Yaşayan ‘en değerli’ sanatçı Jeff Koons’la İstanbul’da iki gün...

‘Yaşarken eseri en yüksek fiyata satılan sanatçı’ Jeff Koons geçen hafta İstanbul’daydı. Şehrin tarihine, kültürel yapısına, mimari eserlerine hayranlığını dile getiren Koons ve eşi Justine’le İstanbul’da sıradışı bir tur yaptık. Perşembe Pazarı’nı da Perili Köşk’ü de gezdik, Çinili Hamam’a da girdik, Çukurcuma’ya da uğradık, Valens Su Kemerleri’nin altından da geçtik... Gittiğimiz her yerde bolca fotoğraf çeken Koons, tarih ve sanat dolu bu geziden çok keyif aldı. Yakın zamanda da Türkiye’de bir sergi yapmayı arzu ediyor.

Haberin Devamı

Sanat dolu günler başladı İstanbul’da. Hem Contemporary Istanbul’un 17’nci edisyonu hem 17. İstanbul Bienali’yle şehrin adı sanatla anılmaya başladı yeniden. Contemporary Istanbul’da, uluslararası üne sahip sanatçı Jeff Koons’un özel bir proje kapsamında tasarladığı, sadece
99 adet üretilen BMW M850i xDrive Gran Coupé’si de sergilendi.

Yaşayan ‘en değerli’ sanatçı Jeff Koons’la İstanbul’da iki gün...

Popüler kültürü ve günlük yaşama dair objeleri odağına alan işleriyle dikkati çeken Koons, yeni BMW 8 Serisi için hayalindeki otomobili tasarladığını söyledi.
İster tesadüf deyin, ister kesişen yollar... Hayat güzel sürprizler hazırlıyor bizlere. Bundan beş sene önce ‘Ayrıcalıklı Rotalar’ televizyon programım için Bilbao’ya gitmiştim. O zaman, 20’nci yüzyıl sanatını odağına alan muhteşem mimarisiyle Guggenheim Müzesi’nin önünde Jeff Koons’a ait
12 metrelik ‘Puppy’ (Köpek Yavrusu) adlı heykeli görmüştüm. Sanatçıyla tanışmamı sağlayan bu eserin hem boyutu hem de tarzı beni oldukça etkilemişti.
Daha sonra, pandemiden hemen önce yaptığım bir Las Vegas gezisinde ‘Tulips’ (Laleler) adlı eseri çıkmıştı karşıma. Ve yıllar sonra sanatçının İstanbul’u ilk ziyaretinde onu gezdirme şansına sahip oldum.

Haberin Devamı

Yaşayan ‘en değerli’ sanatçı Jeff Koons’la İstanbul’da iki gün...
Jeff Koons Beyoğlu’nda gezerken bölgenin tarihi, mimari ve kültürel yapısına duyduyu hayranlığı dile getirdi.

Samimi ve mütevazıydı

Bugüne kadar 150 civarında dünyaca ünlü ismi gezdirdim. Çoğu sanılanın aksine oldukça mütevazıydı. Jeff Koons da mütevazılığıyla ve samimiyetiyle beni çok etkiledi. Sanki karşımda ünlü bir sanatçı değil, yıllardır tanıdığım bir dostum var gibi hissettim. Kendisi ayrıca çok ince bir ruha sahip. Basın toplantısında kiminle İstanbul’u gezeceği sorulduğunda “Otel odamda başucumda kitabı duran Saffet Emre Tonguç ile” yanıtını vermesi beni ayrıca çok onurlandırdı.
4 yaşında ailesinin yeteneğini keşfetmesi hayatının dönüm noktası olmuş. Sonra sanat, odağı haline gelmiş. Ona sunulan olanakları en iyi şekilde değerlendirmesinin sanatını çok geliştirdiğine inanıyor.

Haberin Devamı

Yaşayan ‘en değerli’ sanatçı Jeff Koons’la İstanbul’da iki gün...
2019’da ‘Tavşan’ isimli eseri açık arttırmada 91 milyon dolar gibi rekor bir seviyeden alıcı bulan Jeff Koons yaşarken eseri en yüksek fiyata satılan sanatçı oldu.

İstanbul’da bilinen yerlerin yanı sıra alışılmadık mekânları da gezdik. Her köşesinde sürprizler saklı bu şehir onun sanatçı ruhunu da etkiledi bence. Çok sayıda fotoğraf çekti ve her fırsatta şehrin tarihi ve kültürel yapısına, çok farklı mimari eserlere sahip olmasına duyduğu hayranlığı dile getirdi. Size bu dolu dolu iki günü anlatayım...

