Biraz sanat, biraz yemek ve kaçan fırsatlar

Hafta başında geleceğin trendlerinin belirlendiği çağdaş sanat fuarı Art Basel’deydim. Dünyanın dört bir yanından sanat yatırımcılarının, aracıların, koleksiyonerlerin ve sanatçıların bir araya geldiği fuar çok kalabalıktı. Ama geçmiş yıllara oranla Türkiye’den katılım azdı.

Haberin Devamı

Art Basel’i, 22 yılı aşkın süredir takip eden, Beyaz Müzayede’nin kurucusu Aziz Karadeniz ile birlikte dolaştık. Aziz Bey’e göre, Art Basel geçen yıla göre çok daha güçlü. “Bir fuarı gezdiğinizde en önemli şey, aklınızda ne ve kimlerin kaldığıdır, bu yıl heyecan verici isimler ve yapıtlar var” diyor.
Bülent Eczacıbaşı, Berrak-Nezih Barut, Demet Sabancı, Nesrin Esirtgen, Tansa Mermerci, Arzu Sabancı gibi isimler fuarda dolaşırken karşılaştığım koleksiyonerler arasındaydı.
46 yılı geride bırakan Art Basel gerçekten de sanat dünyasına yön veriyor, trendleri belirliyor. Bu yıl 286 galerinin katıldığı fuar, Picasso, Miro, Matisse, Jean Dubuffet, Marc Chagall Kandinsky, William Kentridge, Thomas Schütte, Tony Cragg, Anish Kapoor, Damien Hirst, Ai Weiwei, Anna Opperman’ın aralarında olduğu 4 bin sanatçının yapıtlarıyla tam anlamıyla 20. ve 21. yüzyıl sanatının resmi geçidi gibiydi.
Bu yıl fiyatların çok yüksek olduğu konuşuluyordu. Thomas Schütte’nin bir yapıtı 3.5 milyon dolar, Kandinsky’nin 1 milyon 450 bin dolar, Matisse’in ise 11 milyon Euro’ya satışa sunulmuştu.
Art Basel’de bu yıl satışların 4-5 milyar doları bulacağı tahmin ediliyor. Zaten ön gösterimin ilk gününde bile kırmızı noktalı yapıtların sayısı hiç az değildi.
Türkiye’de ise fuar, galeri, müzayede, ikinci el gibi tüm sanat piyasası satış miktarı 100 milyon doların altındaymış. Kısacası İstanbul’un dünya sanat piyasasının kalbinin attığı yerlerden biri olması için daha önünde uzun bir yol var...

Haberin Devamı

Biraz sanat, biraz yemek ve kaçan fırsatlar

Biz kaçırdık o dünyanın en iyisi oldu

İki yıl önce Zorlu’da üç Michelin yıldızlı Massimo Bottura, Ristorante İtalia adlı restoran açtığında çok sevinmiştim. Ama ne yazık ki Bottura’nın kıymetini bilemedik, ayağımıza gelen kısmeti kaçırdık.
İstanbul’un lüks restoranlara gidebilen kitlesi salınarak, görünerek girmediği yerleri sevmiyor.
Ve bu müşteri, “Bottura’nın restoranına da manzarası yok, şef İstanbul’da değil, yemekleri kendi yapmıyor” gibi bahanelerle mekana gitmedi.
Restoran da bir yıl gibi kısa bir sürede iş yapamadığı için kapatıldı.
Hafta başında Bottura’nın Modena’daki restoranı Osteria Francescana ‘Dünyanın En İyi 50 Restoran’ı listesinin ilk sırasına oturdu. Gastronomisini itici güç olarak kullanmak isteyen bir kentte Bottura gibi bir şefi yaşatmalıydık.
Bu ismin İstanbul’da oluşunun değeri parayla ölçülemeyecek denli yüksek.
Umarız bu yıl Dünyanın En İyi 100 Restoranı listesinde 56’ncı sıraya yükselen Mikla’ya da hak ettiği değeri veririz.
Eğer desteklersek, Mehmet Gürs ve Mikla’yı kısa sürede, ilk 50’nin içinde ve listenin çok üst sıralarında görmemek için hiçbir neden yok...

