Kilonuzla kavga etmeyin!

İki-üç ay önce ciddi bir karar verip “bu yaz şu fazla kilolardan biraz kurtulayım!” dediniz. Başlangıçta işler iyi gitti. Beklediğinizden daha iyi kilo verdiniz. Durum böyle olunca da “en iyisi ben bu sorunu kökünden çözeyim” kararına varıp kilo programınızı inat, dikkat ve gayretle uygulamaya devam ettiniz. Ne var ki üçüncü aydan sonra kilolar adeta yerine çakıldı kaldı. Bir gram bile kilo veremiyorsunuz. Siz umutsuz ve mutsuz, diyetisyeniniz de müthiş telaşlı. O listeyi deniyor olmuyor, bu listeyi deniyor tutmuyor. Sorun net ve basit aslında. “Kilo direnci” devreye girdi. Peki ne oldu? Sebep ne? Merak ediyorsanız buyurun...

Haberin Devamı

Aşırı stres kilo aldırıyor

Kilo direnci ile karşılaştığınızda yapmanız gereken ilk şey fazla kilolarınızla ve kendinizle kavga etmemektir. Kendinize önce şu soruyu sorun; “Ben bu diyetleri daha önce de yaptım. Hep bir noktada takıldım, kaldım. Acaba bunun sebebi ne?” Eğer devrede İNSÜLİN DİRENCİ, hipotiroidi veya böbreküstü bezinde hiperaktivite (Kuşing hastalığı) söz konusu ise yaşadığınız kilo direncinin birçok sebebi olabilir: Vücudunuz yağ kaybını kendine yönelik bir tehdit olarak algılıyor olabilir. Onu böyle olmadığına ikna etmeniz gerekiyor.
Daha çok hareket edip daha aktif, olmak bedeninizi ikna edip kilo vermeye devam etmenizi sağlayacaktır. Eğer zayıflamanızı sabote edecek başka bir etken söz konusu değilse duygusal tavrınızı sorgulayın. Süreci vücudunuzla bir kavgaya da dönüştürmüş olabilirsiniz.
Unutmayın ki aşırı stres ürettiği yoğun KORTİZOL nedeniyle kilo direncini davet edip kilo vermeyi zorlaştırır. Hatta birçok insan stres yüzünden yeniden kilo almaya başlar. Lütfen gevşeyin. Biraz mola verin ve bir süre bırakın aynı kiloda kalın. Vücudunuz şöyle bir dinlensin, azıcık rahatlasın. Bir süre sonra tekrar başlayın. Ama bu süre içinde dikkatli olun, yemeyi abartmayın.
Bir yere koşarak gitmeniz gerekmiyor. Ayda bir kilo verseniz, yılda 12 kilo eder. Daima küçük adımlar atın, ama zaman zaman durmayı, dinlenmeyi de bilin.

Haberin Devamı

Kalıcı başarı için süreci otomatikleştirin

Diyetisyeniniz ve/veya egzersiz uzmanı tarafından verilen tavsiyeleri aklınıza yerleştirmeniz, onları keyifli alışkanlıklar haline getirmeniz gerekiyor. Bu arada damak tadınızı ve aklınızı da eğitmelisiniz. Yemeklerle dolu bir açık büfenin önüne gittiğiniz zaman bile kilo aldırmayacak yiyecekleri seçebilmelisiniz. Unutmayın elinizdeki notlara bakarak, yiyeceklerle kavga ederek kilonuzu yönetmeniz mümkün değil.
Bunların hepsini lezzetli hale getirmeye çalışın. Ben dahil hepimiz zaman zaman damak tadına esir oluruz. Burnumuza mis gibi bir yemek kokusu geldiğinde bazen pas geçemeyiz.
Hepimiz diyet yaparken ya da kilo kontrolü sırasında kırmızı ışıkta geçebiliriz. Böyle durumlarda, o kırmızı ışığa bir daha geldiğinizde nasıl duracağınızı tartıp, değerlendirmelisiniz. Asla suçluluk duymayın. “Daha üçüncü günün gecesi kalktım, börek yedim, programı bozdum. Ben bundan vazgeçiyorum” diye düşünmeyin.
Emin olun ki, aradan 10 gün daha geçince bu ihtimal azalacak, bir ay sonra neredeyse yok olacak.

