Mutluluk mu huzur mu

Anlamları aynı zannettiğimiz ama ifade ettikleri de derinlikleri de farklı olan bazı kavramlar var ki onları biz -ne yazık ki- sık sık birbirine karıştırıyoruz.

Haberin Devamı

O kavramların başında da “HUZUR/MUTLULUK” geliyor. Bu ikiliyi ise “HAYAT/YAŞAM” izliyor.

İkincisinden başlayarak kısaca özetleyelim: Hayat ve yaşam aynı şeyler değil. İlki yani “HAYAT”; bize bağışlanan ömür süresinin rakamsal ifadesidir. “YAŞAM”a gelince... O çok daha farklı bir şeydir... Hayatın içine sizin neleri, ne kadar, hangi üslupla ve hangi farklılık, faydalar ve ne kadar coşkuyla kattığınızın ifadesidir.

MUTLULUK” ve “HUZUR” ikilisine gelince... Bilelim ki mutluluk “AN”, huzur ise “ZAMAN” ile ilgili kavramlardır. Mutlu olunur ama kalınmaz. Mutluluk andır; yaşanır, gelir ve geçer.

Mutluluk mu huzur mu

Huzura gelince... Huzur bir “durma, mola verme, dinlenme, anlam yükleme ve bunları bir yaşam tarzı haline getirme” sanatıdır. Mutluluk genellikle “fiziksel” bir durumun ifadesiyken, huzur “ruhsal” bir dinginliğin içtenlikle hissedilmesi durumu yani kalıcı bir ruhsal süreçtir. Huzurunuz bol, yaşamınız güzel olsun.

İYİ BİLGİ
TEMPO TEMPO TEMPO...

SİDNEY Üniversitesi ile Güney Danimarka Üniversitesi’nin ortak yaptıkları bir araştırma yürüyüşlere eklenen tempo gücünün en az attığınız adımlar, hatta onlardan daha da önemli olabileceğini gösterdi. 78 bin 500 yetişkinin aktivite ve sağlık verilerinin analiz edildiği bu çalışmada, “daha hızlı yürüyenlerin yani yürüyüşün süresi kadar temposunu da önemseyenlerin sadece adımlarını sayanlara nazaran çok daha fazla sağlık yararı elde ettikleri” gösterildi. Aslında bu yeni bir bilgi değil. 3 ay kadar önce “hızlı yürümek, tam 16 yaş gençleştiriyor” bilgisini bu köşede sizinle paylaştım. Daha da önemlisi sadece hızlı yürümelerin değil, yürüyüş süresince yapılacak “bindirmelerin” elde edeceğimiz sağlık yararlarının 3’e 5’e katlayabileceğinin altını çizdim. Özetle hayatın her alanında olduğu gibi “yürümek” söz konusu olduğunda da “tempo, tempo, tempo...” sözcüğünü sık sık tekrarlamalıyız. Tempoyu yavaş yavaş yükseltmenin tek yolunun ise sadece “daha hızlı yürümek” olmadığını, “yokuş yukarı tırmanma çalışmaları yapmak, merdiven çıkmak” gibi alternatifleri de devreye sokmalıyız.

Haberin Devamı

ÖZET BİLGİ
YÜKLENİN

DAHA hızlı tempoda ve daha fazla güç kullanarak yaptığımız yürüyüşler bakın bize neler kazandırıyor...

Haberin Devamı

1. DNA’larımızı koruyan telomerlerimiz daha geç yıpranıyor, daha yavaş kısalıyor. Bu da daha uzun ve sağlıklı bir ömür anlamına geliyor.

2. Yürüyüşlerimize hız ve yük eklediğimizde kas kaybımız duruyor, hatta kas kazanımı süreçleri devreye giriyor.

3. Biz tempomuzu arttırdıkça kaslarımız daha fazla ve daha genç mitokondri üretmeye başlıyor. Daha çok ve genç mitokondri ise daha çok yağ yakmak anlamına geliyor.

4. Güçlü ve tempolu yürüyüşlerde kaslarımızdan salgılanan “irisin” isimli bir protein, beynimizde nöronlarımızı koruyan ve çoğaltabilen BDNF faktörü üretimini arttırıyor. Bu da yaş ilerledikçe ortaya çıkan bellek kaybının önlenmesi anlamına geliyor.

Haberin Devamı

5. Daha güçlü ve elastik kaslarla dengesi daha sağlam bir yaşlılık bizi bekliyor. O kasların sağladığı denge gücü sayesinde ileri yaşlarda başımıza gelebilecek düşme problemlerini minimuma indiriyoruz...

YETMEZ Mİ?

Mutluluk mu huzur mu

HATIRLATMA
HER GÜN İKİ LİTRE SU İÇMEK ZORUNDA MIYIZ

YAŞINIZ ne olursa olsun, bedeninizin yarıdan fazlasını su ve diğer sıvı yapıları oluşturuyor. Diğer taraftan sadece nefes alıp vermekle ya da dış ortam ısısına uymakla bile farkına varmadan sıvı kaybediyoruz.

Dolayısıyla bedenimize düzenli olarak su veya sıvı takviyesi yapmamız şart. Dikkat ederseniz “su takviyesi” demedim, “sıvı takviyesi” tavsiye ettim. “Günde iki litre su içme” şeklindeki tavsiye hep “sadece su içmek” şeklinde anlaşılıyor ama gerçekte durum farklı.

Haberin Devamı

Bedenimize çayla, çorbayla, meyvelerle, sulu yemeklerle giren sıvılar da su ile aynı işi görüyor. Bu listeye meyve çaylarını da –hatta siyah ve yeşil çayı da- dahil etmek lazım.

Keza eğer ayran içiyorsanız onu da listeye dahil edebilirsiniz. Özeti şu: Sağlıklı bir yetişkinin günde 7-8 bardak kadar suyu ya da sıvıyı bedenine kazandırması lazım. Bunun bir bölümünü “kaliteli su” içerek karşılaması tabii ki daha doğru olanı.

Kaliteli su kavramının içinde daha fazla mineral, özellikle kalsiyum ve magnezyum içeren, dolayısıyla alkali gücü takviye eden sular olduğunun da altını çizelim.

Yazarın Tüm Yazıları