Meğer o kuyruktakiler figüranmış

Yağmur çamur dinlemeyen yüzlerce kişi, kapıda içeriye girmek için sıra bekliyor, bu nasıl olur diyordum...

İçeride bedava dağıtılan bir şey de yok üstelik diye hayret ediyordum...

Kısmen bazı cevaplara ulaştım...

İddialara göre (aslında bu iddiaları yazıyı yazmadan önce sağlam kanıtlara dayandırdım) Nusret’in, Etiler ve Nişantaşı’ndaki şubelerinde kapılarda figüranlar bekliyormuş.

Bir düşünsenize...

Nusret’in restoranına gidip, içeceğinden salatasına...

Ara sıcaklardan ana yemeğe bir ziyafet çekecekseniz eğer...

Kişi başı en az 1500 TL’yi gözden çıkarmanız lazım.

Tercihlerinize göre bu tutar uçuk rakamlara kadar çıkabiliyor.

Siz kişi başı 1500 TL vereceğiniz bir yere girmek için sıra bekler misiniz?

Yağmur çamurda sırılsıklam olmayı göze alıp, “Amaaan olsun yeter ki içeriye gireyim” deyip orada dikilir misiniz?

Ben ödeyeceğiniz en düşük (!) ücreti yazdım.

Biraz daha yükseltelim...

Kişi başı 3 bin lira ödeyeceğinizi varsayalım.

Toplu taşıma ile gitmezsiniz diye tahmin ediyorum restorana.

E o kalabalığın her biri arabasıyla gelse, Etiler’de de Nişantaşı’nda da o talebi karşılayacak bir vale sistemi, hadi valeyi geçtim otopark alanı yok.

Kafam bu sorularla meşgulken, Nusret’in Nişantaşı’ndaki yeni şubesinin önünden geçtim.

Yağmur yağıyor...

Hava nasıl serin belli değil.

Ama kapıdaki kuyruk Maçka’dan Hüsrev Gerede Caddesi’nin başına kadar uzuyor.

Yok mümkün değil.

Gerçekten olacak iş değil.

Benzer kuyruklar Beşiktaş’taki Midyeci Ahmet’in önünde de sık sık görülüyor.

Meğer o işin gerçeği zaten bilinen bir durummuş.

Yakındaki bir üniversitenin öğrencilerine Midyeci Ahmet’in ekibi tarafından 150 lira ödeniyormuş.

Ve o para karşılığında öğrencilerin sıraya girmeleri, sıranın başına geldikten sonra tekrar en sonuna doğru geçmeleri isteniyormuş.

Sizinle başımız dertte

O kadar söyledik. Bunlar işi abartacak, şifreyle girilen, kapıda cep telefonlarının toplatıldığı partiler yapacaklar dedik.
Yaptılar.
Duyarlı komşular olmasa haberimiz bile olmayacaktı.
Şu uslanmaz tayfa, İstanbul’un iyi semtlerinden birinde toplanıp sabaha kadar partiledi hafta sonu.
Komşular sesten rahatsız olunca polis partiyi bastı.
Panikle evden çıkanlar oldu ama kalanlar polis gittikten sonra partiye devam etti. Üstelik sabaha kadar.
Baskın anında evden kaçanlardan bazıları şapkayla yüzünü gizledi, bazıları da arabaların koltuklarına yatarak saklandı.
Parti konukları arasında tabii ki Şevval Şahin vardı. Onsuz zaten olmaz.
Ceylan Çapa, Rüzgar Çetin ve Berk Suyabatmaz gibi isimler de içeride eğlenenler arasındaydı.
Anlamıyorum, biri ne olur çıkıp anlatsın bana;
Parti yapmadan durulamıyor mu?
Parti davetine icabet etmeden yaşanamıyor mu?

Taktiğe bak sen

Bir haber okudum. Oyuncu Sevcan Yaşar, Berk Suyabatmaz ile aşk yaşıyor diye.
Berk Suyabatmaz da kim diyenler, beyefendinin ismini arama motorunda aratınca görecekler ki kendisi “Burcu Esmersoy’un eski eşi” diye tanınıyor. Yaptığı işlerle, elde ettiği başarılarla, aldığı ödüllerle falan değil.
Neyse, sordum soruşturdum bu iki isim aşk yaşıyor mu diye.
Yok öyle bir şey.
Yalan, üstelik öyle büyük bir yalan ki Sevcan Yaşar ve Berk Bey bir kez dahi karşılaşmamışlar.
E tamam da nereden çıkar bu iş dedim.
Sanırım Berk Suyabatmaz, tanışmak istediği kadınlar hakkında bu tarz haberler ortaya atıp o isimlerle bu şekilde iletişime geçmek istiyor.
Hahahahaha ya kaldı mı böyle numaralar...

Merhabayı eksik etmeyin

Ya ama ne güldüm. 

İlahi Hakan Altun!
Demet Akalın ve Alişan’ın programına katılmayı kabul etmeyen Hakan Altun, “Çok Güzel Hareketler”in konuğu oldu. Bunu gören Demet Akalın ve Alişan da sosyal medyadan Hakan Altun’a tepki gösterdi.
İki isim de Hakan Altun ile uzun yıllardır arkadaşmış.
Madem uzun yıllardır her ikiniz de arkadaşsınız, sosyal medya üzerinden sitem etmek yerine arasanıza, mesaj atsanıza, “Neden böyle yaptın!” diye sorsanıza...
Belli ki Hakan Altun sizin programınıza çıkmak istememiş.
Hatta belli ki sabah programına katılmak istememiş. Yani demem o ki, bazen istemeyebilir, hoş karşılayıp merhabayı eksik etmeyin derim.

Kritik dönemdeyiz

Son günlerde herkes korona pozitif.
Kime sorsak ya geçirdi hastalığı ya da bir yakını karantinada. Özellikle gazeteciler arasında çok yayıldı korona.
Çünkü bizim meslek oturduğun yerden yapılan bir meslek değil.
İnsanların arasındasın.
Hayatın içindesin.
Şu sıralar birçok meslektaşım Covid-19 ile mücadele ediyor.
Hepsine geçmiş olsun.
Aman dikkat!