Bir ya da dört mevsimlik şarkılar

Albümden single’a geçiş, müzik piyasamızı coşturmuşa benziyor. Hele hele de içinde olduğumuz yaz mevsiminde. Tek şarkılar -bazen yalnızca dijital, bazen de hem dijital hem fiziki- arka arkaya sunuluyor dinleyiciye. İş kolay artık; hem stüdyoda hem piyasada. Az zaman alıyor bu iş, daha kolay da sonuç alınıyor...

Haberin Devamı

Demet Sağıroğlu’nun ‘Açık Çay’ı, özlediğimiz bir sesi, iyi bir şarkıyla getiriyor huzurlara. Sadettin Dayıoğlu’nun (sözler Demet Sağıroğlu ile birlikte) şarkısı çok yakışmış sanatçıya. Yaza özel bir imalat olduğu söylenemez; özellikle, “Bir açık çay söylese şair bari, buluşsak sokaklar gibi” dizeleri tekrarlana tekrarlana, yaz-kış dinlenebilir, bağıra çağıra eşlik edilebilir.
Atiye’nin ‘Hisset’i -basın bültenine göre- yeni albümün habercisiymiş. Popumuzun bu yerinde duramaz kızı, yine bildiğini okumuş; hem dans edilebilir hem de sonsuza kadar göbek atılabilir bir şarkı yapmış. ‘Hisset’ diyor görünürde ama asıl demek istediği, “Piste buyurun, kıvırmaya başlayın”. Albümün habercisi, albümün genelini simgeliyorsa eğer, Atiye kendini gömmeye karar vermiş gibi.
Yalın da Atiye gibi; değişmeye hiç niyeti yok, hep aynı... Mır mır (içine doğru mırıldana mırıldana) söylemiş ‘Sensiz Ben Ne Olayım’ı. “İki mevsim bekledim seni, sen diyorsun iki daha yokum” dizeleriyle edebiyat paralamış ama yaptığı, iki kere iki dört değil, sıfır etmiş. Her nasıl yapıyorsa yapıyor ve şarkı yapacağız/söyleyeceğiz iddiasıyla yola çıkıp sıfırı tüketebiliyor bazı şarkıcılar.

Haberin Devamı

Bir ya da dört mevsimlik şarkılar

Bugünlere gelebilmesi mucize
Nil Karaibrahimgil ve Mustafa Sandal da aynı durumda. Mustafa Ceceli’nin düzenlemesinin de katkısıyla, olabilecek en diskomatik Nil şarkısı kılığına büründürülmüş ‘İyi ki’de duyulabilen her ses, fazlasıyla konfeksiyon, hatta konserve. Bilgisayar vasıtasıyla üretilmiş çoğu sesin üstüne, bu dünyadan (ya da gerçek) değilmiş gibi görünen Nil’in sesi oturunca, konserve açacağına uzanmadan dahi kaçılabilir. Şarkının akustik versiyonu da, olmamışlığın altını çizmekten başka işe yaramamış.
Mustafa Sandal ise bu son seferinde Eypio (bildiğimiz Apo’nun İngilizce okunuşu) destekli. İşe yaramış mı? Mümkün mü? Zayıf sesiyle gençlik zamanları 90’ları zor idare eden Sandal’ın bu zamanlara gelebilmesi dahi bir mucize. Tabiatın değil de, inat ve ısrarın bir mucizesi. Ama ne oluyor? OLAMIYOR! Eypio’nun şarkıdaki varlığı tam olarak, “dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı”; niçin var, olmasa (Sandal’ın sesinin zayıflığını örtme ya da gölgeleme desteği dışında) ne olurdu, hiç belli değil. ‘Reset’te, “Resetle kalbini, al da gel derdini” deniyor ama reseti asıl atacak olan dinleyici olacak.
Yaz şarkıları böyledir işte. Aralarından nadiren başka mevsimlere uzanabilenleri çıkıyor.

Yazarın Tüm Yazıları