Haberin Devamı

Biraz sanat, biraz yemek ve kaçan fırsatlar

Urla’da deli bir zeytinci kadın!

Zeytin ağaçlarına, zeytinyağına ilgimi bilenlerden sık sık mektup alırım. Bu kez haberler Urlalı bir zeytin üreticisinden...

Merhaba!
“Ben 15 yıl yurtdışında yaşadıktan sonra ülkesine dönüp toprağından güç almaya çalışırken, ona değer katmak isteyen deli bir kadınım!
İnanın deli olmak gerek benim yaptığım işe kalkışmak için. Hele de İzmirli değilseniz, hele de kadınsanız!
Yurtdışında moda sektöründe 10 yıllık kariyer, sonrasında modern sanat galerisi işletme ve iki güzel erkek çocuk sahibi olduktan sonra çiftçiliğe başlayacağımı, Urla’da bir zeytinliğimiz olacağını hiç hesaplamamıştım.
Şimdi Urla Bademler Köyü’nün deniz rüzgârı alan yamaçlarında 60 bin adet 4 çeşit yağlık zeytin ağacımız var.
Sadece güneş enerjisiyle suluyor, tek tek elle erken hasat ederek, soğuk sıkım işleyip, bekletmeden filtreleyerek tasarım şişelerde satışa sunuyoruz.
Urla’nın tarihi merkezi Sanat Sokağı’nda bulunan açık hava Rum Sineması’nı Yarımada’nın ilk Zeytinyağı Tadım Akademisi ve yerel Lezzetler Lokantası’na dönüştürdüğümüz projemiz de çok yakında açılıyor...”
Duygu Özerson Elakdar; Hiç Natürel Sızma Zeytinyağı
Mektubu okuduktan sonra Duygu Hanım’a telefon edip konuştum.
Bir zamanlar Tariş’e ait olan, 2 bin dönüm orman arazisi statüsündeki zeytinliği 50+50 yıllığına kiralamışlar. Şimdilik üretimleri küçük ölçekteymiş.
İstanbul’da Arola, Kydonia, Maya, Namlı Gurme, ‘Hiç’ adını verdikleri zeytinyağlarını kullanan mekanlar arasındaymış.
Kasım ayında açılması planlanan Tadım Akademisi ve restoran için de İzmir Kalkınma Ajansı’ndan destek almışlar.

Haberin Devamı

Biraz sanat, biraz yemek ve kaçan fırsatlar

Hadi çocuklar domates yetiştirelim

Televizyon karşısında, bilgisayar oyunlarıyla büyüyen, hazır gıdalarla beslenen çocukların doğayla, toprakla ve doğal ürünlerle ilişkisi yok denecek denli az.
Beylikdüzü Migros AVM bu gerçeklikten yola çıkarak Komşuköy Çiftçilik işbirliği ile yaz tatili boyunca devam edecek bir proje başlatmış. Proje, dünyada giderek yaygınlaşan bir akım olan kentsel tarım uygulamaları ile şehir sınırları içinde tarım alternatifleri oluşturmayı amaçlıyor.
Yarın Babalar Günü’nde 16.00- 18.00 saatleri arasında çiftçilik malzemeleri kullanılarak oluşturulmuş bir parkurda babalar ve çocuklar yarışacak.

Biraz sanat, biraz yemek ve kaçan fırsatlar

Kahve Dünyası’nın yurtdışı atağı

Haberin Devamı

Kahve Dünyası, Londra’dan sonra yurtdışındaki ikinci mağazasını Romanya’da açtı. Başkent Bükreş’teki mağaza, kentin ilk ve en gözde alışveriş merkezi, Fiba Grubu yatırımı Bucuresti Mall’da yer alıyor.
İlk mağazasını 2004 yılında Eminönü’nde açan Kahve Dünyası 12 yıl içinde Türkiye genelinde 140 mağazaya ulaşmış. Yerli sermayeyle yola çıkan bir markanın böylesi büyümesi insanı heyecanlandırıyor. Türkiye’de yeni şubelerin yanı sıra Sırada Kuveyt ve Boston şubeleri de bu yılın içinde açılıyormuş. Ne diyelim yolları açık olsun...

Biraz sanat, biraz yemek ve kaçan fırsatlar

Yazarın Tüm Yazıları