İlham veren hikayeler

Ayşe Acar, bir gazeteci. Oğlu ve kızıyla birlikte kısa süre önce Kanada’nın Vancouver şehrine taşındı. Bu ayın başında Hürriyet Pazar için, kendine “40’ından sonra iki ergen ve bir köpekle Kanada’ya göç etmek nasıl bir şey?” sorusunu sorduğu bir yazı yazdı, Vancouver’a taşınma kararına giden süreçten oradaki hayatının ilk gün ve haftalarında neler yaptığını anlattı.

Haberin Devamı

Yaşadığı zorlukları, ruhsal iniş çıkışlarını, değiştirmek zorunda kaldığı alışkanlıklarını, kısacası yeni hayatını yazdı Acar.
Çok okunan bir yazı oldu, üzerine “Biz nasıl yaparız, bize de yol göster” diyen yüzlerce mail ve mesaj aldı.
Bu yazıyı “Buradaki hayattan ve gelecekten umudunu kesen ne çok insan varmış” gözüyle de okumak mümkün, ancak ben o yazıda aklına koyduğunu yapan ve engel tanımayan bir kadın gördüm.
Mesele taşınmak değildi aslında. Mesele, “kadının gücü ve çevresine olan etkileri”ydi.
Kendi aklında yarattığı sınırları ortadan kaldıran, korkmayan, korkmadan adım atan bir kadın vardı o yazıda.
Acar, bu ay Madam Figaro dergisi için aynı kendi gibi hayatının belirli bir döneminde Kanada’ya taşınan kadınlarla konuşmuş.
Hayat hikayelerini, onları oraya neyin götürdüğünü, nasıl kariyer yaptıklarını öğrenmiş.
Bu hikayeleri de aynı onun hikayesini algıladığım gibi “yurtdışına taşınma hikayeleri” değil, aklına koyduğunu yapan, engel tanımayan kadınların hikayeleri olarak okudum ve son derece ilham verici buldum.
Farklı ülkelerden farklı nedenlerle Kanada’ya gitmiş altı kadın.
Biri Romanya’dan, ikisi Türkiye’den, biri Hindistan’dan, biri Uzakdoğu’dan, biri Arnavutluk’tan, kimi çocukluk döneminde anne-babasıyla, kimiyse yetişkinlik yıllarında kendi ülkelerinden ayrılarak yeni bir hayat kurmak üzere yola çıkmışlar.
Hindistan kökenli Rupi Symra-Gynane, bilim, fen ve teknoloji çok erkek egemen bir iş alanı olduğundan, kız öğrencilerini bu alanlarda çalışmaya teşvik eden ve bu egemenliği kırmak için çaba gösteren bir matematik öğretmeni ve okul müdürü.
Bir öğrencisinin, plastiğin parçalanması üzerine yaptığı bir çalışmayla ödül aldığını ve bugün Silikon Vadisi’nde kendi şirketini yönettiğini anlatmış.
“Eğer bir küçük kız beni görüp, bana özeniyorsa ve o da yapabileceğine inanıyorsa, ne mutlu bana” diyor.
Bugün 57 yaşında olan Hajni Yosifov, “Genç kızlık yıllarımda Romanya kimsenin yaşamak istemediği, insani hayat koşullarından yoksun bir ülkeydi” diye başlıyor sözlerine.
Diyor ki; “Hayatınızla ilgili bir karar verdiğiniz zaman, yeterince dayanırsanız, cesaretinizi, inancınızı kaybetmezseniz, hayat hayalinizi gerçekleştirmenize yardım ediyor.”
Bir başka başarı hikayesi, Lela Lacaj’a ait.
Arnavutluk’ta komünizm çöktüğünde 18 yaşında olan, önce göçmen olarak Almanya’ya, oradaki göçmen kampından sahte pasaportla zorluklarla Kanada’ya iltica eden; bulaşıkçılık, temizlikçilik yaparken okula giden, ardından yıllarca çalıştığı ofiste arşivcilikten satın alma müdürlüğüne yükselen...
42 yaşına geldiğinde hayali olan moda blogger’lığına başlama cesareti gösteren ve bugün bir markanın satın alma müdürü olan sıfırdan zirveye çıkmış harika bir kadının öyküsünü de anlatıyor Acar.
Lacaj’ın tüm bu zorlukları yaşarken bir de bir evlat yetiştirdiğini ekleyeyim.

Haberin Devamı

En güzel yeni yıl kararı: “YAPARIM!” diyebilmek!

Haberin Devamı

Ayşe Acar cesur kadınların bir başka ülkede hayat kurma öykülerini aktarmış, ancak hazırladığı bu güzel konunun daha büyük bir mesajı var.
Kadınlar, akıllarına koyduklarında sadece kendi dünyalarını değil, tüm dünyayı değiştirecek güce sahipler.
Başkalarının sözlerine aldırmadan kararlarına sarıldıklarında, umutsuz anlarında bile inançlarını koruduklarında, iyi bir gelecek hayal ederek bunun için akıllarındaki “yapamam”lara teslim olmadıklarında başka bir dünya yaratıyorlar.
Nerede yaşadığınızın, hangi koşul ve ne tür bir baskı altında olduğunuzun önemi var, ancak engellerin, korkunun çoğunun aslında zihinde olduğunu kanıtlıyor kadınların başarı hikayeleri.
“Yapamam” derken bir an “Ya yaparsam?” diyerek verdiğiniz bir farklı karar sadece sizin değil, başkalarının da dünyasını değiştirecek kapılar açabiliyor.
Her niyet, harekete dönüşen her düşünce, “yapamam”lardan sıyrılan her hamle güzel bir geleceğe biraz daha yaklaştırıyor insanı.
En sevdiğim sözlerden birini Roosevelt söylemiş zamanında: “İnsanoğlu kaderinin değil, sadece ve sadece kendi aklının esiridir.”
Çalışarak, kendine inanarak güçlenmiş, “yapamam” diyen, aklının esiri olmayan kadınların hikayeleri bu sözü bir defa daha doğruluyor.
Yeni yılda aklımızda yarattığımız “yapamam”ların esiri olmayalım.
2018’de bir tek bunu gerçekleştirebilsek bile yeter!

Yazarın Tüm Yazıları