Bunun önüne geçmek amacıyla hastaların, tedaviye başlamadan önce uzman hekim ile görüşmeleri ve doğurganlık konusunda gerekli önlemi almaları önemlidir. Bu sayede riskleri ve alternatif seçenekleri daha iyi anlamak da mümkün olmaktadır.
Testis kanseri nedir?
Yaygın görülmeyen bu kanser türünde, penis altında yer alan ve gevşek bir deri torbası olan skrotum içindeki testislerde bulunan hücrelerin değişime uğraması söz konusudur. Bunun sonucunda bu bölgede kanser hücrelerinin çoğalmaya başlaması ile kişilere testis kanseri tanısı konulmaktadır. Her yaşta görülebilen testis kanserine sıklıkla 15-45 yaşları arasında rastlanmaktadır. Bununla birlikte testis kanserinin ilk belirtisi genellikle testis üzerinde bir yumru oluşmasıdır. Bu şekilde başlayan kanser sürecinde hücreler hızla büyüyebilmekte ve vücudun diğer bölgelerine sıçrayabilmektedir. Ancak testis kanserinde, vücudun diğer bölgelerine yayılma söz konusu olsa bile yüksek oranda tedavi başarısı elde etmek mümkündür. Tedaviler ise sahip olunan testis kanserinin türüne ve ne kadar yayıldığına bağlıdır.
Testis kanseri nasıl tedavi edilir?
Kanserin tipine, evresine ve ayrıca diğer faktörlere bağlı olarak, testis kanseri için tedavi seçenekleri şunları içerebilir:
Spermatoseller iyi huyludur, bu özellikleriyle kanser işaretçisi olarak kabul edilmemektedir. Genellikle ağrısız olan bu kistler, epididimde oluşmakta, sıvı ile dolu olmakta ve bazen de canlı olmayan spermleri içerebilmektedir.
Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte spermatosellerin, spermi taşıyan tüplerdeki tıkanıklığa bağlı oluştuğu düşünülmektedir.
Spermatosel nedir?
Epididim, spermi testislerden penise taşıyan küçük ve sarmal benzeri tüplere verilen isimdir. Bu tüplerin çevresinde gelişen spermatosel kistleri ise tipik olarak doğurganlık üzerinde etkisi olmayan ve tedavi gerektirmeyen oluşumlardır. Bu kistler farklı boyutlarda ortaya çıkabilmektedir.
Toplumda sıklıkla karşılaşılan spermatoseller, bezelyeye benzer bir şekle ve boyuta sahiptir. Öte yandan bazı kistler ise görülemeyecek veya hissedilemeyecek kadar küçük olabilmektedir. Bu kistler yalnızca ultrason gibi tıbbi görüntüleme yöntemleri ile tespit edilebilmektedir.
Spermatosellerin çok fazla büyüdüğü durumlarda ise hastalar, bu kitlelerin üçüncü bir testise benzediğine yönelik tanımlamalar ile başvurabilmektedir.
Spermatosel belirtileri nelerdir?
Epididim kistleri genellikle herhangi bir semptom göstermeden oluşabilmekte ve boyut açısından da sabit kalabilmektedir. Ancak belli bir büyüklüğe ulaşan spermatosellerde, hastalarda görülen belirtiler şunları içerebilir:
Özellikle erkeklerde bel ve göbek bölgesinde artış gösteren yağlanma, “gömülü penis” durumunun ortaya çıkmasına ve erkek cinsel organının olduğundan daha küçük görünmesine sebep olmaktadır. Bu durumda penisin bir kısmı kasık bölgesindeki yağların altında kalmakta, dolayısıyla da ortaya çıkan görüntü erkekte duygusal bozulmalara ve özgüven eksikliklerine yol açmaktadır.
Öyle ki erkeklerin bilinçaltındaki otorite ve cinsiyet algısını sembolize eden penisin şekli ve büyüklüğü, erkeklerin büyük bir çoğunluğunun özgüven sahibi olması üzerinde doğrudan etkilidir. Bir erkeğin penisi, kilo alımı ile daha küçük görünse de aslında küçülmemiştir. Daha küçük görünmesinin nedeni ise penisin karın duvarına yapışık olması ve göbek genişlediğinde penisi içe doğru çekmesidir. Böyle bir durumda, erkeğin yeniden sağlıklı kilosuna dönmesi halinde penis de normal şeklini ve boyutunu geri kazanacaktır.
Normal penis boyu nedir?
Normal bir penis boyunun ne kadar olması gerektiği konusu, çoğu erkek tarafından hayatlarının bir bölümünde merak edilmektedir. Öyle ki penis uzunluğunu etkileyen birçok ayrı faktörden söz etmek mümkündür. Toplumların genetik özellikleri ve coğrafi değişkenleri de bu faktörler arasında yer almaktadır.
Öte yandan birçok erkekte varikosel semptomuna ilk bakışta rastlanmayabilir. Bu nedenle genellikle çocuk sahibi olamayan erkeklerin yaptıkları başvuru sonuçlarında varikosel tanısı gündeme gelmektedir.
Varikosel, erkeklerde kısırlığa sebep olurken aynı zamanda cinsel işlev bozukluğuna da yol açmaktadır. Kronik hastalıklar grubunda ele alınan bu durumun kendiliğinden düzelme olasılığı bulunmamaktadır. Bu da varikosel tedavisine mümkün olan en kısa sürede başlanması gerektiğinin altını çizmektedir. Öyle ki tedavi edilmeyen ve ilerleyen vakalarda sperm parametrelerinde azalma, testiste hormonal bozuklukların oluşumu, testis boyutlarında küçülme (atrofi) ve varikosel boyutunda genişleme sorunları görülmektedir.
