Covid-19 anketi... Korkulu rüyamız sürüyor

Aşı kampanyası hızlanır ve daha çok turizme endeksli normalleşme kararları alınırken, Delta versiyonu mutasyon virüs, korkulu rüyamız olmaya devam ediyor.

Haberin Devamı

Temkinli bilim insanları, daha dikkatli ve yavaş adımlarla gitmemiz gerektiğini söylerken, halkın psikolojisinin de pek farklı olmadığı ortaya çıktı.

Haziran ayında yapılan araştırmalar, halkın dışarıdan taşınacak yeni tip virüsten korktuğunu ortaya koydu. NC Şirketi tarafından yapılan araştırmada, “Turizm sezonunun canlanması vaka sayılarını nasıl etkiler?” sorusuna katılımcıların yüzde 79’u vakaların artacağı, yüzde 12’si ise değişen bir şey olmayacağı şeklinde yanıt verdi. Vatandaşlar, tatil tercihi olarak kalabalık bölgelerden uzak durulması gerektiğine inanıyor.

Araştırmaya katılan vatandaşların büyük çoğunluğu ülkemize turist olan gelen yabancılara testin zorunlu olması gerektiğini düşünüyor. Katılımcıların yüzde 82’si ‘Kesinlikle test yapılmalı’ diyor. Yüzde 14 ise vaka sayısı Türkiye’den fazla olan ülkelerin turistlerine test yapılması gerektiğini dile getiriyor.

Haberin Devamı

LOKANTA VE KAFELER AÇIK KALSIN DİYENLER

Araştırma ortaya koydu ki; vatandaş, dışarıdan taşıma olmadığı sürece sorunun içerde daha kolay yönetilebileceğine inanıyor. Çünkü araştırmaya katılanların büyük çoğunluğu denetim ve kontrol olduğu sürece lokanta ve kafelerin açık olmasını doğru buluyor. Bu oran yüzde 64’e ulaşıyor. Sokağa çıkma yasağının tamamen kaldırılmasına isteyenlerle, karşı çıkanlar neredeyse eşit.

Araştırma, her 4 kişiden 1’inin aşı olmak konusunda kararsız olduğunu da ortaya koydu. Bu da genel olarak aşı seyrindeki tabloyla örtüşüyor.

İşin ilginç yanı, yasakla ve kurallarla bunalan herkes, normalleşmenin pek de uzun süreceğine inanmıyor. Sorunun hepten hayatımızdan çıkacağına olan inancını kaybetmiş durumda. Sürekli gündeme gelen mutasyonlu virüs, ciddi şekilde kafa karıştırıyor.

YALNIZ SALDA DEĞİL HEPSİ TEHLİKEDE

TÜRKİYE,
pek de göl zengini bir ülke sayılmaz. Olanların da yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna bilmeyen yok. Dikkatlerin dünya harikası sayılan Salda Gölü’ne çekilmesi, diğer göllerde yapılan onarılmaz hataların gözler önüne serilmesini sağladı.

Covid-19 anketi... Korkulu rüyamız sürüyor

Haberin Devamı

Bu anlamda TBMM İklim Değişikliği Komisyonu çok önemli bir işlev üstleniyor. Bülent Sarıoğlu’nun aktardığına göre, göllerin kuruması sadece ondan yararlanan canlılar için değil, sonrasında yaratacağı ciddi çevresel tehlikeler açısından da dikkat çekici.

Doğa Araştırmaları Derneği Başkanı Osman Erdem, göllerdeki su çekilmesi ve renk değişiminin sonuçlarını anlatırken, “Geçmişte çevresine hayat veren göller, şu anda çevresini tehdit eder hale geldi” diyerek şu önemli saptamalarda bulundu:

“Örneğin Burdur Gölü’nü kaybediyoruz. Burdur Gölü’nün suları arseniklidir, oradan kalkan toz bulutu çevredeki tarım alanlarına, yerleşimlere yayılıyor. Orada hastalık riski artmaya başladı. Salda Gölü’nde Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğüyle 1,5 yıldır çalışıyoruz. Beyaz Adalar bölgesi insan girişine yasaklandı, çok önemliydi. Bütün plajların taşıma kapasitesi belirlendi.

Haberin Devamı

Bu göllerdeki su azalmasının nedeni iddia edildiği gibi sadece yağış değil, yüzey suyu kullanımı. Suyu keserseniz göl kurur, çok basit. Yani bunun için ille de profesör olmaya gerek yok. Burdur Gölü civarında üzerinde gölet olmayan tek dere gösteremezsiniz. Sulanma yapılmasın mı? Elbette sulayacağız; ama planlamaları öyle yapmalıyız ki, Nasrettin Hoca’nın yoğurt çaldığı Akşehir Gölü’nü de, Burdur Gölü’nü de Salda Gölü’nü de yaşatacağız. Bakanlık, tüm göllere giden suların serbest bırakılacağını söyledi. Umarım doğrudur.”

Yağış yetersizliğinin değil de, insanlık yetersizliğinin gölleri yok ettiği, bundan iyi anlatılamazdı.

Yazarın Tüm Yazıları