devamı

Bazen kaybetmek kazandırır

DEVLET dediğiniz kavram, nihayetinde bir arada yaşama iradesini gösteren insanların oluşturduğu toplumsal sözleşmenin icra organıdır.
Bu irade, farklı kesimlerin “asgari müştereklerinin” mutabakatı üzerinden şekillenir.
Türkiye, maalesef giderek “asgari müştereklerini” kaybetmektedir.
Anayasal kurumların ve devletin tüm toplumu kucaklayıcı, adil ve objektif olduğu hissi hepimizde azalmaktadır.
İktidar bünyesinde de bu sıkıntıyı gözleyen ve törpülemeye çalışanlara şahit oluyoruz.
Ancak hiç kimse “hakim üsluba” karşı koyamıyor.
“Keşke” diyesi geliyor insanın “1 Kasım’da da koalisyon çıksaydı”.
Samimi kanaatimiz odur ki, esneyen, merkeze yönelen, uzlaşmak zorunda kalan bir AK Parti’nin siyasi geleceği çok daha kalıcı hale gelir, 80 milyonun, oy verse de vermese de sindirdiği bir merkez sağ parti olurdu. Mamafih Sayın Davutoğlu’nun son dönemlerindeki söylemleri, ülkeyi yumuşatma adına umut vaat ediyor, az da olsa “ferahlama” veriyor.

-----

Tahir Elçi

Haberin Devamı

“PKK terör örgütüdür”, derseniz, kimse itiraz etmez. Zira sivillere, masum insanlara yönelik öyle vukuatları var ki, sadece bunlar yüzünden bile terminolojik olarak terör tarifi asla sırıtmaz.
Beri yandan, meseleye siyasal tarih ve siyaset sosyolojisi açısından baktığınızda, PKK’yı ‘bir Kürt kalkışması ve isyanını örgütleyen, giderek Ortadoğu’da taban bulmaya başlayan bir siyasal harekettir’, diye de tanımlayabilirsiniz.
Bu durumu seslendirdiği için Tahir Elçi hedef tahtasına konmuştu.
Tıpkı Hrant Dink gibi, bir “Barış Adamı” kimliği, anlamından kopartılan cümleler yüzünden yıpratıldıkça yıpratıldı ve maalesef sonu onun gibi oldu.
Bu topraklar neden aydınlık yüzlü evlatlarına sahip çıkamıyor, koruyamıyor, bilemiyoruz.
Güvercin Kasapları, “barış, kardeşlik, huzur” diye çırpınan bir mazlum kuşu en verimli çağında biçti, doğradı.
Onu unutmayacağız.

Yazarın Tüm Yazıları