Varikosel erkeklerde ereksiyonu etkiler mi?
İlerleyen varikosel durumlarında testis fonksiyonlarının (hormon üretiminin) hasar görmesine bağlı olarak testosteron üretimi de olumsuz etkilenmeye başlamaktadır. Testosteron, testislerde üretilen birincil erkeklik hormonudur ve yeteri düzeyde üretilemediğinde birtakım semptomlara sebep olmaktadır.
Az sıklıkta yapıyor olsa da cinsel işlev bozukluğu ve ereksiyon olamamanın yanı sıra varikoselin neden olduğu düşük testosteron üretimi sonucunda ortaya çıkan problemler genel olarak şunları içermektedir:
Trombositten zengin plazma olarak bilinen PRP, aslında vücudun kendisini iyileştirme gücünü somut olarak ortaya çıkaran da bir yöntemdir. Trombosit açısından zengin plazma tedavisi, vücudun dokuları iyileştirmek için kullandığı doğal büyüme faktörlerini artırabilen bir rejeneratif tıp şeklidir.Trombositten zengin plazma olarak bilinen PRP, aslında vücudun kendisini iyileştirme gücünü somut olarak ortaya çıkaran da bir yöntemdir. Trombosit açısından zengin plazma tedavisi, vücudun dokuları iyileştirmek için kullandığı doğal büyüme faktörlerini artırabilen bir rejeneratif tıp şeklidir.
Cerrahi dışı müdahale olması nedeniyle tercih edilen PRP; sertleşme bozuklukları daha dahil olmak üzere farklı üroloji hastalıklarda etkinliği araştırılmaktadır.
PRP nedir?
İngilizce Plasma Rich Platelet kelimelerinin kısaltılmış halidir. Bir başka deyişle trombosit olarak da bilinen plateletlerden zengin plasma anlamına gelmektedir.
Bununla birlikte, teşhis edilmemiş çölyak hastalığı olan erkeklerde anormal hormonal seviyelerin yanı sıra anormal sperm oranlarının da çok daha yüksek olduğu görülmektedir.
Çölyak hastalığı nedir?
Çölyak hastalığı, gluten duyarlılığı nedeniyle sindirim sistemini bozan ve vücudun duyarlılığını artırarak kendi dokusuna saldırmasına yol açan ciddi bir hastalıktır. İshal, karın ağrısı ve şişkinlik gibi çeşitli semptomlarla kendini gösteren çölyak hastalığı, ince bağırsaklara verdiği zararla besin emilimini engellemektedir. Bu sindirim sistemi hastalığı, bağırsaklarda sindirimi sağlayan villus adlı oluşumların yapılarını da bozmaktadır.
Arpa, buğday, çavdar gibi tahıllarda bulunan gluten, unlu mamullerde de yer alan ve oldukça sık tüketilen bir gıda grubudur. Hamura elastikiyet kazandıran bu glüten, çölyak hastalarında ise alerjik reaksiyona yol açmaktadır.
Bu şekilde, meni içerisinde bulunan spermin sağlığı ve canlılığı gibi önemli veriler elde edilebilmektedir. Buna göre sperm sağlığını ölçmek için test süresince diğer özelliklere ilaveten üç ana faktör dikkatle incelenmektedir:
• Sperm sayısı,
• Spermin şekli ve
• Sperm motilitesi olarak da bilinen sperm hareketliliği.
Erkeğin üreme potansiyelinin ölçülmesi adına oldukça önemli sonuçların elde edilebildiği bu testte bakılan değerlerden biri olan sperm motilitesi (hareketliliği), spermin verimli hareket etme yeteneğini doğrudan ortaya çıkarmaktadır. Doğurganlık sürecinde motilitenin rolü oldukça büyüktür. Bunun nedeni ise zayıf sperm motilitesinin, erkek faktörü kısırlığının bir nedeni olmasıdır. Bir başka deyişle çocuk sahibi olmak isteyen erkeklerin sperm hareketliliği gebeliğin sağlanmasında oldukça önemlidir.
Sperm motilitesi nedir?
Cinsel ilişki sırasında erkeğin boşalması ile kadın rahmine giren spermler, kendilerinde bulunan ve kuyruk olarak adlandırılan bölümlerin yardımıyla fallop tüplerine doğru ilerlemektedir. Bu tüplere ulaşmasının ardından kadın yumurtası ile birleşen spermler sonucunda ise üremenin ilk adımı (döllenme) gerçekleşmiş olur. Öyle ki spermin bir kadının yumurtasını döllemek üzere servikal mukustan geçmesi için saniyede en az 25 mikrometre ilerleyici hareketliliğe sahip olmaları gerekir.
Genellikle kalın dokulu, akışkan ve beyaz renkli olan meni sıvısı, bazı durumlarda renk ve kıvam bakımından farklılık gösterebilmektedir. Çoğunlukla yaşın ilerlemesine, beslenmeye, cinsel ilişki sıklığına ve olası doğurganlık sorunlarına işaret eden bu durum, birtakım sağlık sorunlarının da habercisi olabilmektedir.
Erkekte spermin su gibi gelmesinin nedenleri
Sulu meni için birkaç olası nedenden söz etmek mümkündür. Bunların çoğu tedavi edilebilir veya önlenebilir. Buna göre en yaygın neden, düşük sperm sayısıdır. Bu durum aynı zamanda oligospermi olarak da bilinmektedir. Oligospermi teşhisi konulması için Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre bir milimetre menide 15 milyondan daha az spermin bulunması gerekmektedir. Bu durumun her zaman belirgin bir sebebi olmamakla birlikte, bilinen bazı nedenleri şunlardır:
• Varikosel,
• Enfeksiyonlar,
• Klinefelter Sendromu,