İlhan Cavcav’ın itirazcı akılları!

İlhan Cavcav, uyduruk kaydırık teknik direktörlük diplomalarına inanmıyor.

Haberin Devamı

Her hoca değişikliği, teknik direktör üreten düzene bir tepkidir, bu anlaşılmıyor. Ben “İlhan Cavcav aklının” futbolu yöneten akıldan daha yüksek olduğuna inananlardanım.


İLHAN Cavcav, 35 yıldır Gençlerbirliği’ni “tek tabanca” yönetiyor. Elbet yöneticileri var ama son söz onun. Bizim medyanın tuttuğu çeteleye göre altmış teknik direktörün başını yemiş.
Her hoca değiştirdiğinde spor kamuoyunda bir “İlhan Cavcav rüzgârı” estiriliyor. Türkiye’nin futbol düzeneğini “tartışamayanlar” onun başkanlığını tartışıp, kendilerini daha demokrat hissediyorlar.

 

* * *

İlhan Cavcav’ı hiç tanımam. Ankara’da çalışırken uzaktan görmüşlüğüm vardı. Bir kere de bana yolladığı selamını aldım, o kadar.
Ancak kendisine dair bir fikrim var. Eylemlerini, konuşmalarını gazetelerden takip ederken kararlarının sonuçlarını görebiliyorum.
Son derece gerçekçi bir başkan olduğu su götürmez, o sayededir ki takımı da ekonomik bir rahatlık içinde. Yıllardır tek bir futbolcusunun para için ağladığını duymadım. “Batık takımlar çöplüğünde” bu bile tek başına Oscar ödüllük meziyettir.

 

Haberin Devamı


ÇANAK YAĞMASI


GENÇLERBİRLİĞİ’nin parasını çalmıyor, çaldırmıyor. Her sene üzerine koyuyor.
Yıllardır Türkiye Birinci Ligi’nde (Sakallılar Ligi’nde) top koşturmuş bir futbolcu takımların mali kaynakları ve yöneticileri için şöyle diyordu.
“Gelirler büyük. Futbolla ilgisi olmayan bir takım insanların bu gelirin üzerine (yönetici sıfatı ile) üşüşmesi normal.”
Yıllardır sorunu daha net açıklayan bir cümle duymamıştım.

* * *

Osmanlı’da “Çanak Yağması” denen bir gelenek vardı. Düğünlerde, sünnetlerde veya askeri zaferlerde At Meydanı’nda binlerce kişiye açık bir davet verilirdi. Masaların üzerinde yer alan binlerce çanaktan yemek dağıtılırdı.
Zamanı gelip de padişah işaret verdi mi davetliler çanakları kapışır, evlerine götürürlerdi. Özellikle yeniçeriler bu yağma işinde çok iyiydi.
Bizim naklen yayın gelirleri, bahisler ve federasyon payları bugünün kulüplerine büyük girdiler sağlıyor. O yüzden de iştahlar açılıyor. Futbolla ilgisi olmayan insanlar yöneticiliğe soyunuyor. Başaran da her yıl bir “Çanak Yağması’na” katılma fırsatı yakalıyor.
Hepsi yağmacı demiyorum. Zaten diyemem de. Bunu futbolun içinden gelen tanık konumundaki profesyoneller söylüyor. Belki de İlhan Cavcav’a kulübünde “Çanak Yağması’na” izin vermediği için bu kadar kızılıyor.

 

Haberin Devamı


YILMAZ VURAL


GENÇLERBİRLİĞİ’nin kurtulmak için 26 puan toplayıp “39 puanlık güvenli bölgeye” ulaşması gerekiyor.
Yılmaz Vural söylüyor bunu. Birinci yarının Galatasaray’ından daha fazla puan toplama iddiası ile “On beş yeni transfer” istiyor. O kadar futbolcuyu almak bir mesele, takıma uydurup oynatmak başka mesele.
İlhan Cavcav’ın aklına yatmayınca yollar ayrılıyor. Bunun adı “Vay beni de kovdular” oluyor. Bana göre icapsız bir yaygara. Federasyondan “yasaklama” talep etmek de bir o kadar yakışıksız.
Türkiye’nin mali olarak en rahat kulübü olan Gençlerbirliği’nin niye şampiyonluğa oynamadığı hep tartışılır.
Bursa örneğine baktıktan sonra rahatça söyleyebilirim. Gençlerbirliği bir kez şampiyon olsaydı, bu yükü kaldıramazdı. Küme düşe düşe yok olma sürecine girerdi.
İlhan Cavcav’ın aklına, bunu çok erken görebildiği için, saygı duyuyor-
um. O aklın gelip geçen federasyonları yöneten akıllardan daha fazla olduğunu biliyorum. Bu kadar çok teknik direktör değiştirmesinin sebebi de tepkidir.
“Uyduruk kaydırık” eğitimle verilen “uyduruk kaydırık” teknik direktörlük diplomalara itirazdır. Kaldı ki bu “uyduruk kaydırık” diplomaları alanların yüzde doksanının, bunu dahi hak etmediği de başka bir gerçektir.
Gençlerbirliği’ne gelince. Bu yıl kötü tercihler ve kötü başlangıç yaptı, bu hale düştü. Canları sağ olsun. Düşseler bile en fazla bir yıl kalırlar aşağıda ve daha güçlü olarak geri dönerler.

Haberin Devamı

* * *

“Futbol çarkını doğru işletecek” adam gibi bir sistem için de söyleyeceğim şey değişmez. Bizimkilerin ortak aklının nasıl ürünler verdiği ortada.
Yetki bende olsa, futbola yeni düzenek getirme vakti geldiğinde zaman meydanı bizimkilere, özellikle de fede-
rasyona bırakmazdım. Dışardan iş bilen uzmanlar getirir, yeni düzeni onlara kurdururdum.
Efendim, bu bir nevi sömürgeci mantığıymış. Varsın olsun, o akıllar bizimkinden iyiyse niye sebeplenmeyelim?
Boşuna “Divaneler dört yanımda, akıllıya hasret canım” dememiş şair.

Yazarın Tüm Yazıları