Yaşayan ‘en değerli’ sanatçı Jeff Koons’la İstanbul’da iki gün...
Koons’un tasarımı BMW M850i xDrive Gran Coupé geçen hafta Contemporary Istanbul’da sergilendi.

Yaşayan ‘en değerli’ sanatçı Jeff Koons’la İstanbul’da iki gün...
Koons’un paslanmaz çelikten ürettiği ‘Tulips’ (Laleler) isimli eseri...

Haberin Devamı

Siirt Pazarı’nda sakatatları fotoğrafladı

İlk günümüz Koons ve eşinin konakladığı Boğaz’daki Mandarin Oriental’da başladı. Önce Karaköy’e gittik. Jeff Koons tasarımını yaptığı aracın tanıtım çekimleri için ayrıldığında biz de Güney Afrikalı eşi Justine’le ufak bir Karaköy turu yaptık. Özellikle Rus Çatı Kiliseleri oldukça ilgisini çekti. Galataport’ta verdiğimiz kahve molasından sonra Jeff ile buluşmak için çekimlerin yapıldığı Azapkapı’da Ceneviz surlarının önündeki metro köprüsünün yanına gittik.
Buradan Süleymaniye Camisi’nin silüetini izledik.

Yaşayan ‘en değerli’ sanatçı Jeff Koons’la İstanbul’da iki gün...
Jeff Koons ve eşi Mısır Çarşısı’nda alışveriş yapıp Pandeli’de (üstte) öğle yemeği yediler. Çinili Hamam’dan çok etkilendiler (en üstte).

Haberin Devamı

Sonraki durağımız Unkapanı’ndaki Çinili Hamam oldu. 13 yıl süren restorasyon çalışmalarından sonra bu yapıyı yeniden şehrin kültür yaşamına katan Gürsel ailesini kutlamak gerek. Bu çifte hamam 1546’da Barbaros Hayrettin Paşa tarafından Beşiktaş’ta dini eğitim veren bir okula maddi destek sağlamak amacıyla Mimar Sinan’a yaptırılmış. Hamamın 8-10 bin parça çinisi maalesef 1874’te satılmış. Bugün çinileri görmek isterseniz ne yazık ki Victoria & Albert, Louvre veya British Museum’a gitmeniz gerek. Ferzan Özpetek’in ‘Hamam’ filminin de çekildiği bu yapıda İstanbul Bienali kapsamında iki eser sergileniyor. Oradan hemen yakınındaki Siirt Pazarı’na gittik. Buranın kendine has dokusu, sosyolojik yapısı ve dükkânlarda satılanlar Koons’un çok ilgisini çekti. O kadar ki sakatatların orijinal sunumlarını bol bol fotoğrafladı. Oradan çıkıp Valens Su Kemerleri’nin altından geçtik. 1.600 yıllık bir tarihin içinden geçmek onlar için oldukça etkileyici bir deneyim oldu.

Haberin Devamı
“Türk mutfağının en iyi örneklerinden Pandeli’de güzel mezeler eşliğinde kâğıtta levrek yediler.”

Öğle yemeği için tercihimiz Türk mutfağının en iyi temsilcilerinden olan Pandeli’ydi. Güzel mezeler eşliğinde çok lezzetli bir kâğıtta levrek yediler. Daha sonra Mısır Çarşısı’nın içinden geçerek ara sokaklara daldık. Rüstem Paşa Camisi’nin arka sokaklarında, daha az turistik yerlere uğradık. Namlı Pastırmacı’da pastırmanın ve eski kaşarın tadına da baktılar, Kuru Kahveci Mehmet Efendi’den kahve de aldılar. Ardından Çukurcuma’ya gittik. Nobel alan ilk Türk yazar Orhan Pamuk’un 2008’de çıkardığı ve kızı Rüya’ya ithaf ettiği romanıyla aynı adı taşıyan Masumiyet Müzesi’ni gezdik. 1897’den kalma üç katlı binada 2012’de açılan müze, İstanbul’un ilk şehir müzesi. Müzede Orhan Pamuk’un yeni kitabının (‘Uzak Dağlar ve Hatıralar’) haberini de aldık.

