El Kaide’yi destekleyen Batılı ülkeler hangileri?

CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan’ın DEAŞ hakkındaki söyleminin önemli bir yönü, bu örgütün bazı odakların Suriye’de uygulamaya çalıştıkları planları için mazeret olarak kullandıkları bir proje olduğu yolundaki görüşüdür.

Haberin Devamı

Erdoğan’ın “Bölgedeki DEAŞ unsurlarının kimler tarafından beslendiğini, eğitildiğini, ihtiyaç duyulduğunda kullanılmak üzere hazır halde tutulduğunu gayet iyi biliyoruz” şeklindeki sözleri bu bakışının açık bir yansımasıdır. (12 Aralık 2018)

Erdoğan’a göre, DEAŞ, “Dünyayı korkutmak için sürekli şişirilen, büyütülen, dev aynasında gösterilen bir proje”dir. (27 Kasım 2018)

Cumhurbaşkanı, aynı konuşmasında DEAŞ’ı “balon” olarak nitelendirip, Türkiye’nin ‘Fırat Kalkanı’ harekâtı ile bu “balonu patlattığını” da söylemiştir.

*

Cumhurbaşkanı’nın bu yöndeki beyanlarına yakın zamandan birçok örnek verilebilir. Burada önem taşıyan nokta, Erdoğan’ın hiçbir zaman DEAŞ’ı kullanan odak ya da odakların ismini vermemesi, hiçbir ülkenin adını geçirmemesi, isimlendirmeyi bir anlamda kamuoyunun takdirine bırakmasıdır. Sonuçta Erdoğan’ın DEAŞ tahlili, Batılı ülkelerin bu terör örgütüne dönük tehdit değerlendirmesinden önemli ölçüde ayrılmaktadır.

*

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı’nın DEAŞ’a bakışının bir benzeri, bu kez Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun yaptığı bir açıklamada ancak DEAŞ değil, El Kaide’nin uzantısı olan İdlib’deki Heyet Tahrir Üş Şam (HTŞ) bağlamında karşımıza çıktı.

Geçen çarşamba günü Demirören Medya Grubu’nun Ankara’daki merkezini ziyaret eden Çavuşoğlu Bir gerçeği ben de biliyorum” dedikten sonra şunları söyledi:

Koalisyon içinde bazı Batılı ülkeler İdlib Mutabakatı’nın bozulması için HTŞ’lileri teşvik ediyorlar. Para ve destek veriyorlar. Bir, İdlib Mutabakatı’nın bozulması için; iki, anayasa komisyonunun kurulmaması için. Sırf biz yapıyoruz diye...”

*

Sırf biz yapıyoruz diye...” ifadesi burada şifreyi çözen anahtardır. Kastedilen, Suriye sorununa siyasi bir çözüm bulmak amacıyla Astana ortakları Türkiye, Rusya ve İran arasında yürütülen süreçtir. Astana mekanizması, son iki yıldır Suriye’ye çözüm çabalarında, bu çerçevede anayasa komisyonu hazırlıklarında BM sürecinin ve bazı Batılı ülkelerin üstlendikleri inisiyatiflerin belirgin bir şekilde önüne geçmiştir.

Bu noktada Astana sürecinin başlamasından sonra geçen yıl Fransa, ABD, Britanya, Almanya’nın yanlarına Suudi Arabistan, Ürdün ve Mısır’ı alarak Suriye’ye siyasi çözüm arayışlarını ele almak üzere ‘Küçük Grup’ adı altında bir inisiyatif başlatmış olduklarına özellikle dikkat çekelim. Türkiye ve İran’a karşı bölgede ağırlık oluşturmaya çalışan Mısır ve Suudi Arabistan’ın da bu grupta yer alması anlamlıdır.

*

Haberin Devamı

Bazı Batılı ülkelerin HTŞ’ye para ve destek verdikleri” yolundaki sözler komplo teorilerine yatkın bir köşe yazarının sütununda ifade edilmiş olsaydı, buna belli bir şüphe payıyla yaklaşılabilirdi. Oysa bu ifade “Bildiğim bir gerçek” takdimiyle Türkiye’nin Dışişleri Bakanı tarafından telaffuz edilmiştir.

Neresinden bakılırsa bakılsın, bu ciddiye alınması gereken son derece kuvvetli bir ifadedir. Bir dışişleri bakanının elinde somut istihbarat bulunmadan böyle bir suçlama yöneltebileceğini düşünebilmek güçtür. Üstelik Çavuşoğlu, anayasa komisyonunun kurulmaması için yapılan bu engellemede “Bazı Batılı ülkeler” diyerek kısmi bir tarif de veriyor...

*

Haberin Devamı

Bu açıklamayı görünce, ister istemez akla Rusya lideri Vladimir Putin’in 23 Ocak’ta Moskova’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’la birlikte düzenlediği basın toplantısında yaptığı bir çıkış geliyor. Putin, açıklamaları sırasında Türkiye ve Rusya’nın Suriye ile ilgili Anayasa Komisyonu’nu toplamak için yürüttükleri çalışmaları engellemeye çalışan Batılı ülkelerden şikâyetçi olmuştu.

Putin, üç ülkenin BM Genel Sekreteri’ne başvurarak, kendisinden Astana ortaklarının geçen 18-19 Aralık’ta Cenevre’de yapacakları bir deklarasyonu onaylamamasını talep ettiklerini duyurmuştu. Putin, bu ülkelerin isimlerini Fransa, Almanya ve Britanya olarak açıklamıştı.

Rusya liderinin bazı Batılı ülkelerin bir diplomatik girişimiyle ilgili şikâyetini doğrudan Çavuşoğlu’nun demeciyle örtüştürmek haksızlık olacaktır. Ancak bir dışişleri bakanı bu kadar hassas bir konuda genel ifadeler kullandığı zaman, bu sözlerin her yere çekilebilmesini önlemek de güçtür.

Haberin Devamı

Her halükârda Çavuşoğlu’nun sözleri bugünlerde Ankara’da Suriye konusunda Batı’ya duyulan derin güvensizliğin bir dışavurumu olarak da görülebilir.

Yazarın Tüm Yazıları