Haberin Devamı

Verilen kilolar neden yeniden alınır?

Diyetleri bir reçete gibi uyguluyoruz da ondan! Açılımı şu. Diyelim ki “baş ağrısı” problemimiz var. Başımız ağrıdığında, bu ağrının nedenini bulmak yerine bir hap alıyoruz. Bu durumda biz aslında sorunu çözmüyor, sadece geçici bir süre için erteliyor ve rahatlıyoruz.
Kilo vermeye karşı da yaklaşımımız farklı değil. Özellikle vermeniz gereken miktar üç-beş kilodan fazlaysa, bu tam anlamıyla bir kavgaya dönüşür. Diyetlere geçici birer ilaç muamelesi yapmayı bırakmamız gerekiyor. Diyetisyenlerin önerilerini belli bir zaman uygulayıp sonra yine eski hayatınıza dönerseniz, doğal olarak kilolar da geri dönecektir.
Amaç, bu beslenme şeklini hayatınıza adapte etmektir. Yani kilo vermek isteseniz de istemeseniz de sağlıklı bir beslenme modeli benimsemelisiniz. Siz zaten doğru besleniyorsanız ve kilo probleminiz varsa ihtiyacınız olan tek şey porsiyonlarınızı küçültmektir.

Haberin Devamı

Önceliği önlemeye verin

Unutmayın, kilo almayı engellemek kilo vermekten daha kolaydır. Diğer taraftan, kilo almaya başlamak ve bunu yavaş da olsa uzunca bir süre devam ettirmek metabolizmanın yavaşlamasına neden olur. Çünkü yağ-kas oranı yağ lehine arttıkça metabolizmanın hızı düşerek, vücut kilo almaya daha müsait hale gelir. Bu durum fazla kilolardan kurtulmayı da zorlaştırır.
Kısacası, kilo almayı önlemek, alınan kiloları vermekten çok daha kolay. “Birkaç kilonun sözü mü olur? Nasıl olsa veririm” diyenlere duyurulur!

İlaçlar da kilo direnci yapabiliyor

Kilo vermekte zorlanan ya da verdiklerini hemen, üstelik fazlasıyla geri alan biriyseniz ilk suçlu kullandığınız ilaçlar olabilir. Doğum kontrol hapları ile bazı depresyon ve tansiyon ilaçlarının kilo vermeyi zorlaştırdığı biliniyor. Genelde hastalar kilo hikayelerini anlatırken “Kortizon kullandım, bu yüzden kilo veremiyorum” diyor ya da böyle düşünüyor. Halbuki kortizonu sadece birkaç gün ya da arada bir kullanmışlardır. Asıl suçlunun sabah akşam yuttukları depresyon hapları olabileceği akıllarına bile gelmez.
Bu yüzden, kullandığınız ilaçları da doktorunuzla konuşun, bunların kilo vermenizi zorlaştırıp zorlaştırmayacağını öğrenin. Ayrıca doğum kontrol hapları veya Hormon Yerine Koyma Tedavisi (HRT) kullanıyorsanız östrojen desteğinin size hediyesi olan yağın kalçalarınızda, baldırlarınızda depolanmasına ve selülit oluşmasına engel olmak pek mümkün değildir.
Eğer sorun ilaçlarla ilgili değilse ve “Bana verilen beslenme programını uyguluyorum. Egzersiz yapıyorum ama zayıflayamıyorum” diyorsanız aklınıza ek bir sağlık problemi gelmeli.
Mesela tiroid bezi iyi çalışmayan birinin kilo vermesi zordur. İnsülin direnci ve Cushing hastalığı olanlar da kolay kolay zayıflayamaz. Bu durum kilo almayı kolaylaştırır ve kilo vermeyi zorlaştırır.

Yazarın Tüm Yazıları