 

Yaşayan ‘en değerli’ sanatçı Jeff Koons’la İstanbul’da iki gün...
Perili Köşk

Ayasofya’yı gece ziyaret etmek istedi

Ertesi gün ilk durağımız Tarihi Yarımada’ydı. Manzarasına hayran kaldığı Topkapı Sarayı gezimizin ardından özellikle İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ni görmek istedi. Lahitlere ve heykellere özel ilgi gösteren sanatçının bu müzeden yeni eserleri için ilham aldığına eminim. Eski hapishane binası olan ve yeni renovasyondan çıkan Four Seasons Sultanahmet’te çok lezzetli bir öğlen yemeği yedik. Sonrasında Ayasofya’yı ziyaret etmek istedik ama çok uzun bir kuyruk olduğu için erteledik ve Yerebatan Sarnıcı’na ilerledik. Buranın gizemli atmosferinde yine tarihle iç içe olmanın tadını çıkardık.

Yaşayan ‘en değerli’ sanatçı Jeff Koons’la İstanbul’da iki gün...
Ayasofya Camisi

Koons, İstanbul Bienali’nin bir diğer mekânı olan ve Borusan Contemporary’ye ev sahipliği yapan Yusuf Ziya Paşa Köşkü veya diğer adıyla Perili Köşk’ü özellikle akşam saatlerinde görmek istedi. Böyle tarihi bir binanın hem ofis olarak canlı tutulması hem bir çağdaş sanat müzesi olması fikrini çok beğendi. Sabah saatlerinde kalabalığından dolayı ziyaret edemediği Ayasofya’yı gece gezmek istedi fakat benim başka bir davete katılmam gerekiyordu. Benden yapıyı anlatan bir ses kaydı rica etti ve sesimle Ayasofya’yı gezdi. Ertesi gün de İstanbul Modern’i ziyaret edip seyahatini noktaladı. Tarih ve sanat dolu
bu geziden çok keyif alan sanatçı en yakın zamanda Türkiye’de bir sergi yapmayı arzu ediyor.

Yaşayan ‘en değerli’ sanatçı Jeff Koons’la İstanbul’da iki gün...
Ömer Abed Han

Hırdavatçılar Çarşısı’ndan çok etkilendi

Bienal mekânlarından Pera Müzesi’ni gezdikten sonra yönümüzü yeniden Karaköy’e doğru çevirdik. Sıradışı bir rota izleyerek önce Perşembe Pazarı’nın ara sokaklarına daldık. Hırdavatçılar Çarşısı Koons’un çok dikkatini çekti. Sanırım her şeyin süpermarketlerde satıldığı Amerika’dan sonra buradaki canlılık onu oldukça etkiledi. Daha sonra Yarbay S. Evren Caddesi’nin deniz tarafında, Mimar Sinan’ın 1544-1550 yıllarında yaptığı Rüstem Paşa Hanı ya da diğer adıyla Kurşunlu Han’ı ziyaret ettik. Sinan’ın St. Michael Ceneviz Katedrali’nin yıkıntıları üzerine inşa ettiği hanın iki avlusu birbirinden sivri
tuğla revakları olan bir merdivenle ayrılıyor. Hanın içindeki bir sanat
galerisinin sahibi Jeff Koons’u tanıyınca onun galerisini de gezdik.
Çıkışta Korint üslubu bir sütun başlığının tulumba için kullanılması Jeff’e
büyük bir sürpriz oldu. Başka bir ülkede olsa müzede görülecek bir eserin
bu şekilde kullanılması çok enteresan geldi ona. Alexandre Vallaury’nin
en gözden kaçan eserlerinden biri olan Karaköy’deki Ömer Abed Han bir
başka alışılmadık adresimizdi. Sanatı her yönüyle deneyimlemeyi hayatının amacı olarak gören Koons, Fazıl Say, Refik Anadol ve Jamal Aliyev tarafından verilen Zorlu PSM 10. Sezon Açılış Konseri’ni de keyifle izledi.

Sonraki sefere Kapadokya, Efes ve Afrodisias

Jeff Koons sohbetlerimiz sırasında bana yeni eserlerinden de bahsetti. Hydra Adası’nda Apollon ile ilgili bir çalışması olmuş. Bu sebeple bir sonraki gelişinde Didim’deki Apollon Tapınağı’nı mutlaka ziyaret etmek istediğini belirtti. Eşi Justine’in anne ve babası Türkiye’nin Ege ve Akdeniz sahillerini tatil için sıkça tercih ettiklerinden yeniden Türkiye’ye geldiklerinde görülecekler listelerinde Kapadokya, Efes ve Afrodisias da var. Bu iki günün ardından çok samimi bir vedalaşmamız oldu. Öyle ki ayrılırken beni New York, Manhattan’daki evine ve stüdyosuna davet etti. Umarım en yakın zamanda giderim.

Yaşayan ‘en değerli’ sanatçı Jeff Koons’la İstanbul’da iki gün...

Yazarın Tüm Yazıları