Dilencilik böyle biter mi hiç?

HER yoksul dilenci olmuyor. Ama hemen her dilenci yoksul.

Haberin Devamı

Arada basında yer alan ‘zengin dilenci’ haberleri sizi yanıltmasın, bunlar istisnai. Veya Oliver Twist’vari dilenci çeteleri olduğunu düşünmeyin. Var ama az. 

 

Dilencilerin duygu sömürüsü yapması, biraz kandırılmamız onların yaşadığı şeyden çok daha acı değil. Onlar çok daha fazlasını yaşıyorlar; çok yoksullar.

 

Karşılıksız çek değil, alt tarafı bir mendil alıyoruz. Varsın, o kadarcık kandırılalım.

 


*

 


Yoksulluk, dünyanın her yerinde toplumsal çözülme, ekonomik bunalım, savaş gibi dezavantajlarla iç içe geçtiğinde dilenciliğin hortladığını görüyoruz.


Dilenciliğin bugünkü şekliyle ortaya çıkışı Avrupa’da kapitalizmin filizlendiği döneme denk geliyor.

 

Haberin Devamı

1970’lerden itibaren de neoliberal politikalar, küreselleşme ve ekonomik krizlerle işsizlik, yoksulluk yükselince dilencilik artıyor ve günümüze kadar çözülemeyen bir düğüm şeklinde geliyor.

 


*

 


Türkiye’deki dilencilik kültürü azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki görüntüyle örtüşüyor.

 

İletişim Yayınları’ndan çıkan ‘Dilenciler’ kitabının yazarı Aslıcan Kalfa-Topateş anlatıyor:


“Batı’da daha çok genç erkeklerden oluşan, ‘evsiz’ kitle dileniyor.

 

Azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ise ataerkil kodlar aktif; genç bir erkeğin çalışıp evi geçindirmesi gerektiğine inanılır.

 

Dolayısıyla bizimkisi gibi ülkelerde kadınlar, çocuklar ve yaşlılardan oluşan bir dilenci profili var.”


Toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı politikalar zayıf, kadın eğitimsizliği yüksek olduğunda yoksulluk önce kadınları ve çocukları vuruyor.

 

Haberin Devamı

Göç ve savaş gibi durumların yoksullukla birleştiğinde dilenciliği körüklediğini düşünürsek, ülkemizde dilencilere bir de Suriyelilerin eklenmesine şaşırmamak gerek.

 


*

 


Örgütlü olmayan dilencilik kanunlarımızda suç değil, kabahat. Dilenciye de ona para verene de para cezası kesilebiliyor.

 

Ama para verene bugüne dek pek ceza uygulanmıyordu.

 

Öğrendik ki İstanbul polisi dilencilikle mücadele etmek için mobil ekip kurmuş ve artık dilenciye para veren kişilere de 219 TL ceza kesilecekmiş.

 

Demek, yasanın uygulanması yönünde karar alınmış. Belli ki dilencilik ciddi bir sorun haline gelmiş.

 

Batı’da da dilencilere sıfır tolerans politikası uygulanmış. Ama Batı, dilencilere para verenleri cezalandırmaya gitmemiş.

 

Haberin Devamı

Filipinler, Endonezya, Malezya gibi ülkelerde bu uygulamaya rastlandığını söyleyen Kalfa-Topateş “Dilencilere para veren kişilerin cezalandırılması, sıfır toleransın çok çok daha katı bir uygulaması” diyor.

 


Batı’da en azından şu yapılmış; insanların dilencilere para vermemeleri için, sokaklara bağış kutuları yerleştirilmiş ve toplumsal bir kampanya başlatılmış.

 

Dilencilere para vereni cezalandırmak yerine daha yapıcı ve insani bir yola gidilmiş.

 


*

 


Türkiye’de yoksulluk, göç, kentsel geçim olanaklarının daralması, dayanışma ağlarının zayıflaması, eğitimsizlik, sağlıksızlık gibi yapısal faktörlerin önü alınmadığı sürece dilencilik ne azalacak ne de ortadan kalkacak.

Haberin Devamı


Bizim hem yoksulluğu ve işsizliği azaltacak politikalara hem de dilenciliğe odaklanan sosyal hizmet modellerine odaklanmamız gerek.


Kalfa-Topateş, araştırma yaparken sokakta çalışan çocukların ailelerine devletin 400-500 TL’lik nakdi yardım yaptığını söylüyor:

 

“Ailelere ‘Çocuğunuzu sokakta çalıştırmayın, bu parayı alıp çocuklarınızı okutun’ deniyordu.

 

Bu da ideal çözüm değil ama pratikte çok faydalı olduğunu gördüm. 400-500 TL yoksul kadını güçlendiriyor ve çocuğunu eğitime yönlendirmesine yardımcı oluyor.”

 


*


Ceza kesmek gibi asla işe yaramayacak sert politikalarla dilenciliğin önünü almaya çalışmak yerine, bir yandan sosyal hizmet modellerine ağırlık verilmeli, bir yandan da dilenciye para veren kişiler için bağış kutusu gibi uygulamalara gidilmeli.

Haberin Devamı


Ceza kimseyi iyileştirmez, sadece semptom giderir.


Ve hastalık mutlaka yeniden baş gösterir.

Yazarın Tüm Yazıları