Güçlü olanlar yalnızken daha güçlüdür!

Gün geçmiyor ki karşımıza bir “bilir kişi” çıkıp “Türkiye yalnızlaşmaya devam ediyor” demesin. Bazen öyle anlar geliyor ki bu “bilir kişiler” hep aynı kaynaktan mı besleniyor acaba diyorum. Bu gruptaki “bilir kişiler” ülkemizin geleceğinin bölgemizde kendine yararı olmayan ülkelerden geçtiğini düşünüyorlar.

Haberin Devamı

Ben bunu tam bir 20. yüzyıl kafası olarak tanımlıyorum.

Atatürk sonrası Türkiye’de uçak fabrikaları da dahil olmak üzere birçok sanayileşme atılımının önü kesilmişti. Gizli bir güç veya güçler bizi sürekli sindirmeye çalışıyordu. Halbuki Atatürk döneminde kendi gücümüzden güç almayı öğrenmiş bir toplum olma yönünde hızla ilerliyorduk.

Atatürk’ün bu anlamlı sözlerini hatırlamamız lazım:

‘Efendiler! Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi birtakım zihniyetler belirdi.

Halbuki, hangi istiklal vardır ki, ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir!’

 

Haberin Devamı

Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk, 20. yüzyılın çok ötesinde bir vizyonla tam bağımsız ve güçlü Türkiye’yi hedef gösteriyordu bize. Ve bunun için bize düşman olan ülkelerden değil, gereken gücü ve kudreti kendimizde, damarlarımızdaki kanda bulmamızı öğütlüyordu. 

Bugün 21. yüzyıldayız.

Bugün bize 21. yüzyıl kafası gerekiyor. 20. yüzyılın düşünce yapısı ile daha farklı ve güçlü bir gelecek inşa edemeyeceğimiz ortada.

O halde, bulunduğumuz anın fırsatlarını en doğru şekilde değerlendirmemiz gerek. Türkiye yalnızlaşıyor diye dertlenenlere Schiller’in şu sözünü hatırlatmamız yerinde olacak:

“Güçlü olanlar yalnızken daha güçlüdür”

Engin Türk tarihi bize askeri anlamda gurur duyduğumuz birçok örnekler veriyor. Üç kıtaya hükmetmiş bir milletin torunları olmak bize güven veriyor.

Bu güvenle geleceğe odaklandığımızda, 21. yüzyılın Türk tarihini değiştirebilecek fırsatlar sunduğunu görüyoruz.

En büyük fırsat, endüstriyel olarak daha derinleşmiş, daha güçlü bir milli ekonomi inşa etmek.

Bunun 3 kolay yolu var:

  1. Yazılarımızda daha önce değindiğimiz gibi stratejik alanlarda devletin farklı kaldıraçlarla derinleşmiş endüstriyel ekonomi için altyapıyı hazırlaması.
  2. Endüstriyel yapının yeni teknolojilerle ve yeni metotlarla zamanının çok ötesine geçirilmesi
  3. Endüstriyel üretim ürünleri için küresel pazarlarda yer bulunması

 

Askeri güç, endüstriyel güç ve güçlü milli ekonomi ile desteklendiğinde çok daha sürdürülebilir ve daha güçlü hale gelecektir.

1890’lardan başlayarak, Japonya iki kalkınma hareketi ile modern ve güçlü milli ekonomiye geçiş yaptı. Bugün devletin kaldıraçları ile ortaya konmuş hepimizin hayatının parçası olan Japon milli endüstrisinin ürünü olan markalar var. Japonya 20. yüzyılı endüstriyel olarak güçlenmek için kullandı. 

Haberin Devamı

Çin, daha bu hafta Başkan Xi’nin konuşmalarında belirttiği “Birleşmiş Cephe” adını verdikleri özel sektöre yönelik yeni bir kalkınma hareketini başlattı. Milliyetçi girişimcilerle yeni sektörlerin desteklenmesi hedefleniyor bu “Birleşmiş Cephe” programı ile. 

Çin bunu sadece özel sektörü güçlendirmek için değil, devletin ihtiyaç duyabileceği özellikle istihbarat kaynaklarını güçlendirmek için yapıyor. Çin Milli İstihbarat Kanunu’nun 7. Maddesi Çinli firmaların ve bu firmalarda çalışan yöneticilerin Çin milli istihbarat ekibinden gelen istek ve yaptırımları geri çevirmesini oldukça zorlaştırıyor.

Fransa daha bu hafta dijital ekonomiyi hayata geçirmek ve girişim finansman ekosistemini ivmelendirmek üzere 7 Milyar Euro’luk bir paket açıkladı.

Haberin Devamı

Küresel pencereden baktığımızda 21. yüzyılın esas mücadelesi ülkelerin endüstriyel derinlik mücadelesinde saklı.

Görünen o ki 21. yüz yıl kafası kendine güvenen, geleceğe odaklanmış milli endüstriyel derinlik ile askeri gücünü destekleyen bir Türkiye istiyor bizden.

Yazarın Tüm Yazıları