Genç, yakışıklı, zengin

GENÇ ve yakışıklı kimlikler, seçimli ortamlarda avantaj sağlıyor.

Haberin Devamı

 

Ali Koç, Mahmut Özgener, Deniz Yücel, Trudeau, Macron, Pedro Sanchez...
Hani her zaman genç ve yakışıklıyı bulmak mümkün olmuyor.
Bu bileşime “zengin” olmayı da katarsanız, formül mükemmel hale geliyor.
Mamafih bazen sadece zengin olmak da yetiyor.
Berlusconi’den Trump’a, tüm “kart papazlar”ın bu anlamda önü hep açılmıştır.
Bizim “kronik mağlup” muhalefetimizin de iktidarın bileğini bükmesi için bahse konu başarı şifresine itibar etmesi beklenir.
Ama heyhat.
Bu hususu pek nazara aldıkları söylenemez.
Hani Kılıçdaroğlu’na en fazla “Gandi” diyorduk.
Bahçeli’nin ise “jön” olmadığı ortadaydı.
Şimdikilere dair, “bir kertik” gelişmeyi teslim edebiliriz.
Gerek Muharrem İnce, gerekse Meral Akşener geçmişe göre fena değiller.
1970’lerde “baba”, “tonton”, “karaoğlan” falan olmak geçer akçeydi.
Sadece Cem Uzan ve Tansu Çiller, fiziklerinden kaynaklanan ilave bir yarar üretebilmişlerdi.
20 yıl öncesinin Tayyip Erdoğan’ı da açık söyleyelim yakışıklı bir politikacıydı ve bunun karşılığını başta kadınlar olmak üzere her kesimden uzunca bir zaman almıştır.
An itibariyle bakıldığında, zenginliklerini tam bilmesek de genç ve yakışıklı olmanın bariz avantajı kimse de gözükmüyor.

-----

Pragmatistliğin de sınırı var

Haberin Devamı

AK Parti ve Tayyip Erdoğan, FETÖ ile mücadeleyi başlattıkları tarihten itibaren “Barış süreci” ve “NATO” konusunda farklı politikalar oluşturdular.
Büyük ölçüde, “Avrasyacılar” dediğimiz eski bir anlayışın yaklaşımları ile uyumlu hale geldiler.
Bu tercihlerin sonucu Rusya ve İran’la yakınlaşılırken, bağlı olarak Batı ile ilişkiler gerildi.
Şimdilerde seçim süreci yaşanırken bu politikaların “getiri ve götürüleri” ile hesaplaşılıyor.
Kürt politikasında mevcut tutum, giderek anahtar rol oynayacağı anlaşılan HDP oyları ile ilgili iktidara sıkıntı yaratıyor.
Yanı sıra, Batı dünyasının da ülkeye bakışının eskisi gibi olmadığı aşikar.
Bu anlamıyla AK Parti’nin seçimlerde “eli” eskisi kadar rahat gözükmüyor.
Pragmatist bir tutumla bu politikalardan geri dönüşler olabilir mi?
Bu sorunun yanıtını doğru verebilmek için öncelikle niçin bu yola sapıldığının iyi tahlil edilmesi gerekiyor.
Bu bağlamda 17-25 Aralık, 15 Temmuz ve benzeri kritik tarihlerin iktidarın davranışlarına etkisinin gerçekçi gözle değerlendirilmesi icap ediyor.
Sanki yaşadığı travmalar sonrasında, biraz da mecburiyetten, ulusalcı tınısı yüksek şahin kesimlerle bir koalisyon içine girildiği izlenimi doğuyor.
Bu bakış açısı doğruysa, 24 Haziran ve 8 Temmuz’da HDP oylarının kazanılmasına yönelik esnek bir tutum beklemek zordur.
Aynı şekilde Batı ile olan ilişkilerde, S-400’lerden nükleer santrala var olan sıkıntılarla beslenen negatif ekonomik ve siyasi algının düzeltilebilmesi zamana matuf ciddi bir çaba gerektirmektedir.
Diyeceğimiz, “cumhur ittifakı”nın bileşenlerinin sadece MHP’den ibaret olmadığıdır.
Şartlar bazen siyasi partileri belli bir pozisyona iter ve orada sıkıştırır. Bu anlamda AK Parti’nin “kartları yeniden karma” kapasitesi hala var mıdır, çok da kolay gözükmüyor.

-----

Ahmet Güzelyağdöken

Haberin Devamı

YEME – içme dünyasının “Zeus”u kim derseniz, benim oyum büyük usta Ahmet Güzelyağdöken’e olur.
Gerçek manada gurme diyebileceğimiz Ahmet Bey, yöresel lezzetler dünyasının en dikkatle takip edilmesi gereken kişilerindedir.
Üniversitede hocalık, babadan peynircilik, Gourmet Guide dergisinde editörlük, derken nihayet kuvveden fiile geçerek, “Balmumu” namıyla maruf lokantasında, ocağın başında bizzat sanatını icra etmeye başlamıştır.
Balmumu, Alsancak’ın göbeğinde, orta büyüklükte bir mekan. Reyhan Pastanesi’nin karşı sokağında. Ahmet Bey’in ifadesi ile “antik, rustik üzerine oturtulan yemek stili”.
Aklımızı başımızdan alan yemeklerle; Paşa böreği, ekmek dolması, Alaşehir kapaması, buğday pilavı başta olmak üzere, bir lezzet girdabına savrulacağınız tehlikeli bir “taam” vaat ediyor Ahmet Bey’in kepçesi.
Ahmet Güzelyağdöken, yaptığı işe sevgi ve saygı duyduğundan, hem insanları hem de kendisini mutlu ediyor. Aynı zamanda mekanında özeni, hijyeni, lezzeti ve fiyat politikası ile adeta yeme-içme dünyasına mesaj veriyor, örnek oluyor.
Kuvvetle tavsiye olunur.
Adres: Plevne Bulvarı, 1388 Sokak, No: 5/C Alsancak.

Yazarın Tüm Yazıları