Bitti de benim mi haberim yok?

Sokağa çıkma yasağının ardından dışarı çıktığımda etrafı her zamankinden daha canlı buluyorum. Tehlike geçti de ben kaçırdım gibi bir hisse kapılıp kaygılanıyorum.

Haberin Devamı

Altı ay kadar bir labradora geçici sahiplik yapmıştım. Dünyanın en süpersonik köpeği. Tam da o ara bir köpek eğitmenine denk geldim. Köpeğe baktı, “Aslında labradorlardan çok iyi rehber köpek oluyor ama bizde çok çalışmayabiliyor” dedi. “Niye?” diye sordum. Şu cevabı aldım: “Rehber köpek eğitimi epey uzun ve pahalı. 6 ay ile 1 sene arası eğitiyorsun köpeği. Sonra hayvan ‘yaya geçidi var’ ya da ‘ışık yeşil’ diye alıp sahibini karşıya geçirmeye kalkıyor, minibüs gelip alıyor ikisini de altına. Yani kuralı öğretiyoruz da kurala uyan bir tek köpek olunca işlemiyor tabii.”

Özellikle de sokağa çıkma yasağının ertesine denk gelen günlerde sokağa çıkmam gerekiyorsa genelde bir noktada bu anekdotu hatırlamadan dönmüyorum. Kuralları esnetmeyi genel olarak seven yapımız bir kez daha gözüme giriyor
Bitti de benim mi haberim yok
Kendimi pimpirikli gibi hissediyorum

Haberin Devamı

Bir kere bana halkımız karantinayı kafasında bitirmiş gibi görünüyor. Hele de iki-üç gün ‘evde zoraki kalınacak’ uygulaması çıktıysa... Yasağın kalktığı ilk gün sokak neredeyse normalde olduğundan bile kalabalık.

Maske konusunu zaten komple saldık anladığım kadarıyla. Bir kere maskenin doğru kullanımı oldukça az. Burnu dışarı sallandırarak kullanan çok var. Çene hamağı tasarımı, fark ediyorsunuzdur zaten oldukça popüler. Maske konusunda emniyet kemerini arkamızdan geçirip takılıymış gibi görünme noktasına geldik.

Hiç maske takmayanlar var. İnsanın çevirip “Bir bildiğiniz mi var?” diyesi geliyor. Manava uğrayayım dedim, onda maskeyi bırak eldiven bile yoktu. Vazgeçtim. Eve dönerken paketten cips yiyerek gezen bir çift gördüm. Kız cipsi alıp elini suratına yaklaştırdıkça ben gerildim. Evde kalamamak tamam da bakkaldan paketli cips alıp o eli yüzümüze götürme ihtiyacımıza direnemememiz enteresan.

Maske ve eldiven kullanan bir insan olarak kendimi pimpirikli, hijyenle kafayı bozmuş bir kişi gibi hissetmeye başladım. Zaten kaygılı bir insanım, Zoom toplantılarında arkada kütüphane görünmesi görgüsüzlüktür dediniz, durduk yere bilgisayarı içeri odaya taşımak zorunda kaldım. Üstelik şimdi de arkada bisiklet görünüyor ve bisiklet de pekâlâ kültürel ve sınıfsal bir ayrıcalık olabilir. Ben de onu fona koyarak ‘aktif, dinamik, heyecanlıyım’ mesajı vermeye çalıyor gibi görünebilirim diye kaygılanıyorum.

Haberin Devamı

Şimdi de her şey bitti, kendimi gereksiz yere geriyor muyum diye kaygılanıyorum. O yüzden buradan sesleniyorum: Bittiyse ve ben savaşın bittiğini bilmeyen Japon askeri durumundaysam lütfen uyandırın. Yok bitmediyse birisi şu cips yiyen kızla ve eldiven takmayan manavla konuşsun lütfen.

Yazarın Tüm Yazıları